güney dogunun tamamı dogu anadolunun da bir kısmı olmak üzere kürtlere ülke kurmaları için vereceksin! batı da kuzeyde güneyde yasayan kürtlerin, hırsızlık, it ugursuzluk, düzeni bozan hareketler yapanlarını hiç düsünmeden bu verilen ülkeye sınırdısı edeceksin! tahminimce baya bi insan gider! efendi gibi olup bizle beraber yasamak isteyenlerde pek tabiki türkiye cumhuriyetinde yasayacaklardır!
bu dile getirdigim en kökten cözümdür. bunun haricindekiler sadece ara cözümlerdir.
kürt sorunu değil pkk sorunu vardır. bütün kürtler aynı değildir. bütün genellemeler de yanlış değildir. çözülmesi ya da yok edilmesi gereken sorun pkk sorunudur.
kemal sunal'ın tosun paşa filminde yaptığı gibi bir çözüm olması gereken öneriler.
(yemek yedikten sonra masayı toplamak sorun oluşturduğundan, örtüyle beraber üzerindeki tabak çanağı alıp götürme sahnesi)
kürt sorunu ve de bu sorunun çözüm önerileri bir ülkede ancak sanal sözlüklerde tartışılabildiği sürece bu sorun çözümsüz kalmaya ve bu yara kanamaya devam edecektir.
zira hastalığın bu evresinin yıllar önce aşılmış olması şu andada çoktan çözümlenmiş olması gerekirdi.
1- Soykırım (operasyon)
2- Güneydoğu anadolu bölgesini bunlara vererek kurdistan'ın kurulmasını sağlamak.
Peki bu iki çözümün türkiye'ye getirisi ve götürüsü ne olur.
1-Soykırım : Hepsini imha edersin. Şu andaki Ermeni soykırımı gibi yakıştırmalara mağruz kalırsın. Lakin yarım asır sonra çoluğun çocuğun askere nöbet tutmaya, tuvalet temizlemeye gider.
2-Toprak vermek : Benim desteklediğim önerme budur. Bu güne kadar pkk operasyonu adı altına TSK ya yapılan harcamalar ülke bütçesinin 100 katına ulaşmıştır. Peki hakkari, mardin vs vs. (güneydoğuanadolubölgesinin) ülkemize ne gibi bir katkısı olmuştur bu güne kadar? GAP mı? (bkz: ybsg) PKK sorunu ve kürt sorununu önümüze getirmekten başka bize bir katkısı olmamıştır. Türkiyenin her karış toprağı altındır derler. Benim abim, arkadaşım, kardeşim bu orospu çocuklarına şehit düşecekse sokarım ben o toprağın altınlığınada elmaslığına da verin kardeşim verin güneydoğu anadoluyu. kursunlar kendi devletlerini. Ülkem sınırı içindekilerin hepsinide oraya sürün. Bırakın kendi başbakanlarını seçsinler. Bırakın kendi bakanlarını seçip kendi meclisini oluştursunlar. Belki o zaman anlarlar ülkemin değerini.
ülkemizde kürt de vardır, kürt sorunu da. 'hepimiz türküz', 'sorun kürtlerdedir', 'türk kürt ayrımı yoktur, bu topraklarda sadece türkler vardır' gibi yaklaşımlar ne yazık ki dertlerimize derman olamamıştır, olamayacaktır da.
öncelikle sorunu etnik kimlikler açısından ele alalım. ırk kavramı, içi boş, sonradan oluşturulan, yapay ve en önemlisi de tesadüfi bir kavramdır.
içi boştur ve sonradan oluşturulmuştur: insanlığın ilk evresinden bu yana liderlik (zamanla iktidar) mücadeleleri söz konusudur. iki ilkelin olduğu grupta fiziksel olarak güçlü olan diğeri üzerinde egemenlik kurar. 15 kişini olduğu grupta, mesela, etkileme kabiliyeti lideri belirleyebilir. 1813 kişinin olduğu gruptaysa liderlik için bunların yanında ya da dışında farklı meziyetler gerekecektir. işte bu noktada çeşitli kurumlar icat edilmiştir iktidar aygıtını ele geçirmek için. korku, din, ırk gibi.. o halde yönetici sınıfı, hükmetmek istediği topluluğu örneğin, aynı ırktan olmalarıyla ya da aynı dinden olmalarıyla birarada tutabilecektir.
yapay ve tesadüfidir: şu anda ben glasgowdaki ikametgahımdan yazıyor olsaydım bu yazıyı ve siz de ingiliz kanının asilliğine inanan, doğma-büyüme bir londralı olsaydınız; konumuz büyük ihtimalle türk-kürt sorunu değil iskoçların neden tarihleri boyu bağımsız olamadıkları olacaktı. o halde ırka aidiyetlik bizim irademizde olan bir durum değil, aksine tesadüfi ve yapay bir kurumdur. yine de 'ben kendimi türk hissediyorum' veya 'ben safkan kürdum' diyen değerli okuyucular varsa kürt sorununun çözümüne, türkiye cumhuriyeti devleti ve halkı olarak yapamadığımız katkıları da bu açılardan değerlendiririz.
kurtuluş savaşı sırasında kürt kardeşlerimizin mermiden kaçmadığı, rahatı seçmediği hepinizin malumudur,tıpkı türk kardeşlerimiz gibi. akabinde bu birliktelik ve birlikte yaşama arzusu sömürgecileri mağlubiyete uğratmış ve cumhuriyet kurulmuştur. cumhuriyetin ilk yıllarında ismet paşa doğu ve güneydoğu anadoluya geziler yapmış, sayfa sayfa raporlar hazırlamıştır. raporlarında aynen şu ifadeyi kullanmaktadır: ' buradaki kürt ahalisi türk olmaya fazlasıyla hazır ve isteklidir.'
bu tarihi şansı değerlendiremeyip uluslaşma fırsatını yitiren anadolu halkına tarih, bir fırsatı bir kez daha vermiştir: apo yakalanıp hapse tıkılmıştır. bu sürecin devamında doğuya yönelik hiçbir ekonomik paket hazırlanmamış, sorunlarıyla özel olarak ilgilenildiğine dair hiçbir mesaj verilmemiş, kısacası onları kucaklama yönünde tek adım atılmamıştır.
ırk kimliğine ve kendini ırk aidiyetiyle ifade etmeye inanmam ama illa ki meseleye bu açıdan bakanlar varsa bu insanların, uluslaşma adına da attıkları bir adım olmadığı böylelikle ortadadır.
sorunu kürt değil vatan hainleri sorunu olarak ele almak bu sorunun çözümü için atılacak ilk adım olacaktır. silahlı ve silahsız terörizmi sadece kürtlerin yapmadığı, bu hainliklerin tek bir ırka ya da ırklara mal edilemeyeceği kavranmalıdır. yanıltıcı hedefler aklımızdan gittiği zaman asıl soruna odaklanmak daha kolay olacaktır.
(bkz: kürt sorunu olduğunu düşünen çare bulsun)**
(bkz: o bölgeyi kalkındıralım diyen kalkındırsın) git desem güney doğuda yaşa orda çalış gitmessin yok kalkındıralım yok takviye yapalım diosun... adam türk vatandaşı nüfus cüzdanı taşıyıp reddediyor türklüğü... sorada bize bakmıyor devlet... sen önce türkiye cumhuriyetini içinde bulunduğun toprağı benimse...**
bu sorunu "kürt sorunu" olarak imgeleştirenler için tek çözüm auschwitz. aklı başında insanlar için ise çözüm vatandaşlarını koruyup kollayan bir devlet yapısı.
pkk'ya dahil olanların, neden bu örgütün bir parçası olduklarına dair, istediklerini gerçekleştirebilmek amacıyla neden böylesine yıkıcı bir yolu tercih ettiklerine dair psikolojik ve sosyolojik olarak incelenmeleri gerekiyor. Bu insanlar neden dağa çıkıyor? neden öyle ya da böyle bir amaç uğruna böylesine eli kanlı bir savaş veriyor? bunları düşünmemiz gerekir. O insanların da evi, barkı, kurulu düzeni olsa yine böylesine bir sürecin içersine girer mi bunları düşünmek gerekiyor. Asalım keselimle, bir insanın yaşama hakkını elinden almayı düşünmekle - karşı tarafta düşünenler olsa bile - bu örgütün ve/ veya benzerlerinin ortadan kalkmayacağı aşikar. O vakit kökten bir çözüm için adilane, sağduyulu bir diyalog oluşturulmalı; o insanlara da ev, iş, sosyal hizmetler sağlanmalı daha doğrusu doğru düzgün bir yaşam sunulabilmeli o insanlara da. Diyalog kurulacak olan kesim bir örgüt değil, halkımız olmalıdır. işte o zaman gerçek anlamda özgürlükçü, demokrat, huzur dolu bir ülke olabiliriz.
okuduğunu anlamayanlar için önceden edit: anayasaya göre vatan bir bütündür parçalanamaz. harika. ama aşağıdakı satırları okuyup da anlamayanlar için şöyle diyelim: bir kürt devleti kurulacaktır. bu cümlenin içinde kürt devletinin kurulacağı yer olarak türk topraklarının adı geçmemektedir. bir kürt devleti kurulacağından bahsedilmekte, güney doğu anadolu veya herhangi bir türk toprağının vatandan koparılacağı bahsedilmemektedir. eğer bunu okuyup da anlamıyorsanız, d-smart'a geçmenizi tavsiye ederim, hem faturasız hem de anten ayarı yapmaya gerek yok çünkü dijital.
5-10 sene içinde çözüme kavuşması beklenen soruna öneriler. tek bir çözüm var "kürt devletinin kurulması." kürt devletinin kurulmasını istemeyen mit pkk'yı kurdurttuğu için kürt sorununa pkk olarak bakmamanızı rica edeceğim. kürt sorunu istiklal savaşı sırasında kürtlere verilen devlet sözünün tutulmaması üzerine rücu etmiş bir sorundur. şu anki hükümetin politikası (bkz: dengir mir mehmet fırat) ve dış desteğin de yardımıyla 5-10 sene içinde bir kürt devleti kurulacak ve kürt sorunu da akabinde bir kaç sene içinde ortadan kalkacaktır.
son 5 yıl içerisinde yapılmış ve birinci dereceden muhattapları yargı kurumlarınca ciddi şekilde cezalandırılmış tsk komutanları öne sürülerek daha önce o bölgede hiç bulunmamış bir kaç barış gülünün algıda sorun yaşaması muhtemel sorunsaldır.
1980 yılından evvel giresun nasılsa, hakkari'de öyleydi ama nedense bazı günübirlik sorunsaldan orgazm yanlılarının hoşuna gider arabesk acındırma edebiyatı.
türk silahlı kuvvetleri bölgede kendisine saldıran bir "terör" grubuna karşı operasyon yürütmekteyken birileri halen çıkıp da tsk gereksizce saldırıyor diyebiliyorsa, o çok savunulan apo'nun mahkeme tutanaklarını açıp okuması kendisine yeterince kapak olacaktır. bu örgütlü terör hareketini başlatan adam bile, yaptıklarını açıklarken "bizim başlattığımız ve kınanması gereken bu terör" ifadesini kullanırken de acaba tsk tanklarıyla oyun oynama telaşında mıydı sormak gerekir. ayrıca bir komutan için asker zaiyatı, çok yüksek mevkilere gelmesine her zaman engeldir. türk silahlı kuvvetlerinin bölgede "terörist" bir gruba yaptığı operasyonu bölgede kendiliğinden yapmaya başlamış imasıyla daha düne kadar hiçbir sesi çıkmazken şimdi tüm bölge halkına saldırılıyor imajı yaratmak zaten pkk'nın bir taktiğiydi, şayet bunun yankıları da olumlu meyva vermiş, gayet net görülüyor.
kürt sorunu, bir terör sorunudur ve terör ortadan kalktığı vakit bölgede büyük atılımları yine oranın halkı yapacaktır. bu azimde birçok girişimci ve bölge insanı varken, oranın tüm sorununu devletin kaynak ayırmamasına paslamak, kişinin kendi kalesine gol atan pişkin futbolcu tadında kendi kendine ayar vermesidir. 1980'den evvel niye yatırım yapılmamış diyenler de 1980 öncesi türkiyenin kaç ilinde fabrika yoktu da sonrasında ne hale geldi bir bakmalı ve yakın tarihten belli başlı fikir gruplarının gazına gelmeden nasip almalıdır. aksi takdirde 1980'den evvel türkiyede hiçbir sanayi kuruluşunun bulunmadığı ama günümüzde dünyanın en büyük ihracat alanı malzemelerin fabrikalarını bünyesinde bulunduran bölge insanı da kendileri bir tomar küfrü eder ardından da arkasına saklanılan bahaneye güler çeşitli uzuvlarıyla.
girişimci olmak için, o bölgede "silahlı mücadeleyle gelişelim" gazına gelmiş terör gruplarının olmaması gereklidir. en basit örneğiyle şırnak 1980'de nasılsa, şimdi de aynı görüntüye sahiptir. bunca zaman bölgenin gelişmemesinin nedeni, terördür. terörü ikinci sıraya atıp, eline silah alıp dağa çıkan canoların fikrini tekerrür etmek, zaten kişinin hangi fikrin adamı olunduğunu gösterir, tartışmaya da pek gerek yoktur. hayatında mersinden öteye gitmemiş herkes bununla alakalı atıp tutabilir ama herkesin atış menzili kendi zihninin hangi yanlı gruplarınkisi kadar olduğuyla alakalı olarak geniştir, kısıtlıdır, sığdır.
zaten o bölge müthiş gelişmişti de sonradan bu hale geldi. ah şu tsk generalleri ne hınzır şeyler. hatta gökdelenler, fabrikalar falan. hiç türkiye'nin kürt kökenli başbakanı ya da cumhurbaşkanı da olmadı. gap projesi de aslında istanbulun su ihtiyacını karşılamak içni yapıldı da tsk terbiyesizlik etti. pkk da gül falan dağıtıyor bayramlarda, aslında başka amacı da yok. içişleri bakanı da marmaris kökenli beyaz türk.
tabi canım, tabi güzelim.
edit: orada yaşamamış, ezber söylemlerle "sorun" olduğunu söyleyen embesilin neyse lan küfretmiycem. sen götünü loblarından yanlara ayırırken, elemanlar deli para kazanıyordu. doğuda, pkk dışında sadece altyapı sorunu var, yatırım sorunu var. göt kafalı üç tane teröristin yediği bokları kötülemek faşizmse evvela götüne bir tampon, sonra da eline bir sözlük al. ve illa senin demogojik hırsların beni faşist yapıyorsa, öyle faşistliğe can kurban.
asfaltla falan çözülecek sorun olmadığı aşikardır. 1984'ten bu yana yüzmilyarlarca doları bombaya, tanka yatırdılar kalan yüzmilyarlarca doları da bankalarda iç ettiler. borsada bir gecede (hani şu ecevit'in devalüasyon olayacak dediği gece canım, hatırlayın) bu halkın milyarlarca dolarını kimler gaspetti?
tsk generalleri orada bir savaş devam ettikçe hesapsızca harcanan ve daha da harcanması muhtemel, kaynağı, nereye gittiği çok zaman sorulmayacak paralardan memnun kalmış olabilirler mi?
alın size çok azı ortaya çıkmış yolsuzluklar:
(Düzce il Jandarma Alay Komutanı Albay Varol Kutlu ve il Jandarma Merkez Komutanı Yüzbaşı Nevzat Erensoy, jandarma vakfının paralarını zimmetlerine geçirdikleri ve Düzce Alay Komutanlığı inşaatındaki usulsüzlükler sebebiyle askeri mahkemece tutuklandılar)
(Deniz Kuvvetleri'nin eski komutanı emekli Oramiral ilhami Erdil hakkındaki mahkumiyet kararı Askeri Yargıtay 1. dairesi tarafından onandı. Erdil'in kızı da mahkum oldu)
(Elazığ'daki 8. Kolordu inşaat ihalesine ilişkin davada 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Ethem Erdağı, "görevi kötüye kullanmak"tan 11 ay 25 gün hapis, 213 YTL adli para ve 2 ay 28 gün memuriyetten men cezasına mahkum edildi, cezalar paraya çevrilerek ertelendi)
bunlar da mı yalan? peki, araştırır bakarsınız.
aşiretlerden yakınanlara da şunu söyleyeyim. aşiret yapısından en çok nemalanan türk siyasetçileridir. ne acıdır ki, meclis çatısı altında demokrasi nutukları atanlar aşiretleri oy deposu olarak görürler. misal sedat bucak tek cümlesiyle dyp'ye oy yağdırabilmektedir.
