facebookun azizliğine uğrayana kadar severdim bu yazarı.
şimdi sevgilisinden ayrıldıktan sonra manasını bile anlamadığı o satırlarda ağladığını iddia eden ergenlerin oyuncağı olmuş.
facebooktaki ergenlerden midir nedir tiksindim şiirlerinden. ayrıca can yücel çakması bir hali var şiirlerinde de. ayrıca sürekli yeni bir şiirini görüyorum şiir mi sıçıyor nedir?
marjinal olmayan,marjinal gözükme çabasında ki küçük beyinlerin özellikle şu aralar göklere çıkardığı şair.ne kadar iyi ne kadar kötü ona laf etmiyorum ama popüler kültürün zincirlediği insanların,ağzından düşürmemesi onu "küçük" gösteriyor.şimdi diyeceksiniz ki;arkadaş sanane onu kimin okuduğundan,sen okumana bak! canım benim belki benim götüm kalkık bilemiyeceğim ama en sevdiği filmler listesinde tıvaylat * olan bir insanla aynı dizelerde kendimi bulup,duygulanacağımı zannetmiyorum.olmuyor da zaten,valla bak denedim.
cikletlerin içinde yazan dörtlükler gibi de yazabiliyo çoğu zaman örnek vermek gerekirse;
'okey' de beklenen son taş gibisin. biliyorum beklemekle gelmezsin.zaten gelme ! çünkü sen gelirsen ben biterim.. k.i̇
(bkz: şaka gibi)
ey devlet, beni de ötekileştir!
çünkü ötelenen, merkeze göre menzile daha yakındır.
ey devlet, beni de başkalaştır!
çünkü başkalaşan, sana benzemeyi bırakmıştır.
ey devlet, beni de yabancılaştır!
çünkü yabancılaşan, neden sevilmediğini anlayacak kadar
düşünmeye başlamıştır.
ey devlet, beni de farklılaştır!
çünkü farklılaşan, rasyonel evrimin yolcusudur.
ey devlet, beni de dışla!
çünkü dışlanan, içerden çıkmış ve yeni şeylerle karşılaşmanın
heyecanına kapılmıştır.
seri katil carl panzram der ki, "kendimi düzeltmek istemiyorum. tek arzum beni düzeltmek isteyen insanları düzeltmek; onları düzeltmenin tek yolunun da onları öldürmek olduğuna inanıyorum. benim düsturum şu: hepsini soy, hepsine tecevüz et ve hepsini öldür."
bir cani ile bir devlet arasındaki benzerlik, herkesin benliğinde bir totaliter rejim hevesini baskı altında tutması. insanlar ve kurumlar kendilerini ifade için daima bir enstrümana ihtiyaç duyar; bir besteciye müzik aleti, bir doktora tıbbi malzeme, bir katile bedeni ve karşısındakine zarar vereceği nesne, bir devlete ordu, derinleştirilmiş kadrolar, din ve faşizm lazımdır.
bilim aslında atomu parçalamakla değil, parçalanmış atomu tekrar birleştirmekle kendine yakışır olacaktır.
yönetme arzusu, belki kabullenilemez ama güdüsel bahanelerle makulleştirilebilir; ancak yönetilme arzusu diye bir olgu yoktur. asimilasyona boyun eğip benzeyerek gücün kanatları altına giren ve can güvenliğini sağlayanların, prototipleştirmeye karşı çıkıp benzemeyi reddederek ortak kimlik şemsiyesi altından kopanlara düşmanlığı, sürüden ayrılanı kurdun kapması sözüyle korkutulmaya çalışılınması çok bildik bir politikadır. bu politikaya uymayan devlet yeryüzünde henüz görülmemiştir.
öte, öteki, başka, fark, yabancı ve dışarısı: huzuru olağanda arayanlar için sürekli bir korku öğesi. hoolywood yıllarca bu öğelerle süslü korku filmleriyle terbiye etti kapitalist amerikan toplumunu. o filmlerle bizde yerimizden sıçradık ortadoğu'da. çok öteye gitmemizi söyledi ebeveynler biz çocukken; başkalarıyla / yabancılarla konuşmamamız öğütlendi; eve erken gelmemizin, dışarıda fazla duramamızın kafamıza çakılması da cabası. sanki biz çok temizdik ve diğerleri dehşetin tek sorumlusuydu. ama diğerlerine gözünde biz de diğerleri olmuyor muyduk? nerden bakılsa bir "öteki" hâlâ hayattaydı.
sınıflandırma, listeleme, ayrıştırma, ötekinin var olabilmesiyle mümkündü. bütündeyse öteki kavramı anlamsızdır. anlamlıyla anlamsızın adlandırılması ise işe yarayanla, uyum sağlayanla buna öfkelenenin elektrolizine bağlı.
ey devlet, beni de "ucube" say!
çünkü ucubeşleştirilen, hep hareket halindedir.
aşk insanı acıktırır
aşk insanı bir ölüme susatırsa aşk diye anılır
senin mahallende aşk masallara giremez
masala giren aşk çıkamaz o mahallelerde!
masalların aşkına, benim aşkıma, allah aşkına
senin yaşın aşka tutmuyor sevgilim, lütfen gelme...
enteresan kişilik. şiirlerinin bazılarını ya çok severim ya hiç sevmem. sevilesi ve melankolianın alkolle buluşması gibi. evet evet güzel.
"En basit yalanları gözümün içine bakarak söyleyen aptallar tanıdım.
inandığımı sandılar; bense onların kuş kadar akılları ve cahil
cesaretlerine hayrandım."
çok sevdiğim bir şairdir. bir insanı kaybetmek istiyorsanız çok sevin, o kendiliğinden siktir olup gider zaten sözüyle bende ayrı bir yeri olan şairdir.
bugün facebook iletisine yazdığı yazısı.
gördüğüm gibi güldürmüş ve bugünün rehavetine iyi gelmiştir.
"denge kurulsun, taraf tutuyor denmesin diye bir solcu astıysak bir de sağcı astık" diyor herif. sanki çamaşır asıyor. referandum bahane, paşa dövmek şahane!