keşke universite ortamında çekselermiş diziyi en azından daha inandırıcı olurmuş. özel okulda da okudum anadolu lisesine de gittim ama hiçbir okulda bu kadar lakayıt kılık-kıyafet yönetmeliği görmedim etek boyu neyse de o kırmızı vamp rujlar ve topuklu ayakkabılar ne öyle. biz burlington-dexter giyerdik giydiğimz hırka ve kazak rengine göre hem şık olurduk hem de öğrenciye benzerdik yani. ayrıca sinem kobal da acayip benzemiş serena ya bunu da söylemeden geçemeyeceğim. fakat blair neden ikiye bölünmüş buna anlam veremedim.
orjinallikten bahsedenlerin, birbirinin aynısı yorumlar yaptığı dizidir. gossip girl ü yeterince izlemeyenler için, bilgi vereyim, blair arzu. izleyenler bilirler, blairla serena yakın arkadaşlar. hatta en yakın arkadaşlar.
merak ediyorum, hiç mi öyle etek boyu görmediniz? hem etek boyuyla masumiyetin ne alakası var? okul otoparkına da öğrenciler arabalarını park ederler efendim, ederler. gece okula da, bekçiyle aranız iyiyse, girilebilir. oradaki tek enteresan durum, bekçinin kıza "tek başına bu saatte burda ne işin var su, yürü git evine" dememesidir.
bu söyleyeceklerim entrylerden anlaşıldığı kadarıyla inandırıcı gelmeyecek ama lisedeyken tiyatro topluluğundan üç beş arkadaş bir ödül töreni çıkışı, "okula girip eğlensek ya" diye bir fikrin aklımıza gelmesiyle birlikte okula girmiş, tiyatro salonunda kendi oyunumuzu tiye almış, bir yandan çantamızdan çıkarttığımız biralarımızı içmiş, gecenin ilerleyen saatlerinde evlere dağılmıştık.
o gece bir tiyatro festivalinin ödül töreni olduğundan, alkol almamız sıkıntı olmamıştı.
saint joseph lisesi, tiyatro festivalinin prömiyerinde şarap ikram etmişti. yanlış duymadınız, öğrencilere de.
müdürümüz (bunu sanırım başka bir entryde de söylemiştim) bas bas bağırırdı "okulun etrafındaki binaların önünde içki içiyorsunuz şikayet geliyor" diye. yatılı öğrencilerin alayı da okulun içinde içerdi. oluyor yani böyle şeyler.
bu arada, varoş dedikleri kişiler zaten varoş gösterilmemiştir. kadın çocuğu bursu kazanamazsa 30.000 lirayı ödeyebilecek durumda zaten. lakin özel şoförü olanlara göre "varoş" kalıp aşağılanmaktadır. ayrıca, sizin de çocuğunuz "bilmemne koleji"ne gitse, siz de çocuğunuza iphone alırsınız. psikolojisi bozulur öbür türlü. zaten o iphone'u almaya götü yemeyen lise çağındaki çocuğunu bursla da olsa özel liseye yollamaz.
karakterlerin de ne kullanması gerekiyordu, merak ettim doğrusu. 3310 mu olmalıydı telefonları? piyasadaki özentiliğin doruk noktası olduğundan, en pahalı telefonlar olduğundan, iphone olması çok doğal.
özentiiiiiiiiii! diye bağıran dizi. gossip girl bu kadar mı taklit edilir. okulun bahçesi otomobil galerisi adeta.
sinem kobal'ı izlerken belki bu sefer oyunculuğunu değiştirmiştir dedim, yok yine aynı berbat oyunculuk. acemi cadı kızımız, acemiliğini bitirmiş tam cadı olmuş. hande yener'in ex-nişanlısı diziye hiç yakışmamış. allah'tan diziye bir de gossip girl seslendirmesi katmamışlar.
he bir de sinem kobal twitter'da dizimizin gossip girl'le alakası yok demiş.*
yaz sonuna kalmadan yayından kalkacak hissiyatı veren dizi. yorgun argın işten geldikten sonra 4 tane cıvırın rol yapmaktan aciz entrikalarını seyretmeyi kim ister ki?
bugün rüyamda hakkında bir arkadaşıma "kuçu kuçu sırlar" diye espri yaptığım ve arkadaşımın çok güldüğü dizidir.
uyandığımda yaptığımda, "offfffffffffffffffffffff ya" yaptı. o da ayrı mesele.
yine birilerine özendik. ulan bi kere de bize özenseler ya. mesela buffalo vadisi ya da america yakası gibi bişiler yapılsada gururlansak anasını satayım. hadi taklidi geçtim de taklidin de mına koyuyoruz ya ona ifrit oluyorum.
uyarlaması olan gossip girl in yanından bile geçemeyecek dizidir.
zira ondaki serena önceden s... ken şimdi değişmeye çalışıyor, bundaki su masumken s... leşiyor.
ondaki blair aslında iyi bir kızken bunda ayşegül kötünün önde gideni.
"neden ben?" sorusunun cevaplarını oluşturur. sırlarınızı küçük zannedebilirsiniz, lakin etkisi öyle büyüktür ki yaşadığınız hayatın sebepleri haline dönüşür.
o değilde, hani çakmasını yaparsın da bari biraz Türkiye'nin yaşam koşullarına da uyarla şöyle bir. Hani nerdeymiş önünde dizi dizi BMW lerin jiplerin kol gezdiği liseler. nerdeymiş baldır bacak gezinen topuklu ayakkabı giyen lise kızcağızları. ya da vardı da biz mi göremedik? bari lise değilde üniversite yap, azcık aklımız alır olsun.
şenay gürler in avrupa yakasından sonra muhtemelen işsiz kaldığı için oynamayı kabul ettiğini düşündüğüm dizidir. yoksa bu kadar iyi bir aktris nasıl bu kadar kötü bir dizide oynar?
ali karakterini canlandıran, saçları 3 numara oğlanın hande yenerin eski sevgilisi kadir doğulu olduğunu an itibariyle öğrenerek hafızamdan şüphe etmeye başlamama sebebiyet veren dizidir. (bkz: romeo)*
açık açık yazıyorum buraya, beyin yerine samanlık taşıyan yeni yetme ergen tayfasının izlediği beyin uyuşturma aracı şaheser. 12 eylül gençliği devam ediyor işte, böyle bilimle uğraşması gereken çoluk çocuğu ekrana kitleyerek. yok vayp aut, yok sörvayvır, yok var mısın yok musun, yeteneksiz siniz. alın başınıza çalın bu saçmalıkları. nerede o annesi yaşındaki bayanla sevişen bbg çıkması velet?