kapitalist sistem kendi çarpıklıklarını gizlemek için kendine sahte düşmanlar yaratır. yani cambaza bak taktiği. bu yalnızca türkiye için, batıya göçle doğan kürt antipatisi için geçerli değil, yani öyle bize has birşey değil bu. hemen bize yakın bi örnek olan almanya'ya bakalım.
almanlar şu an türkler'den feci halde rahatsız. neden? çünkü almanlar türkler'in kendi iş imkanlarını ellerinden aldıklarını düşünüyor. yani bugün almanlar işsizlerse; bunun nedeninin almanya'daki gurbetçilerimiz olduğunu düşünüyorlar. kısaca; ''cahil, pis, kaba türkler geldi ve iş imkanlarımızı elimizden alıyor, türkler ülkemizden defolsa bu sorunların hiçbiri olmayacaktı'' şeklinde bir aristo mantığı işletiliyor bu da düşmanlığı tetikleyen ana etkenlerden biri.
amerika'daki zenci ve çinli karşıtlığı ya da günümüz müslüman karşıtlığı da tam da böyle açıklanabilir. sosyal dengenin bozulması, suç oranının artması, işsizlik gibi nedenlerin amerika'ya göç edenler ve amerikan hükümetinin buna karşı bir önlem almaması olduğunu düşünüyorlar.
<caps lock> yanlış! </caps lock>
peki nedir gerçek neden? kapitalist sistem yani bizim şu über özel mülkiyet hakkımızın üstüne kurulu liberalist sistem daha çok kazanmaya odaklıdır. peki daha çok kazanmak nasıl gerçekleşir?
-teknolojinin insanların zararına biçimde geliştirilmesiyle daha az insan çalıştırılarak (aslında bu en az etkenlerdendir, bunun üretim maliyetini ucuzlatmasıyla insana faydası vardır ancak bu artı değer insana değil burjuvaya döner).
-ağır işlerde ucuz işçilikle. peki ucuz işçilik nasıl sağlanır? fakir olan ve yaşadığı topraklardan artık ümidini kesen halkın bir umut diyerek göçüyle. (bkz: köyden kente göç)
-halkı cahil bırakarak. çünkü cahil halk hakkını nasıl arayacağını bilmez, burjuva ise onlara bunun nasıl olduğunu öğretmeye hiç niyetli değildir zaten. çünkü bilinçli, okumuş adam sendikalaşır, iş kanunun uygulanmasını, sigortasının yaptırılmasını isteyecektir. cehalet diğer taraftan fakir halkın hakkını nasıl arayacağını bilmediğinden alternatif yollara başvurmasını doğurur. nedir bunlar? seyyar satıcılık, gasp, hırsızlık, çeteleşme. burjuvanın bu hiç umrunda değildir, yalnızca işin bokunun çıkmaması ve birgün bu cahil halkın kendini vurmamasını ister. nasıl sağlar bunu? polisle, jandarmayla. belli bir suç oranını zaten göze almıştır, çünkü elinde yeterince sömüreceği insan vardır zaten.
-bilinçlenmişler, eğitimliler de hakkını aramaya kalktığında bu cahil ve ''ne iş olsa yaparım, ne verirsen olur'' mantığıyla hareket eden (ki burda da onları suçlayamayız, adam aç, ailesi aç bırakılmış. onları doyurmak zorunda) elindeki potansiyel ucuz işçilerle korkutur. yani; ''işine geliyorsa çalışırsın, senin işini daha ucuza yapmak isteyen onlarca insan var zaten sokakta. işte kapı, işte sapı'' yöntemiyle bilinçlenmiş olanları da pasifize etmeye çalışır, büyük oranda bunda başarılı da olur.
-işçi sınıfını kastlara ayırarak, yani içerden böl ve küçük lokmalarla yut taktiğiyle. açarsak; işçi sınıfının tüm bu baskılara rağmen birleşme ihtimaline karşı işçileri beyaz yaka ve mavi yaka şeklinde hayali bir çizgiyle birbirinden ayırmasıyla. beyaz yakalara az önce sunduğu sopanın yanı sıra bu sefer havuç sunar. onları daha iyi yerde yaşayan, onlara daha iyi imkanlar sunan, çocuklarına daha iyi eğitim imkanı sağlayan havuçlar sunar. insan denen mahluk ise buna kanar, aslında bir bakıma kanmak zorunda bırakılır. neden? reklamlarla ve alınan eğitimle lükse alıştırılır, beyni yıkanır. bunun yanısıra beyni yıkanmasa, tüm bunlara kanmasa bile ailesini düşünmesi salık verilir, eşini ve çocuklarını daha iyi şartlarda yaşatmak isteyen beyaz yakamız bu cazip tekliflere boyun eğer ve kendini bir alt kasttan kopartır. zaten artık alt kasta mensup işçilerle yaşaması mümkün değildir, çünkü bu husumeti doğrucaktır ''ondan daha fazla çalışmama rağmen neden ben daha az kazanıyorum'' mantığını yürütenlerce.
milliyetçilerin, ırkçıların ileri sürdüğü gibi bağımsız kürdistan'ın işte tam da bu yüzden hiçbir artısı olmayacaktır ne türkler'e ne de türkiye'ye. en başta iyi kötü bir iş bulabilmiş kürt kalkıp da bunu bırakıp herşeye gene sıfırdan başlamayacaktır. eğer bu böyle olsaydı almanya'ya göç eden nice insan geri dönmüştü şimdiye kadar mesela. bir başka ana etken de kapitalist sermaye sınıfı yani burjuvazinin onları ellerinden kaçırmak istememesi. salak mı da sigortasız, sendikasız, günde 15 saat çalıştırabileceği ucuz işçi varken gidip günde 8 saat çalıştıracağı ve sigortalamak zorunda olduğu, sendika hakkına ses çıkartmayacağı insanı işe alsın?
şu an kürtler yurtlarından ayrılıp da batıya göç ettiyse bunun nedeni kapitalist türkiye'nin ucuz işçiliğe ihtiyaç duymasındandır. çünkü türkler'i bilinçlendirmişti ancak bu sefer karı azalmıştı ve bu karı arttırabilmek için kürtler'in yaşam alanlarını yokedip onları batıya göçe zorladı. yani bugün kürtler burdaysa bunda suçlu onlar değil onlara kendi yurtlarında yaşam hakkı vermeyen ve onları sömürmek için ellerini ovuşturan kapitalist devletimizdir, devlet ve burjuvazi ise sömürdüğü halkı kendinden hesap sormasın diye hedef şaşırtmaktan başka birşey yapmamakta, işte tam da bu nedenle milliyetçiliğe alttan gazı vermektedir.
diyelim ki kürdistan kuruldu ve görülmemiş bir başarı seviyesine ulaştı, batıdaki kürtler de bunu görüp daha çok kazanmanın hayaliyle ülkeyi terketti, tersine bir göç başladı. sanıyor musunuz ki bu bizim avantajımıza olacak? hayır! çünkü bu sefer burjuvazi ucuz işçiliği sağlamak için başka yerlerden göç kabul edecektir (ki şu an bile ediyor aslında). peki n'olacak sonunda. ''zenciler işlerimizi elimizden alıyor, tüm suçların nedeni de onlar zaten, defolup gitsinler bu ülkeden, burası bizim vatanımız'' teranesine başlayacağız. yani yalnızca özne değişecek, aynı cümleyi mızmızlanmaya devam edeceğiz eğer gerçek suçluya hesap sormazsak.
hiçbir şey olmayacaktır. ne asker bir şey diyebilecektir ne de biz. farkında değil kimse ama kafamıza çivi ile yıllardır çakıyorlar bazı şeyleri. uyu ey halkım uyu. doğmayacaktır sana vadettiği günler hakkın. sen uyumana devam et.
hiç bir bok olmayacaktır.çünkü -se -sa gibi kiplerle olacak bir iş değildir. imkansızdır. kurul-sa bile demek hainliktir. asla ama asla kurulmayacaktır.
edit:tabi ki türkiye sınırlardan bahsediyorum. ama çok kurmak istiyorlarsa buyursunlar kanadaya oraya buraya türkiye dışına bi yere kursunlar. analarını da alsınlar gitsinler efendim.
olaya soğukkanlı bir şekilde yaklaşılması gerekli, duygularla hareket eden bir t.c. vatandaşı için elbette ki bir bok olmayacaktır, lakin kazın ayağı öyle değil. kürdistan özerk yönetimi'nin bağımsızlığını ilan etmesi yalnızca bir zaman meselesidir, kosova nasıl bağımsız olduysa bir gün kürdistan da bağımsızlığını ilan edecek. bunu isteyenler dün cetvelle ülke sınırları çizdiler, kardeş halkları birbirinden koparıp sınırın iki tarafında bıraktılar. bir damla petrol için litrelerce insan kanının dökülmesi önemli değil onlar için ya da bir tane fazladan mermi-mayın satmaları onlarca çocuğun kolsuz bacaksız kalmasından daha önemli. türkiye'nin bunun karşısında durabileceğini sanmıyorum,o zaman geldiğinde türkiye'nin eli kolu, bağlaşık hükümetimizin de katkılarıyla, çıkarılan yasalarla, verilen tavizlerle tamamen bağlanmış olacak. bundan 5 sene önce dahi böyle bir ülkenin kurulması savaş sebebi idi lakin pak parti döneminde türkiye tamamen dönüştürülmüştür. sayısız psikolojik operasyonla artık bu ülke insanlarının da en azından fikren böyle bir oluşuma karşı dirençlerinin kırıldığını söyleyebiliriz. bu ülkede yaşayan kürt vatandaşlarımızın ekseriyeti dindar insanlardan oluşuyor, bugün akça parti hala iktidardaysa bunun önemli bir sebebi dindar kürtlerdir. bu insanlar türkiye'ye bağlı insanlar, türkiye onların sadakatinin kıymetini iyi bilmeli. kürdistan bağımsız olduktan sonra yine bu ülkeye sadık kalacaklarına eminim, lakin ortada solcu gözüküp ırkçılığın dik alasını yapan terör destekçisi de bir topluluk var; provokasyona, kışkırtılmaya ve kışkırtmaya çok açıklar, türkiye'nin yumuşak karnı ve en zayıf noktası. kürdistan kurulduktan sonra tek başına ayakta duramayacağı çok aşikar, kürtlerin ekseriyeti dini yönden şıha, siyasi olarak aşiret reisine ve ekonomik olarak da toprak ağasına bağlılar. yeni devletin misyonu doğudan türkiye'yi sıkıştırmak ki türkiye'deki kürt nüfus sebebiyle eli çok güçlü olacaktır, petrolün güvenli bir şekilde ihracını sağlamak, israil'i çepeçevre saran arap ülkelerine karşı israil'e stratejik ortak olmak ve amerika'nın yörüngesinde hareket etmekten öteye gitmeyecektir. bu ülke vatandaşlarına düşen görev farklılarımızı kullanıp bizi parça pinçik bölmeye çalışanların yemine gelmemek, işte türk medyasından nefret etmek için en geçerli sebep budur. bu adamlar karlarını ve çıkarlarını korumak için çareyi birleşmekte buldular, her gün evet her gün dünyada onlarca şirket birleşmesi yaşanıyor, uluslararası dev şirketlerin çıkarlarını gözetecek devletlerüstü yapılanmalar oluşturuluyor, aynı anda bu insanlar ülkeleri, halkları birbirine düşürüp küçük parçalara bölmeye çalışıyorlar. kapitalist devletlerin hükümetleri ise ancak ve ancak tahsilat memuru görevi görüp, belirlenen politikaların uygulayıcısı konumundalar. ben diyebilirim ki ne kadar türk isem o kadar da kürdüm, biz biriz, bu cümleyi her türk sahiplenmeli ve aynı sözün tersini kürt vatandaşlarımız da söyleyebilmeliler. ve iyi bilmeliler ki amerika-israil bu topraklara gözyaşı ve kandan başka bir şey getiremez.
atatürk gibi ''vatan toprağı kutsaldır. bölünemez'' sözüne sadık biri çıkana kadar takılırlar sahte vatanlarında. ondan sonra terkedilmiş bir toz yığınıyla karşılaşılır. ev sahibi evini temizlemeye gelmiştir. uzun sürmeyecek bi hadise olur.
(bkz: kurdistan diye bir devlet kurulsa olacaklar/#3631473) nolu yazıda yazmıştım. bu ülkenin cumhurbaşkanı da artık bu durumu onaylamıştır. kürdistan diye özerk bir devlet vardır. tc cumhurbaşkanı dolayısı ile devlet tarafından da tanınmıştır.
-sözde- devlet kurulur, türkiye ve iran ambargo koyar. devletçiliği zaten bilmeyen insanların da yanlışlarıyla -sözde- devlet yıkılma noktasına gelir. sebebi dünyanın gözünde türkiye olur. dünya yine üstümüze gelir. o yıkılmak üzere olan -sözde- devlette ne kadar başıboş varsa ülkemize girer. ortalık şu ankinden çok daha karışık olur. böyle devam edip giden bir sürü olay yaşanır.
bir de bunlar ilk iş olarak, imralıda kulübesine bağlı olanı -sözde- devletlerine nakil ettirmek isterler.
cumhurbaşkanının son tavrı bir türk dış siyaset çelişkisi örneğidir.
bir türlü istikrarlı dış politika üretemeyen türkiye nin bir diğer başarısızlığıdır.
bu başarısızlıklar uluslararası siyasette maalesef komik duruma düşürmektedir.
yarın bir hükümet çıkar ermeni soykırımını tanıya nbir yasa çıkarırsa şaşırmayın, çünkü biz dış politika üretmekte kısır bir milletiz.
bu coğrafyayı israil kime yar etti ki sana etsin behey benim saf, cahil bırakılmış, bir acayip kürt kardeşim. petrol diyorsun, altın diyorsun, otun yeşili diyorsun, onlardan otu sana verseler şaşarım. bak ibrahim tatlıses'e, mahsun kırmızıgül'e, ferhat göçer'e... biz bu adamları seviyoruz, seni de seviyoruz. gelin canlar bir olalım.
ya hu senin akıllara durgunluk verecek said nursi gibi medar-ı iftahar bir dehan gelmiş geçmiş, o'nu dinlemiyorsun da gitmişsin hristiyan'a, yahudiye yavşayacak kadar alçalmış marksist'in peşine takılmışsın. said nursi'yi dinle, diyor ki bin yıl islam'ın bayraktarlığını yapmış bu necip milletin evlatlarına ihanet edersen felah bulamazsın.
1- tarihte kürtlerin devleti olup olmadığı halen tartışma konusudur. komşusuyla bile geçinemeyen bir ırkın devlet olması neyi değiştirir ki.
2- 1. dünya savaşı sırasında bir ingiliz ajanı, bir kürtle işi gereği dostluk kurar.
bir gün kürt ingilizi keklik avına götürür. keklik avı ise; daha önce yakalanmış erkek kekliğin kafeste ötüp dişileri çağırmasıyla gerçekleştirilmektedir. neyse koyarlar erkek kekliği bi yere ve beklemeye başlarlar. erkek keklik öter durur ve dişilerini çağırır. dişi keklikler gelir ve kürt birer birer indirir onları.
bunun üzerine ingiliz der ki;
"kendi milletini satan bir seni tanırdım, şimdi ikincisini de tanımış oldum" *
türkiyenin güneyi ile ırağın kuzeyinde kalan bölgenin; önceki entrylerimde de belirttiğim üzere biz türklerin atalarının kıçlarında pireler uçuşurkenden beri, daha henüz 1071 malazgirt ile anadoluya girmeden, yaklaşık 3000 yıldır söylenilegelen geleneksel ismidir kürdistan. orası bu adla bilinir genç..
diğer bir olay bu bölge adının devlet olması..evet, günaydın..yaklaşık 15 senedir, türkiyenin tanımadığı ama yurtdışından uçak seferlerinin bile düzenlendiği, kendi meclisi, sistemi, gümrüğü olan bir devlet oluşumudur kürdistan..kendi üniversiteleri ve profesörleriyle ayakta tutmaya ve geliştirmeye çalıştırdıkları bilim ve eğitim dünyaları vardır..orda adı konulmuş olan ama "türkiye" tarafından halktan gizlenen ama varolan bir devlet vardır...adalet sistemlerini bile geliştirmişlerdir, kendi mahkemeleri kendi yasama-yürütme-yargı sistemleri vardır..
ne bilim, siz burda geyiğe sarın yok böyle bir devlet, asarız keseriz uleeaann, tsk var falan diye..takılın gençler, dünya sizin haberiniz olmadan değişip gelişmeye ve yeni şeyler keşfetmeye devam ediyor...
amerika ve israil büyük ortadoğu projesi hanesine ırak, afganistan ve filistinden sonra +1 puan daha yazar. diyarbakır da -rte'nin dediği gibi- bu projenin yıldızı olur.
kendine düşman ,türkiye, iran ve araplarla komşu olacak, denize kıyısı bile olmayan afganistan gibi yarı açık cezaevi olacaktır. türkiyenin batısındaki kürtler gitmek istemeyeceği için türk halkının tepkisiyle karşılaşacak türkiyede iç savaş çıkacaktır. türkiyede olası bir iç savaş durumunda birleşmiş milletlerin müdahalesi, güneydoğuda referandum ve ırak kürtleriyle birleşme ile son bulur. türkiyenin ekonomisi allak bullak olur.