birileri 495 liralık gömlek giyer ve 14.000 tl'lik arabaya biner.
birilerinin gömleği ise kurşun geçirmezdir ve devletin vergilerimle deposu dolan uçakları ve gemicikleri emrindedir.
adam boktan bir gömlekle çıksa da; o zaman ne biçim lider bu giyinmesini bilmiyor diyeceklerdi zaten, böylesi daha iyi olmuş
(bkz: iki ucu boklu değnek)
(bkz: liderlerin boxer markaları)
yandaş medyanın "yahu ben ne desem de bu adam karalansa, tayyip'e bir şey olmasa" çabası adı altında yaptığı boş çabalardır. bunları yaptıkça küçüklükleri ortaya çıkıyor.
1000 dolarlık italyan malı türbanı görmeyen insanların kılıçdaroğlu'na nerden vuralım hesabı bok atma çabasıdır. adam parasını kendi ödemiştir. ayda 8000 lira maaş almaktadır. yaa anladınız mı?
devletin parası ile giyiniyorsa şerefsizdir fakat aldığı milletvekili maaşıyla giyiniyorsa kimse karışamaz. ahmet necdet sezer bile oğlunun düğününü kendi parası ile yaptı köşkün kaynaklarını kullanmadı. peki köşkün kaynaklarını kullanan gül hanım'a ne demeli ?
bizim pazarda 10 lira olan gömleği giymesidir. ayrıca adam açıklama yapıyor, cebimden verdim diyor. cebinden vermese ne olacak? ne giyeydi peki? metallica tişörtü mü giyeydi?
bir genel başkana yakışan şey, ciddiyetle giyinmesi, özen göstererek giyinmesidir.
bana:
"temiz gömlek
giymek
düşmanıdır," diyenler
varsa eğer,
muazzam hocamın resmine baksın.
ustalarımın ustası marks'ın
ceketi rehindeydi,
bir övün yemek yerdi dört günde.
dalgalanırdı fakat
heybetli sakalı:
bembeyaz
tertemiz
kolalı
bir gömleğin üstünde..
ütülü pantolana idam hükmü kim verdi?
tosunlar,
şu bizim tarihi de mek parmak okusunlar:
1848'de kurşunlar
demir bir tarak gibi geçerken başından,
halis ingiliz kumaşından
halis ingiliz modasıyla
ütülü mum gibi bir pantolon giyerdi
-alanglez-
insanların en büyüğü engels...
vladimir iliç ulyanof lenin
ateşten bir dev gibi çıktığı zaman
barikata,
yakalığı da vardı
kıravatı da..
bana gelince:
ben ki, herhangi bir proleter şairiyim,
marksisto-leninist şuur,
30 kilo kemik
7 litre kan,
bir iki kilometre kadar,
damar,
adale, et, sinir ve deriyim;
ne kafamın dışındaki kasket
içindekine delalet
eder,
ne de biricik fötrüm beni
geçmekte olan geçmişe alet
eder....
buna rağmen
ben:
haftada altı gün kasketliysem eğer,
haftada bir gün
sevgilimle seyrana giderken
biricik fötrümü
tertemiz
giymek içindir bu...
fakat
neden benim iki fötrüm yok?
ne dersin üstat?
tembel miyim?
hayır!
günde 12 saat
sayfa bağlamak,
ayakta dikilip
anası ağlamak
sapına kadar çalışmaktır..
kapkara cahil miyiz?
hayır!
mesela:
"sat-sin" bey kadar cahilü cühela
olmasam gerek....
budala mıyım?
eh,
pek
değil..
belki biraz derbederim..
lakin hep
asıl sebep:
proleterim,
be birader,
proleter!!..
ve benim iki fötrüm,
iki milyon fötrüm, ancak
her
proleter
gibi,
borsalino-habik-mosan-mançister
tezgahlarının sahibi
olursam-olursak-olacak!...
ve ilaaaaaaa,
laaaaaaa!!!!!!!....
bari pijamayla çıksaydı da halkın gözüne iyici girseydi. 450 liralık gömlekle koskoca halkın önüne çıkılır mı yahu? malikanemde hizmetçi kardeşlerimin yerleri sildiği bezler bile 2.000 $'dan başlıyor, olmadı kılıçdar kılıçdaroğlu!