mükemmel bir country sanatçısıdır. june carter la olan aşkları çok tatlıdır. bu aşktan ve ayrıca müzik kariyeri beraberliğinden çıkan eğlenceli şarkılar vardır.yorumladığı nine inch nails şarkısı onun ağzından dinlenildiğinde başka bir anlam kazanmıştır.
varlığından istanbulun piçi asya sayesinde haberdar olduğum şarkıcı.
yazdığı şarkı sözleri hakkaten mükemmel, irrasyonel varoluş kavgası-mücadelesi-, tam da onun söylediği gibi.
(bkz: the bastard of istanbul)
''siyah giyen idol'' lakaplı efsane.
1968 -1970 yılları arasında hapishanelerde bir çok konser vermiş, mahkumların da birer insan olduklarını ve yapılan eziyetlerin karşısında olduğunu belirtiğini öğrendiğim gün daha da fazla sevmeye başladığım herif.
şarkıları anlamlıdır, dinlerken yorulmazsınız, düşündürürken gülümsetir hatta sizi retro yıllara taşır, johnny cash dinerken kendinizi 1980'li yıllarda amerikanın herhangibi bir benzin istasyonundaki o meşhur fastfoodçulardan birinde hayaledebilirsiniz ve dersiniz ki If I were a carpenter. Belki de bu modern zamanlar yerine keşke retro zamanların insanı olsaydım dedirtir işte bu kadar güçlüdür johnny cash müziği, işte bu kadar işler insanın içine.
amerikan filmlerindeki gibi, çatışmadan sonra yaralıyken hiç bir şey olmamış gibi davranabilmektir johnny cash. aa yaralanmışsın der filmdeki diğer başrol siz sakin sakin evinize dönerken. siz gülümsersiniz sadece. öyle bir şeydir işte.
walk the line ve hurt ile müzik tarihinde yerini alan ülkemizde pek az bilinen fakat eserleri birçok yerde kulağınıza çarpan baba adam.personal jesus ile amerika'yı sallamıştır..
biliyor musunuz ben neden hep karalara bürünürüm
ve neden sırtımda hiç açık renkler olmaz
çıktığımda ağır bir hava sarar etrafı
çünkü elbiselerimin renginin bir anlamı var da ondan
yoksullar ve ezilmişler için bürünürüm karalara
onlar umutsuzca yaşar şehrin aç mahallerinde
suçunun cezasını uzun uzun çeken mahkumlar içindir benim karalarım
ama acaba mahkumlar da çağının kurbanları değil mi ?