geceleri kır restoranına benzemez. süsten uzak masalar vardır ki en önemli özellikleri biri aksak olan dört ayağa sahip masalar olmalarıdır.
o halde köy kahvesindeki limonata nedir?
anam babam bir köydeki kahvede, anam babam bir bardakta servis edilip, adam seviyormuş gibi bir fiyata satılmayan, içinde limon parçacıkları olan, şeker cimriliğinden kekremsi bir tada sahip limonatadır.
not: bu tip bir yerde limonatayı bitirince, makinesine gidip azıcık ilave yapabilirsiniz. kimse size bir şey demez. makine de bu:
çocukken okuldan gelince ev de kendi limonatamı yapardım. hazırlamak çok keyifli gelirdi. limon-su-şeker üçlüsünü ayarlamak benim için en önemli kimya deneylerinden daha mühimdi. bazen denge tutturamayıp suyu fazla kaçırmam, sonrasında iki limon daha sıkarak dengeliyorum derken şekerinin az gelmesi. sonra hain link çıktı herkes kolay yolu bulmuş oldu.
mutlaka güzeldir. ama bence mesele ne limonatadır ne de çay...
insanoğlu içinde samimiyetin, tevazunun olduğu her şeyi özlüyor. o yüzden sohbetin, gerçek insanların olduğu yerlerde yenilen, içilenin tadı başka oluyor.