CHP’nin kurduğu Köy Enstitüleri’nde yaşanan binbir türlü rezalet ve komünizm propagandası Meclis tutanaklarına geçmiştir. Dönemin Eğitim Bakanı Tevkif Ileri, 26 Aralık 1952 tarihli meclis konuşmasında, yaşanan rezaletleri, komünizm propagandasını ve anarşiye teşviki belgelerle ortaya koymuştur.
Tevfik Ileri’nin izahatından özetle naklediyoruz:
1 – Tanınmış bir Komünistin aynı illetle malul karısı, bu müesseselerin birine öğretmen olarak atanmış, öğrenciler bu yolda zehirlenmiştir. Birçok vatanperver öğrencinin bu haller karşısındaki aksülamelleri (tepkileri) de zamanın idarecileri tarafından şiddetle karşılanmıştır.
2 – Vesikalarla (belgelerle) sabit olduğuna göre bu Enstitülerde Komünizme dair eserlerin hulasaları (özetleri) talebe konferansları adı altında gençlere dinletilirdi.
3 – Iftiharla kaydedeyim ki bu hadiseler karşısında da en büyük tepkiyi, yine bu müesseselere devam eden temiz Türk köylüsü gençler göstermiş ve Büyük Millet Meclisine kadar başvurmuşlardır. Şimdi de ilgili dosyalardan, şahitlerin ifadelerinden alınan bazı satırları okuyorum.
Hasanoğlan Köy Enstitüsü yüksek kısım öğrencilerinin konferanslarından tesbit edilmiş parçalar:
“Biz hala bu rejimi -Komünizmi- kabul ettiremiyor isek bu, o rejimin kötülüğünden değil, bizim kafalarımızın geriliğindendir.
Son varılacak nokta; vatan, sınır kavgaları atılarak aile ve memleket diye bir şeyin tanınmadığı, bütün insanların kardeş olarak yaşamaya çalıştıkları bir merkezdir. Bunun için yapacağımız iş, hükümeti devirerek yerine geçmek, Komünistliği ilan etmektir.
Aile kudsiyeti saçmadan başka bir şey değildir. Senin karın, benim karım diye tabiat bir şey ayırt etmemiştir. Bunları ortadan kaldıracak elemanlar biziz.
4 – Bir öğrenciye hazırlattırılmış bir konferansta Rusya örnek olarak gösterilmiştir.
5 – Karl Marks’ın hayatı ve mezhebi hakkında konferanslar verilmiştir.
6 – Ahlaki gelenek ve göreneklerimize aykırı her türlü hareketler mazur görülmüş, hatta teşvik edilmiştir. Çirkin muamelelere hedef olan ve mukavemet gösteren kızlarımızdan bıçaklanarak tecavüze uğrayanların bulunduğunu gösteren şahadetler, vesikalar (belgeler) mevcuttur.
7 – Komünist Partisi’nin manifestosunun (bildirisinin) teksir edilerek öğrencilere dağıtıldığı da tesbit edilmiştir. O zaman neşredilen “Köy Enstitüleri Dergisi”nde Komünistliği telkin edici yazılar vardır.”[1]
“Prof. Şerafettin Turan, Atatürk’ün Düşünce Yapısını Etkileyen Olaylar, Düşünürler, Kitaplar adlı çalışmasında, Mustafa Celaleddin Paşa’nın, M. Kemal’i en çok etkileyen isimlerin başında geldiğini yazmaktadır. Mustafa Celaleddin Paşa’nın kitabından sadece Mustafa Kemal etkilenmemişti; ittihat ve Terakki Cemiyeti’nin temelini oluşturan, ittihadı Osmanî’nin dört kurucusundan biri olan Abdullah Cevdet, Osmanlı gençlerinin Macarlarla evlenmesiyle yeni ve sağlıklı kuşakların yetişeceği fikrini ortaya atmıştı!
Samih Rifat kayınpederinin tezini hayata geçiriyordu. “Türklerin Osmanlı ve islam dışında kimliklerini Orta Asya’da araması gerektiğini” yazan Fransız Yahudisi Leon Cahun da M. Kemal’i ve dönemin aydınlarını etkileyen önemli düşünürlerden biriydi. Yeni ülkeye, yeni kültürel hayata, Fevziye Mektebi mezunu Yakub Kadri (Karaosmanoğlu) gibi yazarlar gerekiyordu. Radyolarda alaturka müzik yayını yasaklandı! Kudüs’te doğduğu için “Kudsî” adını alan Ahmed Kudsî (Tecer) yeni şairler “keşfedip,” Halk Şairleri Bayramı düzenleyip bu ozanları gün ışığına çıkarıyordu. Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın kızı A. Muazzezle evli, Güzel Sanatlar Akademisi Müdürü Burhan Toprak, Yunus Emre’yi baş tacı yapmıştı. Ortodoks Sünnîliğe karşı Anadolu kültürüne sahip çıkılıyordu. “Köylülük” yüceltiliyordu! Dr. Reşid Galib’in “buluşu”, Alliance israelite Üniverselle (Evrensel Yahudi Birliği) benzeri, köy çocuklanna Batılı yaşam biçimini öğreten Köy Enstitüleri yakın bir gelecekte hayata geçirilecekti.
Değişimin önündeki tek engel olan halkın yoksulluğu ve cehaleti (!), Köy Enstitüleri’yle aşılacaktı. Anadolu, klasik müzikle, tiyatroyla, Cumhuriyet balolarıyla tanışıyordu. Okullar öğrencilerine günün moda danslarını öğretiyordu. “Garson bira getir, garson bira getir, yaşa çarliston!” nakaratı dillerden düşmüyordu. Gazeteler Türkiye güzeli yarışması düzenliyordu. Yani, tıpkı Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, Türkiye’yi uygarlaştırma çabalarının ardında birçok Sabetayist aydının imzası vardı.”
KAYNAK:
Soner Yalçın, Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Doğan Kitap, 31. Baskı, 2004, sayfa 359, 360.