ilk aşık olduğu kişiden (babası) ihanetin ne olduğunu öğrenene kadar çocuktur. Bu ihanet babanın başka bir kadına gitmesi, anne öldükten sonra başka bir kadınla evlenmesi, başlık parası için kızını satması ya da ölmesi olabilir. Sonrasında istemeye istemeye büyür. Sancılı bir büyümedir bu. Büyüdüğünü göstermek, belki de yaptığı hatalarla babasının canını acıtmak adına ısrarla hatalar yapar. Nasıl olsa en çok güvendiği kişiden hayatının kazığını yemiştir. Daha kötü ne olabilir ki? şeklinde düşünür. Ama yanılır... Daha yaşanacak çok şey yapılacak çok hata varken boyundan büyük laflar etmemek gerektiğini düşe kalka öğrenecektir.
Soğukta yalın ayak dolaşmanın hasta edeceğine ne kadar eminse piçlerle takılmanın piçlikten başka bir şey getirmeyeceğine o kadar emindir. Buna rağmen masumiyetini yitirmekten çekinmez. Sobaya yaklaşan bebek gibidir. Ne "dur"dan anlar ne de "cıs"tan. Yanana kadar durmayacak, durduğunda geç olacaktır. Aslında kaybedilmiş bir şey yoktur. Nasıl ki erkeklerin istediği yere sokma hakkı varsa onun da istediğini içine alma hakkı vardır. Yalnız, bu açıklama kendini bile tatmin etmez. Yine de arayıştan çekinmez. Babanın kokusunu başka tende aramaktan yılmaz. Ondan gördüğü şefkati başkasının ilgisiyle ikame etmekten çekinmez. Her seferinde kullanıldığını hissetse de "belki" demekten vazgeçmez.
"Piç" bir yanılsamadır. Herkes kendi piçinde yitirdiklerinin kötü bir kopyasını görür. Buna aldanır... aslını yaşatan kopya yıllar geçse de unutulmaz. Daha da beteri kopyanın kötü tarafları da hafızaya nakış gibi ince ince işlenmiştir. Bu nedenle ondan sonra gelecekler ondan kat be kat iyi olsalar dahi kalıcı olamazlar. Kalıcı olmak için kötü yanlarının da daha karanlık olması gerekir. Ancak bu kadar iyi ve bu kadar kötüyü bünyelerinde barındıranlar yalnızca "hasta"lardır. Ve onlar fırtına gibidir. geçer giderler ama neden oldukları yıkıntılar yıllarca onarılmaz.
Bir süre sonra, kız çocuğu büyümüş olduğunun farkına varır.
Dışarıdan bakıldığında çok güçlüdür öyle güçlü ki kimsenin yardımına ihtiyacı yoktur. En ölümcül hatayı işleyenler ona herhangi bir konuda yardım etmek isteyenlerdir. Kimseye ihtiyacı olmadığını kendine her ispatladığında hissettiği yalnızca gurur değildir. Kesif bir eziklik de vardır. ihtiyacı olduğunda kimseye sığınamayacak kadar güçlü olmanın neden olduğu eziklik...
Bazılarının ömürde yaşayamadığı kadar çok şeyi ömürle karşılaştırıldığında kısa denilebilecek bir zamanda yaşayan kız çocuğu artık olgunlaşmıştır. Ancak zamansız olgunlaşan her meyve gibi yalnızca ve yalnızca çürümeye mahkumdur...
2 yaşına girmek üzere olan ablamın kızçesi, kızanım, yeğenim dayı bile diyemeyen, da diye bağıran. pepee ama pepee gözlerimin içine bakıp birşey isteyeceği zaman çok daha eriten mükemmel moleküler canlı.
kağıtların kenarını kesmek için kendisine 'makas alabilir miyim?' diye seslendiğinizde makas olayını yanlış anlayıp koşarak yanınıza gelip sol yanağını size uzatan sevilesi değil tapılası insan yavrularıdır.
ne olursa olsun erkek çocuklarından her zaman farklıdır yeri. süslü olup ufacıkken kokoş olanları vardır. ağır başlı olup şimdiden çok bilmiş modelleri vardır. yetişme tarzına göre değişir he bir de kişiliğine göre. unutulmaması bir şey daha var ki onlar da öğretilecek durumlardır. ilk doğdukları andan itibaren empoze ettirmeli ve aklı başında büyütülmesi gerekir. şöyle ki;
Kızlarınızı iyi yetiştirin.Kendi kendilerine yetmeyi öğretin.
Namuslu olmanın yürekten geçtiğini öğretin. Evden çıkar çıkmaz ilk köşede eteğinin boyunu kısaltmasına gerek olmadığını öğretin.
istediğini giymeyi öğretin. insanın ahlakının sadece kendi beyninde olduğunu öğretin.
Kıskanılmanın sevilmeyle aynı olmadığını öğretin. Kıskanılmanın güzel, saygısızlığın kötü olduğunu öğretin.
Beni çok kıskanır, dışarı çıkarmaz, şunu bunu giydirmez diyen adamla gurur duymamayı bunun aslında kendine hakaret olduğunu öğretin.
Arayıp; neredesin, kiminlesin vs. diyen adama seni tanımadan önce nasıl davranacağımı bilmiyor muydum? haddini bil demeyi öğretin.
Eşlerini aldatan erkeklerin yanındaki ikinci kadın olmamayı öğretin.
sahip olmadığım ve sanırım gelecekte de sahip olamayacağım, sahip olanlara imrenerek ve kıskanarak baktığım ve hep başkalarına ait olanlarını sevdiğim-şımarttığım varlıklardır.
gözünün önüne düşen saç telini atışı herkesten farklı olan mucize. parmak uçlarıyla çekil git der gibi çeker atar bahsi geçen velet. saç bir daha düşsün, usanmaz. büyüdükçe köküne doğru müdahaleler başlar, fönle durdurulur belki de. kulak arkasına sıkıştırılır.
ama o asla öyle yapmaz. parmakları gözlerinin üstünden geçerken yumar gözlerini. minicik güzel elleriyle bıkmadan usanmadan hep aynı şekilde kaybeder önüne düşen saç tellerini.