Beraat etmesini isteyen ve bu olasılığı düşünen insanlara hayret ediyorum.
2 nokta var:
1- cebinde bıçakla ortada rambo gibi dolaşmazsın.
2- adalet sağlamak insanın inisiyatifine kalmış olsa hiçbirimiz sokakta özgürce dolaşamazdık.
Ben de kendimce yanlış gördüğüm bir olaya silahla müdahale edeyim o zaman.
Olayın olduğu esnada bir kavga var mıydı bilmiyorum? Milletin kavgasına karışmak doğru ya da yanlıştır diyemem. Herkes kendi davranışlarından mesuldür. Ben de şiddete maruz kalan birini görsem kadın, erkek, çocuk, hayvan fark etmeksizin kayıtsız kalamam. Ama müdahale yöntemim de bu olmaz.
Bugün instagram'da birisi, kadir'e verilen cezadan sonra sokakta artık kadınların can güvenliğinin korunamayacağını yazmış.
Ağzım açık kaldı. Bazı Kadınların bu romantizmini anlamlandıramıyorum. Sürekli kendilerini kurtaracak bir beyaz atlı prens beklentisi ile yaşamak nasıl bir yük, aklım hayalim almıyor. Bu ülkede kadınların ayaklarının yere basmasından başka bir kurtuluşu yoktur. Kadir'i savunan kadınların Bunu görememeleri şaşırtıcı.
Özetle, bana göre alması gereken cezayı almıştır.
Ayrıca, Kadir'in savunulmasını feminizme bağlayan olmuş. Feminist değilim. Arkadaş, git 2 kaynak oku, feminizm ne önce bir onu öğren, sonra cümle içinde kullanırsın.
Am köpeği hak ettiği cezayı buldu. Sahilde yaşayan rahatlar Böyle tipleri bilmez iç kesimde çok vardır kızla normal konuşurken gelir "sen gızla ne biçim gonuşuyon lan anan bacın yok mu" "niye gızın arkasından gidiyon lan" atmde sırada önünde taytlı kız durur kaldırımda sana ters ters bakar tipinden belli bir de doktor olacakmış bir cana kıyabilecek kadar cani cinayet mahallinden kaçacak kadar korkak kan görmekten korkuyor.
pembe götlü meriçlerin ve iki yüzlü feminiklerin savunduğu sikko bir velet. Az bile almış.
Sen kalk birini kalbinden bıçakla, sonra evine git uyu.
sonra bu eleman ceza aldı diye yaygara çıkar. bak hele bak kafaya bak hahahah.
nasıl bir hayal dünyasında yaşıyorsunuz bilmiyorum ama harbi aptalsınız.
Ve ayrıca, şu savunduğu "kadın" ın verdiği ifade doğrultusunda 12 yıl yedi.
Bunun da altını çizelim.
Öldürdüğü kişinin ailesi cezayı az bularak itiraz etmiş. Haklılar. Sosyal medyadaki ılık götlüler yüzünden utanmasalar bu katili ödüllendirecekler. En az 30 yıl alması lazım.
Olayın başını da sonunu da biliyoruz. Kadında herhangi bir darp izi yok. Zaten ifadeleri de bu durumu doğruluyor.
Sokakta eşiyle tartışan her adama bıçakla saldırıp sonra mağdur edebiyatı yapmak öyle kolay olmamalı.
Ayrıca yumruğa karşı bıçak nefsi müdafaa değildir. En fazla birkaç yumruk yiyecekti, gözü moraracaktı. iki hafta sonra o da geçerdi. şimdi bir insan öldürülmüş oldu.
eksici kardeş, önce bir dinle. beğenmezsen yine ver eksini, başımla beraber.
öncelikle biz her şeyde olduğu gibi olayı medyanın bize verdiği şekliyle öğrenmekteyiz.
dosyaya hakim olan çok kişi olmadığı bir gerçek.
dolayısıyla, bu konuyu ceza hukukçularına bırakmalıyız. her konuyu duygu sömürüsü, ajitasyon gibi kavramlar eşliğinde değerlendirmemeliyiz. ceza hukuku kendi dinamikleri olan bir hukuk dalı. yani bıçağın vuruluş şekli, darbe sayısı vs. bir sürü detayı var.
öte yandan, ülkemizde hukuka güvenin aşırı derecede sarsıldığı bu ortamda mahkemelere güvenmemek de normal, ancak bu olay siyasi bir dava olmadığından mahkeme tarafından doğru bir değerlendirme yapıldığına inanmak istiyorum.
velhasılı kelam, birine yardım ederken de saldırganı öldürmemeye yönelik tedbirleri almamız gerektiğini gösteren bir cezadır.
ben bu insanları anlamıyorum arkadaş. akıl mertebesinde bir durağanlık mı yaşıyorsunuz? beyniniz mi dondu?
duyar kasanlar ile cezayı az bulanlar saçma bir şekilde aynı yanılgıdalar.
duyar kasan kuş beyinliler! neden bir insan 2 tokat atıp caydırmaya çalışmak yerine bıçak çeker? bıçak çekmek basit bir karar değil. bir de o bıçağı kalbe saplamak hiç kolay bir iş değil. cezayı kesinlikle hak ediyor.
cezanın az olduğunu söyleyenler gitsin cezaevinde 1 ay kalsınlar bakalım dayanabilecekler mi! 12 yıl cezaevinde 12 yıl gibi olmaz, bir ömür gibi gelir adama. kaldı ki 12 yıl da cidden az bir zaman değil.
verilen ceza kesinlikle yerinde bir karar. cinayetten hüküm giyenlere denetim varsa eğer son 2 yılı da denetimli serbestlik ile geçirir, temizinden 10 yıl yatar.
Sen dershaneye giden, aklı başında bir öğrencisin. Şiddet falan görüyorsa kadın ara polisi. Gelsinler. He baktın kadını öldürecek işte o meşru müdafaya girer. Kaldı ki bıçak da senin bıçağın. Ne işi var sende bıçağın?
Demek ki var böyle bir kavgacı yanın. Kavga etmek istemişsin ve bu da bahane olmuş gibi duruyor. Kaldı ki kadın da senden şikayetçi.
Bunu yanı sıra adam da bela tip. 12 sabıkası var. Muhtemelen ağır küfür falan etmiştir. Artık kadir kendini mi savundu öldürdü naptı bilinmez ama maalesef kadir suçlu. Geçmiş olsun.
romantik, düşük zekalı, gözlem ve analiz yeteneğinden uzak fakat iyi niyetli olduklarına kefil olduğum romantik kitle tarafından "ama o doktor olacaktı, kadına yardım etti" diye savunuluyor.
bunların babaları da 15 sene önce güneş k olayında metin kaçanı savunuyorlardı "ama metin entel biri leman falan" diyerek.
kadir şeker adlı kişi bir kadını korumaya çalıştığı için değil, bir kadını korumaya çalışırken birini kalbinden bıçaklayıp öldürdüğü için ceza aldı.
hani taşıdığı bıçak da polisin üzerinizde yakalarsa at hırsızına benzemiyorsanız pek tepki vermediği, maksimum el koyduğu manuel çakılardan da değil. herif direkt "adam öldürme" maksatlı satılan bir bıçak(silah) taşıyor. o bıçaklarla değil öldürmek, çıkartıp birinin önünde sallasanız mahkeme yollarında ananız sikilir.
gelelim "kadir orada kendini de korumaya çalıştı meşru müdafaa" meselesine. bu kısımda eğer yanılıyorsam hukukçuların düzeltmesini isterim.
karşıdaki kişinin elinde herhangi bir alet yok. adam yanlışlıkla da öldürülmedi. hadi yanlışlıkla kalbinden bıçaklandı desek ee, adam kadirin taşıdığı, bizzat kadirin cebinden çıkan bir silahla öldürüldü.
benim bildiğim meşru müdafaa kişilerin arasındaki güç orantısına bakar. örnek veriyorum biri size bıçakla saldırdı ve siz cebinizdeki silahı çıkartıp adamı vurdunuz. eğer adam ölürse direkt cinayetten yargılanacaksınız. çünkü biri bıçak, diğeri silah.
adam size bıçak çekse, siz de hızlı davranıp kendi bıçağınızı çekip öldürdünüz, yine meşru müdafaadan yararlanamıyorsunuz. savcılık senin bıçakladığın bölgeden tut bıçak kullanmadan olay yerinden kaçma ihtimalini bile soruşturuyor. bin tane prosedür var. "bıçaklamak gerçekten son çare miydi" diye bakıyorlar.
bu örnekler bile meşru müdafaa kapsamına alınamazken kadirin durumuna meşru müdafaa demek biraz komik.
son mesele. "ümitler vb. serbestse kadir de serbest olmalı."
yanlış: kadir serbestse diğerleri de serbest olmalı
doğru: kadir doğal olarak hapise giriyorsa diğerle x2 girmeli.
bizim sorunumuz kadirin hapiste olması değil, diğerlerinin dışarda olması. tepkiler kadirin serbest olmasına yönelik değil, bürokraside gücü olanların özgür olmasına yönelik olmalı.
yanlış yanlışla örtülmez. 2 yanlış 1 doğru etmez. suçluların dışarda olması kadirin bir katil olduğu gerçeğinin üzerini örtemez. örterse eğer zaten konuşulmaya bile değmeyecek olan adalet sistemini bir de biz öpmüş oluruz.
biraz "aynısını anana bacına yapsalar hoşuna gider mi" gibi olacak fakat yine de söyleyeyim. bambaşka bir durumda babanız öldürülse ve internette katil için "ee onca katil serbest bari bu da serbest olsun" denilerek babanızı öldüren kişinin beraati istense ne dersiniz?
"banane diğerlerinden amına koyayım. benim babam öldürülmüş lan diğer suçlular serbest diye babamın katilini mi salıcaz?" dersiniz di mi. bitti.