küresel krize rağmen yüzde 8 in üzerinde büyümek güzel ama gelişmekte olan ülekeler içinde en dengesiz gelir dağılımında kendi sınıfında bir numara olmak kötü.
adana'nın karpuzu, yata yata misali bir büyümektir.
nedir peki mes'elenin özü? birisi açıklayabilir mi bu "yüzde sekizin üzerinde büyümek" ne anlam ifade eder? birisi bunu, açıklasın(bununla övünenlerden birisi tercihimdir.) ben de bir dahaki seçimlerde gidip de ak parti'ye oy vereyim yeminle.
şimdi birbirimizi kandırmanın alemi yok. hepimiz işletmeye giriş dersi almış yaratıklarız(en kötü ihtimal iktisat dersi diyelim). buradaki "büyümek" kastı, piyasada işlem gören para ve bu paranın hareketidir. peki ama hangi para? yaptığım iş itibariyle bireysel ve ticari yatırımlarla yakından ilgilenmem gerekiyor ve dikkatimi çeken bir husus "borçlanmadan yatırım yapmak" gibi bir eylemin, günümüz türkiye'sinde pek de mümkün olmadığı... bakıyorum aylık 5 bin lira kazancı olan bir adam, "yaşanabilir" bir ev almak için dahi yaklaşık 8-10 senelik vade ile borçlanmak durumunda "kan emici" bankalara... he çok büyük olanlar ev yerine plaza takılıyorlar ama onlar da borçlanarak. neden peki biliyor musun? burger king yüzünden. hadi ama o kadar basit mi? hayır, değil... işin içine biraz da mcdonalds, kfc, adidas, nike,... giriyor.
yabancı yatırımcılarla ilgili en büyük sıkıntı, dünya ekonomisinde odur ki, kazandıkları parayı "ülke sınırları içinde tutmak" türünden bir misyonları yoktur. bunun için geçerli bir sebepleri de yoktur açıkçası... çünkü hâkimiyeti kurduğu, kuracağı bir pazar her halikârda vardır. ve dolayısı ile cebinde belli bir bütçe ile ülkemizin kapısından giren yabancı yatırımcı, uzun vadede yatırdığını kat be kat arttırarak tekrar aynı kapıdan çıkartıyor. dolayısıyla piyasada çok ciddi bir likit para sıkıntısı yaşanıyor. mahalle bakkaları bile bankadan çek döndürüyor arkadaş. nakit yok ki ortalıkta... sürekli aynı havuzda toplanıp, aynı kovalara doluyor ve nehirin kuruması da yakındır.
binde iki gibi bir enflasyon oranı çıkıyor ortaya mucizevi olarak. ama nasıl? limon sıkacağı üzerinden enflasyon hesaplaması yaparsak, çıkar. mazide 300 gram olan ekmeği, 200 grama kadar düşürürsek sırf "fiyatı artmasın" diyerek yüzde sekiz de büyür ekonomi, yüzde yüz onsekiz de... veya ne bileyim piyasada "%70 tavuk eti, %30 dana eti" uyarısıyla(oysa öğütülmüş kemik-deri-et karışımıdır) sucuk satarsak ucuzdan, mümkün bir şeyleri istediğimiz gibi göstermemiz.
insan hayatı mı? boşverin canlarım, onun da bir değeri yok ve hatta hiç bir değeri kalmadı... ibnenin birisi çıkıp da ardınızdan "güzel öldüler" derse, biraz olsun şanslı bir adam olduğunuzu düşünebilirsiniz...
sermaye sınıfının büyümesi ve halk ile olan uçurumun büyümesidir. tabii azcık ekonomi bilenler yutmaz bu yalanları. kişi başı yıllık milli gelir 10.000 dolar e hani kimde bizim paramız? cevap gayet açık, sermaye sınıfı zenginliğine zenginlik katmakta ve toplam gelirin kişi sayısına bölünmesi sonucu da halk ile aralarındaki bu uçuk rakam çıkmaktadır.
tebrik edilesi olaydır. ancak %8 büyüyen memlekette halk en ufak bir ekonomik çıkar sağlayamamış aksine devlet ekonomisinde yabancı sermayenin sözü artmış ise bunlarla övünmek yalancılık yapmaktır.