dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmış gaddar kişi...
en az bir adolf hitler kadar kötü imaja sahip birisi olarak bilinen sovyet diktatör josef vissaryonoviç çugaşvili stalin'in işlediği suçlar diğer diktatörlere nazaran çoğu zaman gözardı edilir. inanın hitler onun yanında melek gibi kalır. onun iktidar olduğu dönemde yaklaşık iki milyon kişi sadece toplama kamplarında öldürülmüştür, zorla göçe tabi tutulanlar ve diğer şekilde öldüdülenlerse cabasıdır. bu kişi hakkında da birçok bilinmeyen vardır. işte bu acımasız diktatör hakkında bilmedikleriniz...
öncelikle bu diktatör sovyet rusya'sında yaşadığı için gerçek adını kullanmıyordu. gerçek isminin telaffuzu çok zordu ve gürcü kökenli olduğunu alenen açığa çıkarıyordu.
işte bu yüzden "josef stalin"i kullanmayı tercih etmişti. sovyetler birliğinin başına geçtikten sonra ona verilen takma isimler arasında "halkın küçük babası" ve "papa stalin" de vardı.
dönemin amerikan başkanı truman, ona "küçük bücür" diye hitap ediyordu. bunun nedeni de stalin'in boyunun sadece 1.55 m. olmasıydı. pala bıyıkları nedeni ile bir tonton dede imajı vermesine rağman kendisi adeta yaşayan azrail'di. https://galeri.uludagsozluk.com/r/357633/+
stalin'in boyu hakkında "hassas" olduğunu söyleyenler çok. hatta, portresini yapanlardan birkaçını da "kısa boylu" tasvir ettikleri için vurdurduğu söyleniyor*. ayrıca, herkesin bilmediği bir gerçek de gençliğinde geçirdiği bir kaza sonrası sol kolunun kısalması. işte bu kısa boylu diktatör, etrafındakileri muma çevirmek için elinden geleni ardına koymuyordu.
ölüm döşeğinde bile onları parmağında oynatmak için fırsat kollayan stalin, yaverlerine ne olursa olsun odasına girmemelerini emretmişti.
sonra onları denemek için bir gün çığlık atmaya başladı.
çığlıklarını duyan yaverleri, önceki emrine uymayıp odasına koşmuştu. ancak, acımasız lider, çığlıklarına koşan tüm elemanlarını idam ettirmişti, artık ne dense azdır.
oynadığı bu dehşet verici oyun, onun son günlerini pislik içinde geçirmesine de sebep olmuştu.
yatak odasında nöbet geçirirken çığlıklar atan stalin'in yardımına kimse koşmamış, 3 gün sonra da idrar yığını içinde ölü bulunmuştu.
(bkz: eden bulur)
(bkz: tarih tekerrürden ibarettir)
sovyetlerin başına leninden sonra geçen nazaranda başarılı bir dönem geçiren fakat savaşlardan yorulan ve tükenme noktasına gelen sovyet ekonomisini iplemediği için kendisinden sonra gelen liderler hep ekonomiyle uğraşmış sonucunda sovyetler yıkılmıştır sovyetlerin yıkılmasında baş aktördür kendisi ikinci dünya savaşına karışmamış olsaydı alman fransız ve ingilizlere silahını satar halada dünyada varlığını sürdürürdü.
gori'de doğmuş gürcü bir ailenin çocuğudur josef çugaşvili. zor şartlar altında fakir bir bir çocukluk geçirir. babası onun hatıralarında kaba, sürekli azarlayan ve pataklayan birisi olarak kalmıştır. annesi ise onun en sevdiği ve değer verdiği insandır. ablaları ise josef'in kişiliğinde önemli etkiye sahiptir. josef hem maço bir baba, hemde kendisinin hiç iş bırakmayan bir kadın grubun içinde yetişmiştir. kişiliği bu dönemde gelişir. genç josef'i o dönmelerde kolay dostluklar kurabilen, arkadaşları arasında genelde lider özellikleri ile sıyrılan gerçek bir köylü olarak görürüz. asi josef küçükken çalışkan bir öğrenci olmasa da zekasıyla hemen fark edilen birisidir. özellikle okumaya olan merakı josef'i kısa süre sonra yaşadığı döneme paralel bir şekilde önce çarlık karşıtı daha da sonra sosyalist bir devrimci yapmaya yeter. devrime sıkı sıkıya bağlı josef, yoldaşları arasında koba olarak anılır. koba gürcü bir süper kahramanın adıdır. koba devrim öncesi bolşeviklere katılarak bir çok gösterinin liderliğini yapar. bu dönemlerde yaşamının büyük çoğu sürgünlerde geçer. yollandığı sürgünlerin hepsinden kaçmayı başarır. parti için yaptığı banka soygunları ise o dönemde maddi sıkıntılar çeken bolşevikler için çok önem arz etmiştir. koba'nın pratik yaşamda yaptığı çalışmalar özellikle lenin'i çok etkiler. koba bunun yanı sıra teorik tartışmalara ve sorunlara karışmayan genelde çoğunluğa uyan birisi olarak gözükür. buna en büyük örnek ise savaş öncesi bolşeviklerin tutumudur. lenin'in sürgünde olduğu dönemde bir çok arkadaşıyla rusya'nın savaşa girmesini ister. böylece savaşta yorgun düşen çarlığı devirmenin daha kolay olacağını düşünürler. ancak lenin sürgünden dönüşünde nisan tezlerinde bunun tam aksini yazarak karşı çıkar. koba bu süreçte fikirlerini hemen değiştirerek lenin'e tam destek verir. lenin'e yakın söylemlerde bulunan kişi ise neredeyse sadece genç molatov'dur. bu arada koba tüm sovyet liderlerinin yakalanması ve sürgüne gönderilmesi kararı alındığı bir dönemde adını değiştir ve stalin olur. (rusça'da çelik gibi manasına gelir). stalin artık parti içinde çok üst düzey görevler alan partinin en tanınan yüzlerinden birisi konumuna gelir. bu dönem içinde çarlık yıkılır yerine geçici hükumet kurulur. iki taraf çok öne çıkar bu süre zarfında. bolşevikler ile menşevikler. bolşevikler, lenin önderliğinde geçici hükumetin yerine sosyalist bir hükumetin geçmesini savunurken menşevikler, geçici hükumetin yönlendirmesi ile bir burjuva demokrat partisinin yönetimi alıp ülkeyi idare etmesini ister. ilk etapta troçki menşeviklerden yana saf tutsa da fikir ayrılıkları sebebiyle menşeviklerden ayrılır. bolşeviklere katılması ise hemen gerçekleşmez. geçici hükumetinde tasfiyesinden sonra, lenin tarafından davet edilerek katılır bolşeviklere. troçki bu dönemde lenin ile iyi ilişkiler kurarken stalin ile anlaşamazlar. bu anlaşmazlığın nedeni bilinenin aksine, teorik bir tartışma üzerinden değildir. troçki ve stalin huy ve yapı olarak çok farklı iki insan olmalarından kaynaklı birbirlerine hep uzak kalmıştır. stalin kaba espriler yapan komik ama taviz vermeyen yapısı ile öne çıkarken troçki, devrim kutlamalarında odasında fransız romanı okuyan, daha yumuşak ve ciddi bir yapıya sahiptir. lenin için ise troçki, teorik zeminde bolşeviklere çok şey katacak biriyken, stalin ise pratik alanda ki başarılarıyla parti için sadık bir yoldaştır. iç savaş yıllarında satalin'in troçkiye göre daha basit ve kolay işler alması bu ikilinin arasının açılmasına ön ayak olur. stalin bunu gurur haline dönüştürür. troçki ise bunu kullanarak parti içinde güçlenmeye başlar. lenin hastalığı ve ölümü öncesi gerçekleşen toplantıda lenin bir genel sekreter ister ve bunun troçki olmasını önerir. troçki ise bunun o dönemde bir hamallık olacağını düşünür ve bunu stalin'in yapmasını ister. stalin ise kimsenin kabul etmemesi üzerine sorumluluğu alıp görevi kabul eder. parti bu dönem içinde sancılı dönemler geçirir. gerek iç savaşın yaraları gerek 1. dünya savaşının yol açtığı kıtlık, bunların üstüne bir de lenin'in hastalığının artarak ilerlemesi ile 1924'te ki ölümü partiye büyük darbe vurur. parti içinde bir çok yoldaşların devrime olan inancının zayıflaması ve sorunlar üzerine yapılan görüşmelerde ortaya çıkan fikir ayrılıklarına sebebiyet olur. stalin ve troçki ise bu dönemde iki saf olarak ayrılır. ancak lenin'in ölümünden sonra genel sekreterlik görevinin öneminin artığını gören troçki genel sekreterliği almak için bir atak içine girişir. bunu da lenin'in mektubunu kullanarak yapmaya çalışır. lenin vasiyetinde, partinin kötü gidişi ve hastalığının etkisi ile herkese atıp tutan bir yazı yazmıştır. en göze çarpan nokta ise yoldaş stalin için söylediği "kaba ve görevini kötüye kullanma" açıklamasıdır. stalin tüm bunlara rağmen parti içinde yaptığı konuşma ile parti güvenini arkasına alır ve genel sekreterlik görevine devam etmeyi başarır. bu süreçten sonra troçki ise güçsüzleşir ve staline saldırmaya devem eder. troçki'nin ülke dışına tasfiyesine kadar uzanan bu süreç 1938 yılına kadar devem eder. troçki, devrime çomak sokmaya çalışan bir karşı devrimci olarak nitelendirilir, cezalandırılır. onun için çalışanlar ve partiyi el altından ele geçirmek istenenler ise yargılanıp öldürülürler.
bu dönem bir çok haksızlığa ve hukuksuzluğa sebep olsa da. sovyetler'in varlığı için olması gereken bir süreçtir. molotov bu dönemde yapılan her şeyin parti içi düzeni ve disiplini getirdiğini savunarak olması gerektiğini atfeder. (bkz: molotov anlatıyor)
ayrıca sosyalizmin inşası da bu süre içinde gerçekleşir. kolektivizasyon bu dönem içinde başlar. bu süreçte de stalin bir çok toplantıda ve oturumda parti içinde kimsenin sorunlar üzerine çözüm aramadıklarını, çözüm sunamadıkları, sorumluluk almaktan kaçtığını görür ve bir çok kararı tek başına ve taviz vermeden almaya yönelir. kolektivizasyon süreci içinde, bu uygulamaya karşı çıkan köylüler ise cezalandırılarak ya sürgüne yada hapse gönderilir. rusya için neyse ki sancılı dönemlerin sonuna geldiği düşünülürken, ekonomide yapılan atılımlar, kolektivizasyon'un ne olursa olsun uygulamaya geçmesinden sonra rus halkı yavaş yavaş 1. dünya savaşı dönemine dayanan o buhranı atlatıyor derken hop 2. dünya savaşı patlak verir. şimdi genel olarak bu döneme kadar olan süreci iyi analiz etmek gerekirse stalinizm, stalin yüzünden oluşmamıştır. stalinizm sosyalizmin var olabilmesi, varlığını koruyabilmesi için iç güdüsel bir oluşumdur. tabi bu, rusyanın şartları ve koşulları ile alakalıdır. yani stalin yönetimi dışında olabilecek diğer faktörleri düşünürsek, lenin ölümü sonrası ya birlik dağılırdı yada kolektivizasyon dönemi yaşanan zorluklar partinin direncini kırar ve çözülmesine götürürdü. en iyi şartlarda bile 2. dünya savaşını göremezdi sovyetler, bu çok açık. aslında bir öz eleştiri olarak düşünürsek. sovyet devrimi, gerek halkın tam bilinçli olmaması gerek rusya'nın feodal düzenden tam anlamıyla çıkamamış olması yüzünden uzun vadede yaşayamayacağı kesin bir devrimdir. stalinist dönemi ise bu dönemi en uzun vadeye taşımanın bir yolu, çaresi olarak değerlendirmeliyiz.
2. dünya savaşı dönemi için ince ayrıntıya girmeyeceğim. ancak şunları söyleye bilirim, stalin bu dönemde gerçekten tek adam olarak kalır ve halk sorgusuz sualsiz stalin'e sevgisini gösterir. rusya'nın savaşı kazanması ile avrupa'da stalinist yöntemlerle inşa edilen devrimler, ilerleyen süreçte rusya'yı daha da güçlü kılar ve soğuk savaşın başlamasına sebep olur. (soğuk savaşın perçinlendiği bu dönem stalin dönemi değil, kruşçev döneminde denk gelir) ancak bu devrimlerde tıpkı sovyetler gibi yaşayabilmek ve var olabilmek için stalinist bir yapıya sahip olmalı, ve öyle idame ettirilmeleri gerekir. bu yüzden yaşamlarını sovyetlerin elinde bakarak sürdürmüştür bu ülkeler. çözülüş dönemleri de aynı döneme denk gelir. savaş dönemine geri dönersek stalin özellikle aldığı bir çok kararla bu dönemde halkını direnmeye ve kazanmaya inandırmıştır. savaşın yönünün sovyetlere döndüğü sıralarda ise bir çok ülke partizanı için umut kaynağı olan stalin, halkların babası ünvannını alır. ölümü sonrası ise ülke ruh halinde büyük bir durgunluk ve sessizlik oluşur. şimdi ne olacak sessizliğidir bu. o dönem sovyetler'in vermesi gereken büyük bir sınavdır bu aslında. sovyetler bu sınavda başarısız olur ve stalinist döneme direk savaş açar. bu süreç bir çok sosyalist ülkeyi olumsuz etkilerken yukarıda da bahsettiğimiz zemini sağlam olmayan bu devrimlerin çözülüşünü hızlandırır.
2012'nin dünyasına dönersek bir stalinist düzenden, bir devrimden bahsetmemiz mümkün değil. bu yüzdendir ki k.kore ve küba dışa bu kadar kapalı ülkeler olarak varlığını sürdürüyor. ancak stalin dönemi sosyalist gelecek için müthiş bir deneyim silsilesi olmayı sonsuzadek sürdürecek ve bize bu deneyimlere bakarak bekli ders alma belki de daha iyisini yapma imkanı sağlayacaktır.
ve
ne olursa olsun stalin, 2. dünaya savaşında insanlığın onurunu kurtarmıştır.
genelde stalinin yerine troçki geçse sosyalizm için daha iyi olur sananlar çar zamanındaki Troçkinin terör faaliyetlerinin acımasızlığını göz ardı eder, troçki yahudi dönmesi olduğu Stalin tarafından sevilmez. Troçki devrimi tüm dünyaya yaymak ve özelliklede Almanyada gerçekleşmesini ve avrupaya yayılmasını umarken Stalin ve çevresindekiler olayların farklı gelişeceğini anlamış ve bolşevzimi rusya sınırları içinde organize etmeye ve devrim ihracını geri plana atmışlardır. Stalin Hitler le bile başlangıçta işbirliği yapabileceğini göstermiştir. Nazi Almnayası saldırdığında bu ona büyük sürpriz olmuş şoka girmiş 12 gün ortada görünmemiş sesi soluğu çıkmamıştır.
eyvallah kanka, başkoydun bi yola getir devamını. inanmıyor değiliz imanına. ukrayna için dedin ya 'o topraklar kolektifin olacak, o hayvanlar kooperatifin olacak, halk için çalışacak' eyvallah, dediler ya sana 'bi dakika arkadaşım, sen bu toprağa el koy ama madem öyle biz de çalışmıyoruz amına koyayım gel kendin sür tarlayı, hayvanları da kesip yiyoruz aha bak' hani. bulunduğun yerden değerlendirdiğimiz de yapman gereken şuydu; sayıları bir milyonu bulmayan ukraynalı küçük burjuva toprak sahibi piç, sıkaydın kafalarına bir bir. ama orda altı milyondan fazla insan patır patır açlıktan öldü la. ve onlar açlıktan ölürken sovyetler o yıl içinde iki milyon ton tahıl sattı avrupa ve kafkaslara. rusların canı can da ukraynalılar patlıcan mı? yoksa sen de o nasyonellerden misin?
sovyetler birliği'nde milyonlarca insanı katletmekle yetinmeyip ispanya iç savaşına da terör timlerini yollayarak devrimi baltalayan faşist, paranoyak bir kasaptır.
stalin'i anlamaya aklınız veya bilginiz yetmez. stalin çok büyük bir liderdir yaptıklarıyla ortadadır. lenin sonrası yeni ekonomiyi nasıl değiştirdiğini ülkeyi nasıl refaha ulaştırdığını, işsizliği nasıl bitirdiğini, okuma yazmayı nasıl %90ların üstüne çıkardığını, fabrikalar kurup üretimi nasıl arttırdığını, halkın nasıl mutluluk içinde yaşadığını, sosyal hizmetlerin tümünü nasıl bedava yaptığını, hitleri nasıl devirdiğini, akp'nin bizim ülkemizde yapmadığı şeylerin hepsini sovyetlere yaptığını, sovyetler birliğinin gelmiş geçmiş en iyi lideri olduğunu onu okumadan araştırmadan anlayamazsınız bunu da yapmayacağınız için oturup size stalin'i anlatmayacağım anlayamazsınız.
dipnot:
büyük lider senin olduğun dünyayı özlüyoruz, sovyetlerin olduğu dünyayı özlüyoruz.
eğer sovyetler olsaydı amerika bu haysiyetsiz ve sömürme adımlarını ortadoğuda atamayacaktı. emperyalizmin kan arayışı orta doğuda başarılı olamayacaktı, arap baharı denilen sözde isyan özde kontrolü amerikaya geçirme savaşı gerçekleşmeyecekti dünya daha temiz bir yer olacaktı.
dipnot2: stalin katliam yaptı diyenler hiçbir elle tutulur kanıta sahip değillerdir stalin sadece ülkesini korumaya çalışıyordu türkiye'nin pkk'ya karşı verdiği savaşı haklı bulup stalin'in ülkesindeki teröristlere karşı verdiği savaşı haksız buluyorsanız iki yüzlüsünüzdür.
birde bazı kıçıkırıklar soykırımcı komünist liderleri savunacakları zaman çümleye şöyle başlarlar "onu anlamaya aklınız ve bilginiz yetmez" bu genellikle böyledir bende ozaman sana sorarım soytarı sen karşıdaki insanın ne kadar akıllı yada bilgili olduğunu nereden biliyorsun? ehhh laf olsun torba dolsun maksat biraz marjinal görünmek değil mi? hasss...
amerikanın tek başına düzdüğü şu dünyanın geçmişindeki umuduydu stalin. hataları ise geleceğe dair önemli bir deneyimdir. eşi benzeri daha önce görülmemiş bir sistemin ilk seferde kusursuz olmasını bekleyemeyiz. buna rağmen en kötü şartlarda bile sosyalizmin, kapitalizmi geride bıraka bileceğini göstermiştir bize.
tarihin gördüğü en ağır onun bunun çocuğu demek, onun ve bunun çocuklarına hakarettir. öyle böyle değildir. alçaklığı öyle ileri boyuttadır ki karadelik dense yeridir.
insanların sürekli katliamcı diye karaladığı büyük lider, zira onun hakkındaki katliam iddaalarını çıkaran ilk nazi almanyası olmuş ardından onu amerika takip etmiştir şimdiki komünizm düşmanları ise bu komünist düşmanlarının iddaaları ve palavraları ile devam ederek hataya düşmüş dost sovyetler yerine düşman amerikanın yalakalığını yapmışlardır.
keşke insanlar seni anlasa ve yaptığın şeylere saygı duysa büyük lider stalin.
hakkında çıkan söylentilerin katliam iddaalarının hepsine cevap vardır. duyrulur.
dipnot: sscb ve rusya iddaa edilen katliamların hiçbirini kabul etmemiştir.
ahıska türkleri'ni bir gece trenlere doldurup, üzerlerine kilitleri vurup bitmeyecek bir yola çıkartmıştır meselâ. burada da bulunan ahıska türkü arkadaşlar anlatabilirler.
lenin kadar sevmesem de ve yaptıklarını eleştirmesem de stalin önemli bir devlet adamıdır. her ne kadar işçi sınıfının haklarını sonuna kadar savunması -ki bu gayet iyi bi durumdur- fakat aynı oranda köylü halkla ilgilenmemesi ve görmezden gelmesi yadırgadığım stalin faaliyetleri arasında gelir.ayrıca şöyle bi durum da vardır ki insanların son derece yanıldığı ve solculara saldırıdığı. stalin'i hitlerle kıyaslamaları ve aynı kafada olduklarını söylemeleri yanlış bi çıkarımdır. çünkü herkes biliyor ki hitler uçlarda yaşayan ve müthiş şiddette katliyamlar yapmıştır. stalin ise sadece paranoyak bi liderdir. ayrıca burda bu kıyaslamayı yaparken bile bi tuhaf oluyorum. stalin'in olumsuz yönleri yok mudur? elbette ki vardır.az önce sözünü ettiğim köylü halkla ilgili durum ve paranoyasından dolayı etrafındaki çoğu adamı ortadan kaldırması gibi durumlar. fakat bunlar hitlerle karşılaştırıldığında kıyas kabul etmeyecek derecede küçük çaplı durumlardır.
gerisi boş laf. Stalin'i karşıtları üzerinden yüceltmeye çalışmak ve iftiraaa bunlar sığlığına soyunmak, tıpkı sivas katliamını yapan dincilerin sivas katliamı PKK'nın oyunuydu demesi gibi bir şeydir.
sosyalist topiklerin asla kabul etmediği katil diktatör. bu adamın adının çıkmamasındaki en büyük neden 2.dünya savaşında abd ve avrupa desteğini almasıdır. berlin'i abd'den önce almak için sürüyle ordusunu sürmüş ordunun kaybı berlin ve civarında 400 bini bulmuştur. berlindeki tecavüzler sorulduğunda her askerin biraz eğlenmeye hakkı var demiştir. katyn katliamında bizzat imzası vardır. bu adamı sscb bile suçlarken bizimkilerin kraldan çok kralcı olması şaşırtmamıştır. birini sevecekseniz buyrun: (bkz: lev troçki)