kadına yönelik şiddet

entry247 galeri30
    144.
  1. http://www.bodrumdabugun....%80%99da-sok-cinayet.html son örneklerinden birisi budur.

    öldürülen kadının annesi eşinden ayrı ve kızını okutmak için evlere temizliğe gitmiş, işte bu iş yalnızca bir kadını öldürme işi değil başka bir kadını da sakat bıraktı, umutlarını yıktı, tek varlığını elinden aldı.

    bizi böyle sevmeyin. yeter artık!..
    0 ...
  2. 143.
  3. -konuşmayı beceremeyen cahil insanın yapacağı bi davranış.. birde ortalıkta vik vik vik ben müslümanım diye gezinir aptal dinimizde de şiddet yok o kadar cahil işte rezil, kepaze, lanet ..
    0 ...
  4. 142.
  5. ego sorunu en büyük temeli olan şiddet türüdür. cevap verememe, sinir, kendini daha güçlü gösterme, ortamdaki diğer insanların etkisi ile şiddetini artırabilir. yanlıştır. insaniyet dışı olmakla birlikte vicdanından ödün vermiş kişilerin göstereceği eylemdir.
    2 ...
  6. 141.
  7. Kocası tarafından öldürülen yüzlerce kadının ardından bu şerefsizler hala elini kolunu sallaya sallaya geziyor bu memlekette! Neymiş efendim namuz cinayeti ooo o zaman büyüksün abi sen şöyle sağa geç az ceza alır yırtarsın...Şiddet gören kadın polise başvurur eli yüzü mosmor olmuş ifade verir şikayetçi olur, eşi ifade verir karımı seviyorum der, zavallı kadın koruma bile alamaz evine koca dayağı gördüğü evine tıpış tıpış geri gönderilir ve sabaha cenazesi çıkar bu memlekette!

    Yeni yeni uyanıyoruz ne Ayşeler, Fatmalar, Zeynepler yitip gitti buna dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile... kendinden daha güçsüz bir varlığa güç uygulayan sıfatsızlara lanet olsun!
    0 ...
  8. 140.
  9. şiddete başvuracak duruma gelindiğinde zaten o kadın ile artık paylaşacak bir şey kalmadığı anlaşıldığından, ayrılmak, boşanmak yani terk etmek için ne gerekiyorsa onu yapmak daha mantıklı olacaktır.
    dövmek, bir bayanı dövmekten ziyade, birini dövmek, yaşını başını almış birinin kaldıramayacağı bir yüktür.
    televizyonlara çıkan kadınlara acıyorum resmen, bir insan, hemde kendini bir erkeğin gücüne karşı koruyamayacak bir bayanı hastanelik olacak şekilde dövmek, "erkek"liğe yakışmaz.
    lakin bir kadının gönlünü kırmak, kafasını kırmaktan daha etkilidir. tasvip edilmez.
    0 ...
  10. 139.
  11. sadece kadına yönelik şiddete hayır değil, canlının her türlüsüne şiddete karşıyız bilincinin yerleşmesini istiyoruz artık.
    1 ...
  12. 138.
  13. --spoiler--

    bazı salakların acizlik olarak gösterdiği durumdur. Hayır abicim, karıya şiddet gereklidir, şiddet olmazsa bu kevaşeler iflah olmaz, söz dinlemez ve götleri kalkar. Karıları dövmek lazım, bu acizlik değil aksine erkekliğin göstergesidir.

    --spoiler--

    (bkz: nick entry uyumu.)
    3 ...
  14. 137.
  15. bazı salakların acizlik olarak gösterdiği durumdur. Hayır abicim, karıya şiddet gereklidir, şiddet olmazsa bu kevaşeler iflah olmaz, söz dinlemez ve götleri kalkar. Karıları dövmek lazım, bu acizlik değil aksine erkekliğin göstergesidir.
    1 ...
  16. 137.
  17. 136.
  18. 'kadına vurulan eller kırılsın' sloganının avazının çıktığı yerden duvarlara çarpa çarpa eko yaparak o ve de bir o kadar şiddetli geri dönmesi.
    0 ...
  19. 135.
  20. kadına yönelik şiddet kavramının daha ne demek olduğunu bile bilmeyen insanlar varken biz hala buna çözüm arıyoruz. her gün kadınların ölümüne kadar varan şiddet olaylarını gazetelerde, dergilerde her yerde görüyoruz ama insanlar hala kadının islamda yeri olmadığını, böyle konuları konuşarak saçmaladığımızı söyleyebiliyor. kadının herşeyden önce insan olduğunu unutan, kadına yönelik şiddet dediğimiz şeyin de başlı başına bir sorun olduğunu kabullenemeyen boş beyinli insanları bilinçlendirmekle başlamak lazım bu sorunu çözmeye.
    0 ...
  21. 134.
  22. ulan zaten son zamlardan tepem atmış, siz halen bu klasik konuda mısınız? (hep sol frame)

    kadına şiddet mi? ulan dinde (özellikle islam) kadının değeri var mı? yok, e daha ne? sittirin gidin şimdi, iyi araştırıp, öyle yazın.

    edit: boşta bulunup, araştırıp, öyle yazın demişim. araştıracak beyin olduğunu unutmuşum. özür.
    0 ...
  23. 133.
  24. erkeklerin komplekslerini tatmin etme yöntemi.
    1 ...
  25. 132.
  26. fadime özkan yazdı:

    Klişe tabirle ‘inanılır gibi değil ama gerçek’. Bir internet sitesinde ‘Amerika’dan ithal’ bir ‘ürün’ hakkında yayınlanan bir ‘reklam’ bu:

    “Her erkeğin hayalini süsleyen, elde etmek istediği bir bayan vardır ama çoğu zaman çabaları olumsuzlukla sonuçlanır. Bu noktada erkek farklı yollara başvurmaya çalışır bazen başı derde de girebilir yine de bayanı beraber olmaya ikna edemez. Ama artık C. Bayıltıcı Sprey var, bu bayıltıcı sprey ile istediğiniz bayanı çok rahat bi şekilde elde edebilirsiniz. Sprey’den çıkan gaz kişiye narkoz etkisi vererek kokuyu aldığı andan sadece 5 saniye sonra bayıltır. 1 saat aralıksız etkisi vardır”.

    Devamı da var! Firma ‘tüketici haklarına’ çok da saygılı! istenen sonuç elde edilmezse para iadesi yapılacağını, spreyin en az 50, 60 kullanımlık olduğunu göğsünü gererek ilan ediyor. Garanti sadece ürün ömrüne ilişkin de değil üstelik. Spreyi kullanacak ‘erkek’ müşterilerini, ‘etkilemek’ istedikleri kadınlara bir şey olmayacağı konusunda da temin ediyor: “Bayılan kişi üzerinde herhangi bir yan etki göstermez, sağlığına zarar vermez. Hayvanlar üzerinde de etkilidir”. (!)

    Gördüğünüz gibi her şey gayet açık, kimsenin kastığı, çekindiği, utandığı falan yok. Böyle bir ihtiyacın, böyle bir pazarın, ‘tecavüzü kolaylaştıracak ürün’ bekleyen ‘müşteriler’in olması, ürünün varlığından ve açıktan satışından daha dehşet verici değil mi?

    Fatih Altaylı ve katil koca

    Eski kocası tarafından en savunmasız anında, banyoda sırtından bıçaklanarak öldürülmüş kadının fotoğrafını tüm çıplaklığıyla gördüğünüzde ne düşündünüz? Zavallı kadını, katil kocayı yahut kadına yönelik şiddetin ölümcüllüğünü mü düşündünüz, fotoğrafı basan Fatih Altaylı’yı mı?

    Altaylı fotoğrafı herkesi sarsmak, toplumsal farkındalık yaratmak için yayınladığını söylüyor.

    Olan bu mu peki? Bu gerekçe, pornografik çerçeveyi aşabiliyor mu? Ölüm nedeni ne olursa olsun, gerçek bir kişinin ‘ölüm mahremiyeti’ne tecavüz edilmiş olmuyor mu o fotoğrafla? Altaylı’nın yaptığının, Şefika Etik’in varlığını, iradesini, hayatını hiçe sayan katil kocanın yaptığından ne farkı var?

    Şefika hanımı bu fotoğrafla tanımak zorunda kalan bizler bile fena hırpalandık; ya ailesi, çocukları, arkadaşları nasıl taşıyacak bu yükü? Bu da ‘ağır şiddet’ değil mi? Bir gazeteyi yönetiyor, insanların hayatları ve ölümleri hakkında haber yapıyor olmak, haber konusu insanları ve muhatabı okurları gazetecilerin ‘malı’, istedikleri etkiyi yaratmak için oynadıkları ‘oyuncakları’ yapar mı?

    Bu, bir büyük yanılgı, mesleki bir kibirdir ve unutmayalım ki ‘toplumsal cinnet’in yolları ‘medya cinayetleri’yle örülüdür. Her suç gibi bunun da bir cezası olmalıdır.

    ‘Avrat’ ve silah

    Katliam sürüyor. Kadına yönelik şiddet, yumruklama, dövme, tekmeleme boyutlarını aşıp ‘ıslah etmekten’ (!) ‘öldürme’ amacına yöneliyor. Yani ‘kazara’ değil ‘kasıtla’ öldürüyor, bunun için ‘araç’ kullanıyorlar. Bu nedenle, ‘can havliyle’ çalışan Bakan Fatma Şahin, ilan ettiği seferberliğe tecavüz ürünlerini de, silahsızlanmayı da eklemeli mutlaka. Rakamlar korkunç çünkü.

    Umut Vakfı’nın araştırmasına göre, Türkiye’de her 100 kişiden 12’si silahlı ve silahla işlenen cinayetlerin yüzde 14’ünde silahlar ruhsatlı. Ruhsatlı olmaları suça bulaşmalarını önlememiş yani. Son on yılda silahlı şiddet olayları yüzde 83 artmış. Bunların yüzde 23 buçuğu da aile içi şiddet. Ölümlü olaylar yüzde 43 gibi yüksek bir oranda aniden çıkan tartışmayla başlıyor. Evde silah olmasa, o tartışma ölümle değil sadece küslükle neticelenecek belki de.

    Söylemezsem çatlarım

    Mardin’de aralarında asker sivil bürokratların da olduğu 28 yetişkinin yedi ay boyunca tecavüz ettiği 13 yaşındaki N.Ç. davası ‘tam bir utanç davası’ halinde sürüyor. Adli tıbbı, yerel mahkemesi, son olarak Yargıtay Başsavcılığı ‘N.Ç. her şeyin farkındaydı’ diyerek sanıkların cezalarının en alt seviyeden kesilmesini istiyor. Hemen hiçbir konuda mutabakata varamayanların ülkesindeki şu dayanışmaya bakar mısınız!
    0 ...
  27. 131.
  28. fadime özkan yazdı:

    Klişe tabirle ‘inanılır gibi değil ama gerçek’. Bir internet sitesinde ‘Amerika’dan ithal’ bir ‘ürün’ hakkında yayınlanan bir ‘reklam’ bu:

    “Her erkeğin hayalini süsleyen, elde etmek istediği bir bayan vardır ama çoğu zaman çabaları olumsuzlukla sonuçlanır. Bu noktada erkek farklı yollara başvurmaya çalışır bazen başı derde de girebilir yine de bayanı beraber olmaya ikna edemez. Ama artık C. Bayıltıcı Sprey var, bu bayıltıcı sprey ile istediğiniz bayanı çok rahat bi şekilde elde edebilirsiniz. Sprey’den çıkan gaz kişiye narkoz etkisi vererek kokuyu aldığı andan sadece 5 saniye sonra bayıltır. 1 saat aralıksız etkisi vardır”.

    Devamı da var! Firma ‘tüketici haklarına’ çok da saygılı! istenen sonuç elde edilmezse para iadesi yapılacağını, spreyin en az 50, 60 kullanımlık olduğunu göğsünü gererek ilan ediyor. Garanti sadece ürün ömrüne ilişkin de değil üstelik. Spreyi kullanacak ‘erkek’ müşterilerini, ‘etkilemek’ istedikleri kadınlara bir şey olmayacağı konusunda da temin ediyor: “Bayılan kişi üzerinde herhangi bir yan etki göstermez, sağlığına zarar vermez. Hayvanlar üzerinde de etkilidir”. (!)

    Gördüğünüz gibi her şey gayet açık, kimsenin kastığı, çekindiği, utandığı falan yok. Böyle bir ihtiyacın, böyle bir pazarın, ‘tecavüzü kolaylaştıracak ürün’ bekleyen ‘müşteriler’in olması, ürünün varlığından ve açıktan satışından daha dehşet verici değil mi?

    Fatih Altaylı ve katil koca

    Eski kocası tarafından en savunmasız anında, banyoda sırtından bıçaklanarak öldürülmüş kadının fotoğrafını tüm çıplaklığıyla gördüğünüzde ne düşündünüz? Zavallı kadını, katil kocayı yahut kadına yönelik şiddetin ölümcüllüğünü mü düşündünüz, fotoğrafı basan Fatih Altaylı’yı mı?

    Altaylı fotoğrafı herkesi sarsmak, toplumsal farkındalık yaratmak için yayınladığını söylüyor.

    Olan bu mu peki? Bu gerekçe, pornografik çerçeveyi aşabiliyor mu? Ölüm nedeni ne olursa olsun, gerçek bir kişinin ‘ölüm mahremiyeti’ne tecavüz edilmiş olmuyor mu o fotoğrafla? Altaylı’nın yaptığının, Şefika Etik’in varlığını, iradesini, hayatını hiçe sayan katil kocanın yaptığından ne farkı var?

    Şefika hanımı bu fotoğrafla tanımak zorunda kalan bizler bile fena hırpalandık; ya ailesi, çocukları, arkadaşları nasıl taşıyacak bu yükü? Bu da ‘ağır şiddet’ değil mi? Bir gazeteyi yönetiyor, insanların hayatları ve ölümleri hakkında haber yapıyor olmak, haber konusu insanları ve muhatabı okurları gazetecilerin ‘malı’, istedikleri etkiyi yaratmak için oynadıkları ‘oyuncakları’ yapar mı?

    Bu, bir büyük yanılgı, mesleki bir kibirdir ve unutmayalım ki ‘toplumsal cinnet’in yolları ‘medya cinayetleri’yle örülüdür. Her suç gibi bunun da bir cezası olmalıdır.

    ‘Avrat’ ve silah

    Katliam sürüyor. Kadına yönelik şiddet, yumruklama, dövme, tekmeleme boyutlarını aşıp ‘ıslah etmekten’ (!) ‘öldürme’ amacına yöneliyor. Yani ‘kazara’ değil ‘kasıtla’ öldürüyor, bunun için ‘araç’ kullanıyorlar. Bu nedenle, ‘can havliyle’ çalışan Bakan Fatma Şahin, ilan ettiği seferberliğe tecavüz ürünlerini de, silahsızlanmayı da eklemeli mutlaka. Rakamlar korkunç çünkü.

    Umut Vakfı’nın araştırmasına göre, Türkiye’de her 100 kişiden 12’si silahlı ve silahla işlenen cinayetlerin yüzde 14’ünde silahlar ruhsatlı. Ruhsatlı olmaları suça bulaşmalarını önlememiş yani. Son on yılda silahlı şiddet olayları yüzde 83 artmış. Bunların yüzde 23 buçuğu da aile içi şiddet. Ölümlü olaylar yüzde 43 gibi yüksek bir oranda aniden çıkan tartışmayla başlıyor. Evde silah olmasa, o tartışma ölümle değil sadece küslükle neticelenecek belki de.

    Söylemezsem çatlarım

    Mardin’de aralarında asker sivil bürokratların da olduğu 28 yetişkinin yedi ay boyunca tecavüz ettiği 13 yaşındaki N.Ç. davası ‘tam bir utanç davası’ halinde sürüyor. Adli tıbbı, yerel mahkemesi, son olarak Yargıtay Başsavcılığı ‘N.Ç. her şeyin farkındaydı’ diyerek sanıkların cezalarının en alt seviyeden kesilmesini istiyor. Hemen hiçbir konuda mutabakata varamayanların ülkesindeki şu dayanışmaya bakar mısınız!
    0 ...
  29. 130.
  30. nagehan alçı yazdı:
    Sabahtan beri karşımda, gazete demeye dilim varmayan Habertürk duruyor. Sürmanşetinde insanlık ayıbı, vahşet pornosu, dev bir fotoğraf! Fotoğrafta bir kadın. Ölen bir kadın. Sırtında dev bir bıçakla, kan revan içinde yatan, çıplak bir kadın. Gözler kapanmış, dudaklar morarmış, her tarafı kesik içinde... Böyle bir şiddet, böyle bir gözü dönmüşlük, böyle bir canilik yok, diye haykırıyorum ama nafile! Var! Öylece karşımda duruyor! Sadece bu kadının insan görünümlü canavar kocasının caniliği değil üstelik. O caniliği bizim hepimizin üzerine fırlatıp atan bir kağıt parçası olan Habertürk ve hala kendine gazeteci diyebilen bir Fatih Altaylı duruyor karşımda! insanlığımdan utanıyorum!
    ***
    Sergilenen vicdansızlığın neresinden tutsam ki? Şiddetin sansürsüzce sergilenip, metalaştırılmasından mı? Saçını bile göstermeyen bir kadının çıplaklığının ortaya serilmesinden mi? Bir cinayetin kurbanının kişilik haklarının yerle bir edilmesinden mi?
    Habertürk bu fotoğrafı yayınlayarak maalesef bu ülkede gazeteciliğin nasıl pespayeleştiğini beyan etmiştir. Vicdansızlığın ne kadar tepe noktalara gelebildiğini kanıtlamıştır. Üstelik bunu göstere göstere yapmıştır!
    ***
    Şimdi dönüp bakıyorum da... Dehşete kapılıyorum ama şaşırmıyorum maalesef. Aynı Habertürk, Münevver'in başını kopartan kanlı testereyi yayınlayan kağıt parçası değil mi? Aynı Habertürk Münevver başsız bir şekilde mezarında yatarken, onun albümünden en şuh fotoğraflarını basan kağıt parçası değil mi? Tüm bunları yapan, yaptıran Fatih Altaylı durdurulmadığı, bu ülkede medyada isteyen istediği gibi at koşturup, hoyratlık ve sapkınlığını sergileyebildiği için bu gün o insanlık suçu fotoğraf hepimizin gözünün önünde duruyor...
    ***
    Üstelik o fotoğrafı kılıfına uydurmaya çalışabilen isimler de hala çıkabiliyor! Uğur Dündar mesela. Katıldığı bir televizyon programında aynen şöyle diyor bize yıllardır 'duayen' diye bellettirilen ve ahlak dersi vermeye devam eden Dündar: 'Tabloid gazetelerde bu tip fotoğraflar her gün yer alır. Ancak okur bunu gazetenin bu kimliğini bilerek okur. Türkiye'de gerçek şu ki ciddi gazeteler de tabloid gazetecilik yapıyor... Sıkıntı burada. Yoksa dünyanın her yerinde bu tip haberler manşet olur, oluyor.'
    Demek ki Uğur Dündar'a göre bu fotoğrafın yayınlanmasında sıkıntı yok. Tek mesele fotoğrafın Habertürk'te yayınlanmasında!
    ***
    Sayın Dündar, siz ya Star TV'nin satışıyla işsizlik korkusuna kapılıp Habertürk kapısını açık tutmak istiyorsunuz ya da tuhaf bir şekilde bu fotoğrafın çıplaklık kısmına takıldınız. Evet, gazeteler çıplak kadın fotoğrafları yayınlıyor ama o fotoğraflarla bunun hiç ilgisi yok! Burada sırtında kanlı bir bıçakla ölmekte olan bir kadın var. Şiddet pornografisinin XXL'i var. Burada büyük bir sapkınlık var ama gazetecilik hiç yok! Bunu dünyanın hiçbir yerinde yayınlayamazsınız!
    ***
    Böyle bir fotoğrafı gazetesinde sürmanşetten veren bir yayın yönetmeninin ve bu fotoğrafı makul bulan bir televizyoncunun 'ünlü ve büyük' gazeteci sayıldığı eski düzene artık hep birlikte ve avaz avaz 'yeter' demeliyiz! Yeter! Size ve vicdansızlıklarınıza artık yer yok!

    Patronunu aklamak için takla atan yazar
    Fatih Altaylı'nın bu hastalıklı manşetine vicdanlı tepki veren Habertürk yazarları Umur Talu, Nihal Bengisu ve Balçiçek ilter'i kutluyorum. Ama onların yanı sıra bu insanlık düşmanı zihniyeti meşrulaştırmak isteyenler de var maalesef. Bunların başında Ece Temelkuran geliyor. Yıllardır vicdan lafından geçinen Temelkuran, bloğunda yayınladığı 'Bıçak' adlı yazı ile tam anlamıyla vicdansız ve oportünist bir insan olduğunu gösterdi. Altaylı'yı aklamak adına bin dereden su getirip, patronuna şirin gözükmek için katledilmiş bir kadının kanlar içinde pornografik fotoğrafını sevişgen magazin fotoğraflarıyla kıyasladı. Faşist bir zihniyetle, 'Kürtleri gösterince bir şey olmuyor da şimdi mi ses çıkarıyorsunuz' kıyasına girmiyorum bile... Mide bulandırıcı hakikaten!
    Bir sözüm de şu saate kadar bir tepki vermeyen Amberin Zaman'a: Benim tanıdığım Amberin onuruyla bu gazeteden istifa eder. Böyle bir kadın ve insan düşmanıyla yan yana anılmak istemez...
    0 ...
  31. 129.
  32. artık şiddetinde ileri safhası, ölüme kadar giden yollar zuhur etmektedir.
    0 ...
  33. 128.
  34. 127.
  35. kadınların kendilerini korumaya çalışmalarından ziyade eğitim sisteminin düzeltilmesiyle çözülebilecek bir sorundur. bir kere eğitimsiz olan erkeklerdir asıl kadına şiddet uygulayanlar. hadi bunu geçtik kadın da sevdi evlendi diyelim. anlaşmazlıklar oldu, kadın dayak yedi. ayrılmak istese bile hiç bir mesleği olmadığı için ve 2-3 çocukla ortada kalmaktan korktuğu için ayrılamamaktadır da.

    işin ilginç yanı gün geçtikçe, türkiye büyüyüp kalkındıkça kadına yönelik şiddetin azalması gerekirken artması da neyin nesidir?*
    0 ...
  36. 126.
  37. 125.
  38. tanımı: yazarak da yapılandır.
    tarifi: sözlükteki kadınları kızları aşağılama başlıklarının de içerisine girdiği erkek acizliği.
    3 ...
  39. 124.
  40. kadınların hiçbir fiziksel gücü olmazsa olacağı da budur. neden kadınlar dövüş öğrenmiyor? neden güçlenmeye çalışmıyor? neden kendilerini korumaya çalışmıyor?
    0 ...
  41. 123.
  42. kadına yönelik şiddete karşı değilim canlının her türlüsüne karşı şiddete karşıyım.

    açıklama yapmak gerekirse insan hakları var ayrıca kadın haklarıda var bu kuram biraz garip gelmiştir bana kadınlar insandan sayılmıyor muydu ! ya da hayvan hakları da var burda hakları olmayan tek canlı erkek ve bitki örtüsü mü oluyor ? o yüzden canlıya karşı şiddete HAYIR.
    0 ...
  43. 122.
  44. 121.
  45. an itibariyle tv8 de yayınlanan muhabbet kralı adlı programda konuşulan konu.

    nedense okan aşırı fazla ilgilenmekte bu tarz konularla. kendisini tebrik etmemek elde değil.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük