bina çiziyorum. iyi hoş tamam çatısı bacası her şey normal. apartman girişi bile koyuyorum.
ama o pencerenin içinden görünen floresan lambasını ne diye çizerdim hala aklım ermiyor.
iki evin ortasından dere geçtiği nerde görülmüş. bari koy araya bi köprü de komşuluk yapsınlar. yan yana çizilmiş sıradağlar çok çekici. hep dagların tam birleşim yerinde bir güneş var. adamlar çöp ama el ve ayakları normal çizim. ne kadar normalse artık. evlerin önünde de 3 tane çiçek. en verimli toprak o 3 çiçeğin olduğu yerde çünkü.
m harfinden kuşlar yapmak, güneşi ya çeyrek daire olarak sol köşeye ya da 60 derecelik daire dilimi olarak iki dağın arasına çizmek. bunlar en belirgin örneklerindendir.
daha önce defalarca yazılmış ama yine yazayım. bulutların mavi çizilmesi olayı en bilinenlerden biridir. bu duruma isyan eden ben bir keresinde açık mavi boyamı bitirme pahasına gökyüzünü mavi, bulutları beyaz yapmıştım. öğretmene gösterdiğimde ise "bu ne biçim resim bulutları niye beyaz yaptın" diye bir tepkiyle karşılaşmıştım. hatta resmi baştan yapmamı söylemişti. yanlışa yanlış dedim diye başta mal öğretmenim olmak üzere tüm sınıf bana geri zekalı muamelesi yapmıştı.*
trt 2'de bob ross'un öğrettiği tekniklerle resim yapma hevesi içine girip, resmi arka plandan öne doğru çizerken, kullandığı sulu boyanın, ross'un yağlı boyasından farklı olduğunu ve arkadaki boyayı kapatmadığını fark eden küçük ressamın şevkini kıran yanlışlıklardır.
Benim resimlerde pek olmazdı ama birinci sırada güneşli havada tüten baca gelir. Ben genelde savaş çizerdim ne bicim çocukmuşsam artık askerler savaşırdı benim resimlerimde bide kutuphane yapardım. ama elin çocu çiçek böcek yapardı.