iki dağ çizerdim ve o iki dağın ortasından geçen nehir yapmaya çalışırdım ama başaramazdım.
hadi hepsini geçtimde nehrin ortasında o çöp adamın ne işi olurdu, yaş geldi bilmem kaça ben hala bunu arada düşünür dururum.
ha bir de yapılan evin önüne küçük bir yol çizerdim neye benzediğini kimse anlamazdı.
kuşları v şeklinde çizerdim. öyle kuş çizmesinide annem öğretmişti bana, resim yeteneğim sıfırdı her sene zorla zorla ya 3 ya da 4 düşerdi, 5 düştüğünü hatırlamıyorum.
bir de güneş çizerdim ki sormayın. kağıdın kenarına yarım sanki gün yeniden başlıyormuş gibi gözüken güneş. hadi hepsini geçtim o güneşin üzerine gülen surat ifadesi çizerdim. tabi ki de bu teletabininin etkilerinden kaynaklanan bir durum.
M harfi mübarekti mesela; m den dağ, m den martı, m den dalga falan. Bir de güneş var ama aynı zamanda baca tüter. Gerçi kim bilir kış güneşidir, hava soğuktur. Şimdi düşünebildim, olabilirmiş de he!
-dağların birbirini takip eden V şeklinde olması.
-nesneler arasındaki büyüklük küçüklük ilişkisinin olmaması.
-güneşteki gözlük.
-güneşin her zaman köşede olması.
anasınıfına başladığımda ilk çizdiğim resmi hatırlıyorum gövde diye bir kavram yoktu. ama bence gayet güzeldi yahu. neyi var ki ayakları kafasından çıkıyorsa.