filmin hikayesi ''masumiyet'' filminden gelmekte aslında, bekir ile uğurun gençlik yıllarını, bekir'in uğurun peşinde süründüğü zamanları anlatıyor ''kader''. ufuk bayraktar'ın harikulade oyunculuğuyla türk sinemasının köklü filmlerinden biri halinde geliyor ''kader.''
tavsiyem ise önce masumiyet'i sonra kaderi izleyin.
Bulunduğumuz çevre, tanıdığımız insanlar ve biz. Eğer burada olmasaydık nerede olurduk? Ya da nerede olmak isterdik. Beğendiğimiz kişileri gördüğümüzde "ulan gençliğimizde böyleleriyle arkadaşlık etmedik ki" ya da bu kadar güzeli/güzel oetam bizi bulmaz diyip imkansızlıklara yorduk. Kimisi kader dedi buna kimisi feleğin oyunu. Bu arada seçimlerde kime oy verdiniz? Seni temsil ddebilecek kimse olmamasina rağmen oy kullaak ne kadar zor bi durum dimi. Uslanmayız biz, okumayız yazmayız saman gibiyiz diyicem ama onu bile ithal ediyoruz. Gereksiz olup çıktık. Bu durumlara başka bir ülkede yaşasak maruz kalmayacak mıydık acaba? Seçemiyoruz ki yaşadığımız yeri, tanıdığımız kişileri.
demirkubuz'un masumiyetten sonra en iyi filmidir. saplantılı iki aşkın içiçe geçişini, değişen hayatları, yıkılan hayalleri, tükenmeyi o kadar gerçekçi anlatır ki, olduğunuz yere çivilenirsiniz. gözlerinizi bir açarsınız, karşınızda karlı dağlar olabilir.
Yeryüzüne gelmeyi ben istemedim kim beni hangi hareketimden dolayı sorumlu tutacak şaşarım. Burada başıboşluktan bahsedilmiyor. Kimseye zarar verilmediği sürece.
kader : evet allahın bizim genel anlamda napıcağımızı önceden bilmesidir.ama şöyle bir fark var kader bir ağaç gibidir.allah ağacın tümünü bilir,görür.ama seni bu dünyaya gönderme amacı eğer seni sınamaksa,nefsini test etmekse neden herşeyini bildiği halde seni dünyaya atsın.mantıksızlık yok mu?işte burada kaderi doğru anlayarak bu mantıksızlığı ortaya kaldırmak istiyorum.ben kücüklüğümden beri hep düşünüp dururdum,kendime hep " allah benim şimdi şuan şu bıcağı boynuma dayayıp dayamıcağımı bilmiyor mu,biliyor.e hadi şimdi şu binadan atlasam allah bunu da bilir dimi?ama bi anda durup atlayabilirsin de,atlamayabilirsinde.herşey senin hür beyninde bitiyor.tekrar ağaç simgesine dönersek eğer,o damdan aşağı atladığında kısa dalı seçip ölmeyi tercih etmişsindir.atlamayarak daha uzun olan bi yola girip daha dallı budaklı bir dala doğru yol almaktasındır.bir trafik kazasında ölmek varsa kaderinde bu senin bundan önceki seçimlerinden kaynaklıdır,belki biletini geç alsan ölmeyeceksin,geç aldığın için başka bir dal a atlayıp ölüme giden dalı es geçiyorsun.hayat böyle algoritmalarla doludur.allah senin genel anlamda başlangıcını ve sonunu bilir.ama ne şekilde sona geliceğini bilmez.senin ne zaman ölebilme ihtimalin varsa hepsini bilir,ama hangisini seçeceğini bilmez.bu allaha saygısızlık ya da başka birşey değildir.dini korkmadan düşünüp,biyerlere varmaktır.din öcü değildir,öcü haline getirenler utansın.
Yaşıyormuş hala. Stv ekranlarında boy göstermekte şu anda. Kilo almış, değişmiş görünce ergenliğim aklıma geldi. Memlekete konsere gelmişti görücez diye seviniyoduk. Çıtı pıtı bişeydi o zaman. Kader işte...
Biz en büyük hatayı kader kavramını yaratıcının bizimle aynı bakış açısından değerlendireceğini düşünerek yapıyoruz.
Kadere iki açıdan bakmanız lazım. Insan tarafından bakıldığında kader tamamen kişinin elindedir. Kişi kendi kaderini değiştirebilir. Özgür bir iradeye sahiptir. Bu gücümüz olmasa zaten bizi ahirette sorgulama şansı olmaz yaratıcının.
Yaratıcı tarafından bakıldığında ise, kişi ne yaparsa hayatında ne tür degisiklige giderse gitsin, bu önceden Allah tarafından bilinir. Ama müdahale edilmez. Ya da kaderini değiştirmesine engel olunmaz.
Haliyle aslında yapacağımız şeyler belli ama biz bunları değiştirme lüksüne sahibiz. Allah ise neyi degistirecegimizi de önceden bilir. Ancak bize müdahale etmez.
açıklayamadığımız, anlayamadığımız, kaldıramadığımız, taşıyamadığımız zamanların "tehlike anında camı kırınız"ıdır. çünkü bazı olanlara akıl sır erdiremezsiniz ve tek elinizde olan bunun kader olduğudur.
açıklayamadığınız, anlayamadığınız güzellikler başınıza geldiğinde de kısmettir adı.
Masumiyet diye devam eden filmin ilki. En çok kaderde ağlamıştım zaten ağlatan 3 5 filmden biri olmuştu benim için.
Aşık olan erkeklerden neden soğuduğumu farketmem kader i izlememle başladı. Vildan atasever in oynadıgı karakteri kendime çok yakın bulmuştum. Kendini bile bile uçurumun kenarına sürüklemek...
milyarlarca insanın bir çoğunun inandığı, değişmesi istenen veya değişmediğine isyan edilen inanç. Birbirimizin kaderine etki ederken bunların ezelden yazılı olduğuna inanıyorsak senaryoyu canlandırdığımızı düşünürüz. Eğer tam tersi yani kaderi kendimiz çiziyorsak çok farklı bir konuya geçiş yapıyoruz.
Kader eğer gerçekten varsa son model arabalar, yüklü miktarda paralar, sınırsız seks için yaşamamalıyız. Çünkü bu hepimizin kaderinin ortak noktası olmamalı. Eğer kadere inanıyorsak farklı noktalarda farklı hedefler için yaratılmamız gerekiyor. Kadere inanıyoruz ama kaderimizin ortak yazılmasını talep ediyoruz, oysa sebeplerimiz ve etkilerimiz farklı olmalı.
"karlı dağlar geçiyordu" cümlesi ile ufuk bayraktar'ı şov yapmaya iten şekilden şekile giren haliyle kendini sevdiren gelecekte gösterilen geçmiş filmdir.
'siz dönerseniz biz de döneriz' (kur'an 17/8) biz yazilmis kaderlerini yasayan eli kolu bağlı kuklalar degiliz, bizim gayretimiz, bakisimiz belirler allah'in bize bakisini ve yardimini. diger turlu dusunmek despot bir tanriya inanmaktir farkinda olmadan. oysa allah mutlak adaletin ta kendisidir. allah adil bir yaraticiyken niye tum hatalarimizi ona mal ediyoruz, daha mi iyi hissettiriyor bize.