köylü çocuğu olmak yokluktan gelip, varlığın kıymetini bilmektir. zengin ibneler gibi ota boka isyan edip, gereksiz bunalımlara girme lüksünün olmamısıdır. köylü çocuğu olmak belki hayata maddi olarak yenik başlamaktır ama acılarla pişip olgunlaşıp belki milletin doktoru, avukatı öğretmeni olmayı başarmaya çalışmaktır.köylü herdaim milletin efendisidir. çocuğuda ona layık efendi olabilmektir.
mis gibidir, özgürdür, yoz ve kalabalık ortamlardan uzakta ağaçların içinde büyümektir. yufka ekmektir, sobada kızaran mandalina kabuğudur, muhtemelen babanne dede gibi aile büyükleriyle bol bol vakit geçirmektir, dağlarda ovalarda koşturmaktır, bayramlarda ateş yakmak sabahın 5inde uyanıp şeker toplamaktır, leğende yıkanmak, yazın bahçe işine devede kulak kadar yardım edip onun gururunu 1 hafta yaşamaktır, bostandan mis kokulu domatesler yürütmek, bahçeyi ayaklama diye nineden azar işitmektir, orjinal tereyağı ve peynir yemektir.
hepsinden çok ağaçlar, ağaçlar ve hayvanlarla dost olmaktır. sırlarını dallara yapraklara fısıldamaktır. biraz da yalnız olmaktır sanki daha vahşi, daha kendince, daha özgür ve alabildiğince çocuk olmaktır köylü çocuğu olmak.
köy aslinda guzeldir,hele bir de cok ucra bir koy degilse biraz daha iyidir. gerci ucra olsa ne yazar, sakinliktir buralarda yasamak.
dingin ve eglenceli cocukluk gecirmek demektir.
hayatin her sunduguna sahip olupta simarmayi bilmemektir.
sehirde kolayca ulasilabilen imkanlara ulasamayip agir agir elde etmenin tadina varmaktir.
kar yaginca gunlerce, haftalarca kar keyfi surmektir.
yazlari ormanin ne oldugunu parklardan degil de, dogal ormandan ogrenmektir.
pek cok hayvana yaklasmaktir, onlara karsi icinde sevgi hissetmektir.
gokyuzunu gormektir en cokta.
bahceli bir evde, tarlada, dagda bayirda ozgurce gezip esas hayatin icinde yer almaktir.
ve bir gun ayri kalinca bu hayattan, deger bilmektir, dogayi sevip ondan kopamamak demektir.