nip tuck taki christian troy a benziyor bu adam. hem fiziksel olarak hem de karakter olarak. başarılı, zengin, istediğini elde ediyor ama sevilmiyor içten içe.
bütün eleştirileri geçtim de yılmaz vural gibi daha sezon boyu başında kaldığı takım sayısı bile sınırlı olan biriyle kıyaslanmıyor mu ona yanıyorum. sanırım sadece bizim ülkemizde olur bu tür şeyler.
kazandığı son zaferle dünyanın en iyisi olduğunu kanıtlayan adamdır. bu demek değildir ki bundan sonra kaybetmeyecek. belki yarı final zaferinden sonra bir final hüsranı yaşayabilir o başka... fakat bir adamın hep farklı yerlerde, hep aynı başarıyı yakalaması kesinlikle tesadüf değildir.
mourinho barca maçına gelirsek, tıpkı arsenal - messi maçı gibi olmuştur. nasıl messi arsenal'i tek başına devirdiyse, mourinho her seferinde barcayı tek başına devirmiştir. buradan ne messinin süper bir futbolcu olmadığı, ne de barcanın süper bir takım olmadığı sonucu çıkmaz. eğer hocaların yerini değiştirip bir maç yaptırma imkânımız olsaydı, herkes neyin ne olduğunu gayet iyi görebilirdi.
akıl baliğ olmayan ve futbolu pes 2010'dan ibaret sanan sözlük yazarlarınca eleştirilen futbol dehası. dün, 100 bin kişiyi susturması, maç sonu yaşadığı sevinci ve oynattığı oyun çok eleştirilmiştir. 90 dakika defans yapması zavallılık olarak değerlendirilmiş ama ilk maçta takımının 3 tane sapladığı gözardı edilmiştir. şu saatten sonra kim ne derse desin artık; dünyada teknik direktörler ikiye ayrılıyor:
antipatik ve itici bir havası vardır ama dün gece de görülmüştür ki elindeki kadroyu en iyi motive eden ve kazandıran hocadır.
guardiola ile karşılaştırıldığında barça hocası uçurtma uçuran bebe gibi kalmakta. 84'te pike'nin yaptığını yapması gerekiyordu maç boyunca, içeri bir şekilde katetmeleri gerekiyordu ama alışılmış kurgusu sağdan soldan yardır yardır koşturmaktan başkaca birşey yapmadı. maçın bitmesine 15-20 saniye kalmıştı ve barçalılar xavi'ler falan hala ceza yayı üzerinde yan pas yapıyordu. b planın yoksa, ya nasıl olsa messi var xavi var diyorsan öyle geçer gidersin sahneden.
iyi futbol adına tabii ki yazık oldu, seyir zevki adına barça'nın finalde olmasını isterdim ama dün gece hiç mi hiç haketmedi.
tavrı itici olsa da mourinho'nun hakkını vermek gerek.
bazıları ona korkak diyor fakat bunu diyenlerin inter'i geçen sene ki sivasspor ile bir tuttuklarını düşünüyorum. şampiyonlar ligi bir futbol müsabakasında gruptan çıktıktan sonra maçlar çift ayaklı oynanır, eğer ilk maçta büyük bir avantaj sağlarsan ve takımın savunma yönüde iyiyse rövanşta ona göre bir futbol oynarsın ki şampiyonlar liginde başarılı olabilesin, bu öyle bir şey ki sonunda türkiye şampiyonluğu yok biraz daha iyisi var o da şampiyonlar ligi şampiyonluğu. *
ne kadar çirkef, ne kadar antipatikse o kadarda başarılıdır bu insan.
öncelikle 10 kişiyle savunma yaptığı için değil, 10 kişi ile pozisyon vermeden savunma yaptığı için büyük deha diyoruz. futbolu çirkinleştirmişmiş. barcelona karşısında 10 kişi ile nasıl oynayacaktı? hani nerede messi, nerede xavi... kendi aralarında pas yapıp durdurlar maç boyunca. messi' nin şutu ve atılan gol hariç(ki o da ofsayt olabilir), bir tane pozisyonu var mı barcelona' nın ve bu adam bunu ilk kez yapmıyor. hani fark oluyordu? büyüksün mourinho!
3-1 rövanşında barça'nın ilk 20 dakikada gol bulamaması durumunda işlerin karışacağı maçta 10 kişi kalana kadar pozisyon değil p vermemiş takımın hocasıdır. Zaten maçı daha 21. dakikada koparmıştı. Dileğimiz bir gün bu ülkede de çalışması.
Kendisini yakından tanıyan insanların köşe yazılarında Mourinho için çok alçak gönüllü insan dediklerini defalarca okudum. Onun büyüklüğü ve havası sadece kendini en iyi sananlara karşı. Onu hiç küçük bi takımı veya küçük bi teknik adamı yererken gördünüzmü ? Onun işi sadece dunyaya tepeden bakanları yerin dibine sokmakla.
Ondan komik bi söz
- Teknik direktör olmak için önce futbolcu olmak gerekli diyorlar. Ne yani, jokey olmak içinde önce atmı olmak gerek ?
yüzüp yüzüp louis van gaal'ın kucağına gelen teknik adam. neyse ki kendisi gelmese josep guardiola gelecekti ve bu da van gaal'ın kupayı kazanacağı gerçeğini değiştirmeyecekti...
türk takimlari'nin ronaldinho'yu, quaresma'yi, o'nu, bunu birakip milyonlari önüne dökmesi gereken teknik adam. avrupa'da yari final oynamasalar serefsizim.
guardiola ibrahimoviç'e taktik verirken arkadan guardinola'nın kulağına "sil oraları iyi sil" tarzında bir şeyler söylemiştir sanırım. bu hareketi bile bu gece barçaya yeter.
o bir ekoldür, o bir fenomendir. o tek başına barcelona ya meydan okuyan ve bunu kazanan adamdır. o barça yönetiminin dayanamayıp fıskiyelerle ıslatmaya çalıştığı adamdır, kendi tek kişilik bir oyun yazmış, hem yönetiyor, hem oynuyor.