"kadın çalışmazsa fikri yükselmez
tabii o zaman size denk gelmez
diyorsunuz 'onun eksiktir aklı'
arttırmak istiyor, değil mi haklı?
kadın yükselmezse alçalır vatan
samimi olamaz onsuz bir irfan" ziya gökalp
kadın her istediğini erkeğe yaptırabiliyor mu öyle ya da böyle?
kadınların keyfine göre ilişki kısa sürüyor ya da uzun sürüyor mu?
cevap evet ise eğer;
bu da demektir ki söz konusu bile olmayan eşitlik..
biri elma biri armut, hadi eşitle bakalım eşitleyebiliyosan.
tabi her ikisinin de ihtiyacı güneş, su, toprak. lakin farklı oranlarda, farklı zamanlarda *
tamamen hayal ürünüdür. hemen bir örnekle açıklayalım:
bir ilişkide bir kavga sırasında erkek tokat atarsa ilişki biter. ve bu ayrılık sebebi geçerli bir sebeptir. ayrılan kıza destek yağar. ancak bir kadın tokat attığında bırakın ayrılığı lafı bile olmaz. e nerde kaldı eşitlik?
hesap gelince bozulan eşitliktir. kadın erkek eşitse alman usulü yapalım. neymiş "centinmen erkek hesabı öder"miş. şık bir restoranda kahvaltı yapsak, akşam yemeği yesek evet alman usulü kabalık olacaktır. allahın kafesinde karın doyuruyoruz kendi yediğini ödemek için elini çantana atacaksın kadın erkek eşitliğinden bahsedebilmek için. kadın çıkarıp parasını tak diye koyabilecek kadar cesaretli olmadığı, erkeğe 3 kuruşluk hesabı ödettiği ve bunu centinmeklik yaptı diyerek sindirdiği ve "parazit" gibi davrandığı sürece zaten alehine kadın erkek eşitsizliğini kabullenmiş demektir. eşit haklar edebiyatı yapmasın o saatten sonra.
kabul etmek gerekir ki, kimi zaman anne, kimin zaman eş ya da abla siluetlerine bürünmüş olan kadınlar her zaman erkekleri, erkeklerin dünyayı yönettiği söylemi altında idare edebilmektedir.
dünyayı yönettiğini zannedenlerin erkeklerin bile kimseden emir almayı kabullenemesine rağmen, yeri geldiğinde hiç değilse bile metreslerinden rica adı altında emir almayı kabullenebilmesi de bunun bir göstergesidir.
kadınlar aslında erkekleri yöneten ama herkesce sözleşilmişcesine kabul edilmeyen bu durumun gayet farkındadır. ama onlar gerektiği zaman zor işler de erkeklere sorumluluk yükleyebilmek adına, erkeklerin sözde hükümdarlığını bile zaman zaman kabul etmektedir.
aslında durumu kısaca özetlemek gerekirse kadının erkeğe olan üstünlüğü kumandanın televizyona olan üstünlüğü gibidir. aslında görüntü ve ses televizyondadır. ama onu yöneten kumanda onun asıl sahibidir.
hangi yönden bakıldığı hiçbir şeyi değiştirmeyen(özellikle Türkiye için konuşursak) olgudur.
Bu günlük hayatta o kadar barizdir ki, ses çıkarmamak özellikle bilgili, bir şeyler bilen kadınlar için olanaksızdır. Sözlükte bile sadece "kadın erkek eşitliği" başlığına saçma sapan, bağnaz, "amaaan boşuna kafanızı yormayın gari bişicik oluvemez" mantığıyla yorum yapan sayın sözlük yazarları; az da olsa bu konuya toplumun bakış açısını göstermektedir.
Bu tamamiyle "Tuzu kuru olmak" meselesidir. Bu toplumda; hatta dünyanın hiçbir yerinde erkekler, gecenin herhangi bir vaktinde ana caddeden bile geçerken tedirginlik duymayı, zorunlu olarak bir şekilde herhangi bir tartışmada kendinden fiziksel olarak güçlü yaratılmış karşı cins tarafından ezilmeyi, dövülmeyi; tüm küfürlerin kendi cinsi hakkında yazılmasını, potansiyel seks ve fantezi aracı olarak görülmeyi, herhangi bir karşı cinsin kafasına estiğinde ırzına geçebileceğini bilmeyi, töre cinayetlerine kurban gitmeyi, okutulmamayı, zorunlu olarak da eşinin parasına muhtaç bırakılmayı, 3 öğün yemek yapmayı, eşi "işten gelip yorgun olduğu için" dinlenirken, kendisi "sürekli evde oturup hiç iş yapmadığı için" biraz dinlenmeye kalksa eşinden dayak yemeyi, eşinin tüm parasını alkole veya sigaraya yatırmasına ses çıkaramamayı, eşi çocuğunu döverken ses çıkaramamayı, bazen çocuğundan dayak yemeyi, sokakta kalsa, iş bulamasa kötü yola düşmek zorunda kalmayı..bilemez. hayır bilemezler. empati meselesi değildir bu. kadını anlamak için kadın olmak gerekir. erkekler hiçbir zaman kadınları bu yönden tam anlayamayacakları için önyargılı konuşmaktadırlar. kadın-erkek eşitliği boş yere savunulan bir şey değildir. belki hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleşemeyecektir; ama kesinlikle boş bir hayal değildir.
özgüven noksanı erkeğin, kendi eksik yönünü kapamak amacı ile sağlanmaması için çaba sarf ettiği, ancak gelişmiş ülkelerde muhakkakiyet arz eden eşitliktir.
en azından ülkemizde sağlanamayan eşitliktir. cahil kesim kadını ikinci plana atarken, modern veya eğitimli diye tabir edilen kesim ise erkeği ikinci plana atmaktadır. ya erkek üstün olacak, ya da kadın... ortası yok...
basitinden bi örnek;
cahil kesimde, erkek aldatabilir, kadın asla! erkek çocuğun kız arkadaşı olabilir, kız çocuğun olamaz!*
eğitimli kesimde ise, otobüste gençte olsa kadınlara yer verilir, erkeklere asla! bir toplantı veya seminer olduğunda, konuşma önceliği kadınındır. arabadan inerken, erkek kadının kapısını açar. bir mekana girerken "önce bayanlar"dır...
şöyle de bir analiz yapıcam, tutmayın beni..!
birinci kesimin mantığı sorulduğunda; "namusu korumak" olarak cevaplanır. az da olsa biyerden sonra kabul edilebilir...
ikinci kesimin mantığı ise yoktur, bu yüzden kabul edilemez. sorulduğunda; "zerafet, incelik" diye cevaplansa da, sebebi abazanlıktır. çünkü abazanlık, erkeğe özgü bir davranıştır...
Ne gerek var?
Erkek egemen toplumda yaşanması nedeniyle kadınları geren ve seslerine tavan yaptıran söylemleri dillendirmelerine neden olan bir taleptir bu.Haklı olmaları sağlandığında çark edecekleri bir düzlemdir esasında.
Otursalar ya sıcak evlerinde, şefkat barındıran etiketleriyle..Ben bodyci kıza acımam mesela yere düşse...
Şartlar zorladığında ne denli güçlüdür kadın ve hatta anne bu bilinen bir gerçek..Erkeklere taş çıkartır..
Duygusal zekaları ve zenginlikleri ise kabul edilen bir gerçektir...
Ama güçlerini kullanmaları gerekmese keşke ve o gücü,zekayı ve enerjiyi; aşka, adanmaya ve anne olmaya sarfetseler de bizim de gözümüz gönlümüz bayram etse...
Ha her erkek adam mıdır? Ki anlasın hatun kişinin değerini?O ayrı mevzu...Ama hakim adil değilse yargı sistemine çamur atsan neye yarar?!!
uzmanlık alanı farklı olan iki hekimi eşit saymak gibi birşeydir. gözüm kulağımdan üstündür mantığıyla hareket etmektir. üstünlükte yoktur aslında eşitlikte. çünkü farklı görevde ama aynı önem derecesindedir. yani kısacası göz yada kulak fark etmez, sonuçta organdır işte. kadın yada erkek fark etmez, sonuçta '' insan'' dır işte.
kadın = erkek
her ikisine de 1 değerini vererek erkeği eşitliğin diğer tarafına alırsak;
1-1 = 0
(erkek eşitliğin diğer tarafına eksi olarak geçer)
şeklinde, kadın ve erkek = o denklemine ulaşırız ki saçma sapan bişey olur. oysa ki kadın ve erkek birleştiği zaman çocuklar meydana gelmektedir. buradan haraketle
0=3 (en aç 3 çocuk) denkeminden yola çıkarak;
"tanrı herşeyi sıfırdan yarattı" olgusunu matematiksel olarak ta kanıtlayarak, ateistleri göt etmiş oluruz.
gercek üstü önermedir. aramizda büyük farklar var nitekim. biz geceleri evde yaliz kalinca korkariz en basitinden ama erkekler korkmaz, ustune bir de bizi korur kollarlar. Biz maasi alinca alisverise cikariz, erkekler ev kirasini oder. iyidir farkli olmak.