-12 yaşımdayken, bir dahi olduğumu ve kimsenin bunu farketmediğini düşünürdüm. Eğer dahi diye bir şey varsa, onlardan biri benim, ama eğer yoksa o zaman bunu takmıyorum.
the beatles sın kurucusu.gözlüklü, uzun saçlı bir abimiz. beatles dan sonra birçok dinlenesi solo albümler çıkarmıştır. hepsi de birbirinden güzeldir efenim.
özellikle (bkz: imagine)
gençliğinde okul hayatını müzik uğruna sonlandıracak, yaşamını sürdürdüğü çevreden ve tek yakını olan büyükannesinden kopacak kadar cesur ve gözüpek the beatles grubu solistidir. müziğe adım attığı ilk yıllarda kanı kaynayan, içi içine sığmayan bir adam.
pikapları durmaksızın çalıştıran sayılı insanlardandır.
beatles in herseyi. sikinin ugruna yoko yla devam etmek istemesinden sonra beatles in dagilmasina sebebiyet vermistir. lennon/mccartney olarak yaziklari cogu sarki aslinda sadece lennonindir. paulim ikinarak cikarttigi bi yesterday vardir ki beatles sonrasi tek basina beatles sarkilari soylerek mali goturmustur. lennon after beatles doneminde daha da mukemmel sarkilari yapip aslinda gercek sanatcinin kim oldugunu gostermistir. bu arada imagine en tassakli sarkilardandir. kolay mi oyle o zamanlar din yok tanri yok demek. iste bunun icin cok severim bu adami. muzigi tam olarak bana hitap etmiyor. ben lennon sanatciligindan cok aktivistligi ile anmak isterim. ki zaten bu yuzden oldurulmustur. 70lerin sonunda soguk savas donemi amerikanyasinda lennon gencleri komunistlige surukluyen en buyuk tehditlerden biri oldugu icin kalemi kirilmistir. adam tek lafi ile milyonlari surukleyecek karizmada, kendisi de dedi isadan daha populerler.
topragi bol olsun, kendi adima olduruldugu yer olan dakotaya gidip iki gulfu elam okudum. kullerinin oldugu soylenen central parkta ki memorial de bi de gul biraktim.
trt spikeri, aaron lennon yerine kendisinin ismini zikredince, o anda içmekte olduğum kahveyi -gerçekten- püskürttüm.
bizim john'un yuvarlak çerçeveli gözlükleri, uzun saçları, kısa paçalı pantolonu ve yeşil converse'leri ile sahada sırıta sırıta yürüyüp, diğerlerine laf atıp kıkır kıkır güldüğünü düşündüm.
arada topu alıp taça çıkıyor, capello'ya hınzır bir bakış atıyor falan. capello öfkeden kendinden geçmiş tabii.
güldüm akşam akşam. sonra vuvuzela'dan zaten bıkmış olan kulaklarıma biraz intuition çaldım.
ulen john! her yerde hınzır hınzır çıkıyorsun karşıma be!