içinde bulunduğunuz durumların tercihlerini size bırakan, o durumları size getiren yada sizi onlara getiren yagane hayatın cilvesi diye adlandıralacak olandır.
kendisi ile en güzel şu ayette açıklık getirilmiştir:
yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. şüphesiz bu, allaha göre kolaydır.
(hadid-22)
Hayatınızın anayoludur. Bir şekilde bu yoldan gideceksiniz varacağınız yere. Önemli olan yolda başınıza geleceklere vereceğiniz reaksiyonlardır. işte bunlar tamamen özgür iradenizle yaptiginiz hareket ve davranislardir. Sınava tabi tutulduğunuz bölüm tam olarak burasıdır.
karşımıza kur'an da çıkan kavramdır. dinin tahrif edilmeye çalışılan kavramlarının başında gelir. hz. peygamber (sav) sonrası siyasi çekişmelerin temelini bu kavramın yanlış anlaşılması, yanlış algılanması, kasıtlı olarak çıkar doğrultusunda yanlış kullanılması ve uygulanması oluşturur. kader; iradesi ve aklı olan insanın sorumluluğunu devre dışı bırakan bir kavram değildir. aksine irade ve akılla yapılan tercih neticesindeki durumdur. ölçüdür.
Masumiyet'te izlediğimiz Bekir ve Uğur karakterlerinin geçmişini anlatıyor Kader,aynı Masumiyet'teki çaresizlik ve kadere yenik düşme temeları bu filmde de işlenmiş diyebilirim.Filmin başında açıkçası hem Vildan Atasever'in hem de Ufuk Bayraktar'ın oyunculukları biraz Gerçek Kesit oyunculukları tadında ama neyse ki film ilerledikçe ikisinin de performansları yükseliyor ve filmin ortalarından itibaren özellikle Ufur Bayraktar döktürüyor,zaten Bekir karakterinin filmin başındaki efendi çocuktan daha sonra "hayatın tokadını yemiş" modeli insana dönüşmesi çok başarılı.Film genel olarak Masumiyet filmindeki Haluk Bilginer'in ünlü tiradının film yapılmış hali diyebilirim yani Haluk Bilginer'in geçmişini anlattığı tirat bu film işte diyebilirim.Ben şahsen Masumiyet'i bu filme göre daha çok beğendim ve etkileyici buldum,evet Kader da gayet iyi bir film ama bence Masumiyet daha sağlam ve harbi bir film,zaten Masumiyet sırf Haluk Bilginer için bile izlenir.Salt bir dram olmasına rağmen baştan sonra sürükleyici ve zaman zaman da iç burkan bir film.Ben filmdeki özellikle dış mekan seçimlerini ve sinematografiyi beğendiğimi söylemeliyim.içerik olarak etkileyici olsa da ben izlerken pek duygulanamadım,yani Masumiyet'teki dramı bu filmi izlerken pek hissedemedim.Bu arada filmin sonunu da beğendiğimi söylemeliyim,kadere yenik düşmeyi gerçekten hissettiren bir sahne.Son olarak Masumiyet kadar beğenmesem de yine de Türk sinemasından başarılı bir örnek Kader,eğer salt dram seviyorsanız veya Masumiyet filmini izleyip beğendiyseniz tavsiye ederim,ayrıca Zeki Demirkubuz'u da filmde görmek güzeldi.
türk sinemasının en başarılı filmlerinden biri. etkiler, vurur, sorgulatır, düşündürür, üzer, kırar. ufuk bayraktar'a zaten diyecek söz yok, mükemmel oynamış.
ilk entry mevzunun anlaşılmadığını göstermektedir.
kader; yaşanacakların resmidir. yaşam; tek şekilde olur. geri gidilip değiştirilemez.
bu resmin varlğının sebebi; her şeyin bilinmesidir. dolayısı ile; yazılmış bir senaryo yaşanmamaktadır. yaşanacaklar; Allah'ın her şeyi bilme niteliği çerçevesinde yazılmıştır.
bu kadar basittir. fazla takılmaya, başka yerlere çekmeye gerek yok. çekeceksek de, gerçekten buna yeterli olmalıyız.
zeki demirkubuz'un gerçekten var mı böyle hayatlar? diye sordurtan 2006 yapımı ufuk bayraktar ile vildan atasever'in başrollerinde oynadığı masumiyet filminin öncesini anlatan film.
iç karartıcı ve sevip sürünme, kendinden çok sevmek eylemlerinin bizzat gerçekleştiği bir film.
kader insanın elinde olmayan allah tarafından belirlenen şeylerdir mesela erkek veya kadın olarak dünyaya gelmek anne babamızın kim olduğu nerde doğduğumuz vb. Bunlara bizim bir etkimiz yoktur bunları allah belirlemiştir ha bunlarda rastlantı sonucu olmaz doğmadan önceki yaşamdaki yani kalu bela'daki tercihlerimiz bunlarda etkilidir. Doğumdan ölüme Kadar olan ömür dediğimiz kısımdaki tercihlerimiz kader değil kendi irademizdir. Senin kalkıp bir adamı öldürmen kumar zina vb. Şeyler yapman kader değil iradenle yaptığın günahlardır zaten bunlar kader olsaydı allah kendi yazdığı senaryoyu uyguladığın için seni cezalandıracak olurdu buda haşa adaletsizlik olurdu ki allah adildir. Yani kimse kader falan diye kendini avutmasın yaptığımız bütün hatalar kendi tercihimiz ve bedelini ödeyeceğiz.
dr. Zakir naik yeterince iyi açıklamıştır fakat irâde ile oluşan kader, Allah tarafindan verilen irade gibi derin tartışmaları hiçkimse cevaplayamamış cevaplayamayacaktır. Bu mesele bizim boyutumuzda henüz anlam verilebilecek bir mesele değildir ve Allah katında idrak edebileceğimiz meseledir.
Plastik çiçeklerle ziyaretime geldi hayat
Semt pazarından alınma hırkasıyla,
Her bastığında gıcırdayan tahtalarıyla
Öyle çok sevdim
Binlerce kapıcı karısından birinin ismiydi sanki kader.
Ailesinin tek çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtığında, evde bir bayram havası yaşanıyordu. Çünkü çocuğunuz olmaz diyen doktorun sesi hala kulaklarındaydı. Fakat olmuştu. Ağzından bir anda bunları düşünürken Kader lafı çıktı. Oğlunun adı da Kader olarak belirlenmişti. Kader küçük yaşlardan beri yoğun ilgi ve sevgi ile büyütüldü. Herkesin gözü onun üzerindeydi. Anaokulundan itibaren bu çocuğun onlara Allahın bir lütfü olduğunu anlamışlardı. Elit bir arkadaş çevresi ile büyüdü. Hep daha da ilerlemeyi öğrendi. Üstün zekâsı ile diğer çocukların arasından rahatlıkla sıyrıldı ve başarılı bir okul hayatının sonunda doktor oldu.
Ailesinin sekizinci çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtığında, evde bir matem havası yaşanıyordu. Diğerleri yetmezmiş gibi bir de bu olmuştu ve zaten zor olan geçim, artık bir kat daha zordu. Gözleri düşünceli ufka bakarken Kader dedi. Oğlunun adı da Kader olarak belirlenmişti. Kader küçük yaşlarından itibaren hayatta çekilebilecek her türlü sıkıntıyı çekti. Orada burada çalıştı. Ekmeğini taştan çıkarmak için uğraştı. Fakat kötü arkadaşlıklar onu rahat bırakmadı ve artık sık sık evden kaçarak vaktini arkadaşlarının kanatları altında sürdürmeye çalıştı. içki, sigara ve uyuşturucu derken kendini en sonunda sokakta yaşayan bir madde bağımlısı olarak buldu.
Ve kaderler bir gün kesişti. Gazetelerdeki haberde genç hekim Kaderin bir madde bağımlısı Kader tarafından öldürüldüğü yazıyordu. Kaderin cilvesiydi. Madde bağımlılarının yaptığı bu vahşet durdurulmalıydı ve devlet bu konuda çaresiz kalıyordu. Oysa kimse bilmiyordu ki Kaderi yine Kader almıştı.
Her gün, gelecekte güzel günler geçireceğimiz ve ayaklarımızı umarsızca uzatıp rahatlayacağımız emeklilik hayatına ulaşmak için verilen hedefler doğrultusunda koşarken bir şey unutuyoruz galiba. Hayattan zevk almayı ve mutlu olmayı. Her kaderin bir yazılmadığı doğru belki, her Kaderin bir olmadığı gibi fakat kaderimiz bizim elimizde. Yukarıda yazılan hikâyede Kaderler yer değiştirse bile hiçbir değişiklik olmuyorsa artık kendimize bakma zamanımız gelmiş demektir.