türkiye gibi erkek egemen toplumlarda görülen durumdur. şaşılmamalıdır.
-evlenmeyecek bir kadına kim bakacak,nasıl yaşayacak,ilerleyen yıllarda neden evlenmedi gibi sık sık sorularla ailesi rahatsız edilecek mi uzar gider bu sorular.
-maddi özgürlüğü olan kadınların evlilik kurumunu güvence olarak görmesi biraz daha azdır.
geneli beraber yaşamanın nasıl bir keyif olduğunu tatmak için bu kadar meraklı fakat günümüzde aynı çatı altında yaşayan birçok sevgili barınıyor zaten o yüzden hiç gereği yok.
Doğadan gelir. dişi olan tüm varlıklar gibi kadınlar da türünün devamlılığı için yuva kurup yeni bireyler üretmek isterler. Buna gizil birincil güdü de diyebiliriz.
altında ataerkil tolpuma geçilmesinden buyana beslenmiş/işlenmiş sebeplerin yattığı durumdur. insanlığın ilk zamanlarında kadın kutsaldı çünkü bitkiden iyileştirici merhemler yapıyor bu da bir çeşit kutsallık olarak kadınlara yakıştırılıyordu. avlanma dönemine geçilmesiyle birlikte kadının gücü ile erkeğin gücü yer değiştirdi. kas gücünü kullanan erkek ailesinin ya da bulunduğu kabilenin temelde yiyecek giderini karşılayınca kadın iyiden iyiye pasif hale geldi ve günümüze kadar bu durum devam etti. kadının yeri erkeğinin yanıdır. kadının yeri evidir. kadının tek yaşama sebebi namusudur gibi düşüncelerler birlikte kadın özgürlüğü evlenmekte buldu. ve tüm bunlardan ötürü tarihin kendisine yapıştırdığı evlenme meraklısı sıfatının layığı oldu.
Genel olarak Türkiye'de kadınlar kendini gerçekleştirmek ve varolmanın farkında olmadıkları için kendilerini babalarından başka bir erkeğin alanında görüp, sorumluluktan olabildiğince kaçmak istiyorlar.
Gerek maddi olarak türkiye'de kadının sınırı, yine manevi olarak pazardan muz almasına bile değişik gözle bakabilecek toplum yapısı.
Kadının kendin "bir tarla" olarak görmesi. Evet aslında bunun farkında değil ama kadın dediğimiz şeyi bu toplum malesef fahişeleştiriyor. Erkek ona güvenli bir yaşam sağlıyor o da çocuk. Oysa gelişmiş bir ego bunun kadın erkekle değil ve yine egonun kendi karakterine bağlı olarak ayrışması gerektiğini anlar. Bizde yok bu. Erkekte aynı şekilde. Kendisi en çok parayı kazanacak ki kadına "çocuk koyabilecek"...
Türkiye'de artan boşanma oranları bununla da ilintilidir. Çünkü çalışma hayatı dünyanın zeitgeistine bağlı olarak bilimselleşen erkek kendini gerçekleştirme konusunda daha fazla fırsat yakalamaktadır. Çünkü bir işte çalışmaktadır, kendine geniş ufuklar katabilmektedir ya da geniş ufuklu insanlarla birlikte olabilmektedir.
ancak kadın, dünyadan uzak bir işe sahip hatta bazen bir işe bile sahip değildir. Evde o kıt kafasıyla çocuk yetiştirmeye mahkum edilmiştir - kıt kafa kesinlikle toplumsal kodlar, kadın ile erkek yoktur insan vardır - Peki bu kadın üreyebilme potansiyelini kaybederse nolur ? tabiki nevroz denilen rahatsızlıklar çoğalır. Türkiye'de menopoz dönemi ağırlaşmasının sebebi budur. Kadın evliğin ilk yıllarında bilinç dışı yaşamında buna uyanırsa genelde zaten "anlaşamamazlık" adı altında ayrılır. Oysa kendisi seçmiştir o erkeği.
bir de son kendini ve zenginliğini sergileme hevesi var. tek taşlar, harika düğünler, süper balayılar falan. tabi bunları yine erkek sağlar. Omuzları geniş ya (?)
Bir de kadınlara yüklenen anaçlık özelliği var, sanki bir insan vajinaya sahip olunca masum olmak zorunda gibi... E Cinsel arzuyu masumlukla ancak ailede bağdaştırıyor insanoğlu. Yoksa cinsellik zararlıdır (!)
Uzun bir yazı oldu ordan oraya atladım ama evlenme merakının boşanmaya nasıl dönüştüğünü kısaca anlatmaya çalıştım. Güzel bir bilgisayar alırsam yazıyı çok daha düzenli ve okunabilir bir hale sokup editlerim.
ergenler idrak edemez ama sağlıklı bi şekilde yetiştirilmiş herkes kendi ailesini kurmak evlenmek ister.
eğitimsiz, iş gücünün dışında, muhafazakar yetiştirildiği için hayattan mahrum kaldığına ve evliliğin bunu çözeceğine inanan kısıtlı bi kesimle herkesi yargılamayın. bu kızlardaki evliliğe bakış açısı dalgası bahsettiğim grup dışında tam tersi işliyor.
amk kezbanıdır. tek fonksiyonu da evlenmektir bunların. hiçbir sik üretmezler her daim zengin koca ararlar bulamayınca aşk maşk diye ortalarda dolanırlar.
sonra ay çok sevdik biz, ay kimse beni anlamıyor diye konuşup kendi kendine triplere de girerler. aslında bunun nedeni de öyle kodlanmış olmaları. yani küçükken bunları böyle yetiştiriyorlar.
evlenmese çatlayacak gibiler. sebebi neden?
çünkü bunlar aslında mal gibi elden ele geçer ve asla kendi başına yaşayamazlar. sürekli ya babası, ya abisi bunları her daim kontrol atlında tutmak zorundadır, kocaya varıp bundan kurtulup biraz da kocanın yarattığı özgürlükle yaşamak istiyorlar.
tabi evlilik isteği olana demiyorum bunları tek derdi evlilik olan bunun dışında yaşam belirtisi göstermeyenlere diyorum.
Kadınların bu merakı genelde 30 lardan sonra çıkar ortaya. 30 a kadar her boku yiyip sonrasında bi kerize kapak atmaktır asıl amaç. Lütfen yem olmayın olanları uyarın..