gözlerinden akan her damla yaşa kurban olunası, popişi dolarla sıvazlanası minik velettir. geçen gün şemsi paşa pasajına inip şemsi paşanın ismini değiştireyim de yıllardır süregelen şu iğrenç kelime oyunları bitsin istedim, gittim ve parası neyse verip şemsi paşanın ismini ali haydar olarak düzelttirdim, buna sinirlenen pasaj sakinleri ellerine aldıkları döner pıçaklarıyla 'şemsi paşa babamız, yiyorsa gelsin ananız' gibi acayip bir tekerlemeyle kovalamaya başladılar şu milyar dolarlık bedenimi, hemen köşedeki markete sığınarak ortalığın yatışmasını bekleyeyim, beklerken de kasiyer kızla iki rekat sevişeyim dedim, tam o sırada garip bir ağlama sesi duydum, 'anneaaaa istiyom ulaaaaaaan' bu ses beni taaa eskilere götürdü ve babacığımın bana markette en pahalı şeyleri alırken beni izleyen veletlerin ağlama sesi geldi aklıma, tam hüzünlere boğulacakken kendime geldim ve fakir ama cırtlak çocuğun yanına giderek;
+ heey selam fak.
- hiii! fak dediii.
+ fakir anlamında yavrum.
- yaa :(
+ neden ağlıyorsun?
- annem bana jelibon almıyor.
+ annen hangisi?
- şu koca kıçlı olan.
+ dolarahaha, lan bunun kıçı jelibon gibi olmuş zaten.
- anama laf etme lan!
diyerek boynumu ısıran çakma vampire dolarımın tersiyle öyle bir çaktım ki jelibonların arasına katık oldu. bu sefer fakir çocuğa dayağı ben atmıştım, fakir birine vurmak zengin bedenimde iğrencimsi bir tat bıraksa da gece yatağıma yattığımda son derece mutluydum, bence fakir çocukları arada bir dövmek gerek, lan evde 10 kişi yaşıyorlar hala jelibon diyor, velede bak ayol.