jean paul sartre

entry440 galeri60
    163.
  1. kendi için varlık
    kendinde varlık
    kendi içinde varlık

    bu neyin kafası benzin mi motorin mi ne bu?
    7 ...
  2. 162.
  3. che'nin çok yakın dostudur.
    2 ...
  4. 161.
  5. 160.
  6. "biliyorum ; bana tutku verecek herhangi bir şeye ya da kimseye artık rastlamayacağımı biliyorum !..birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin..enerji, kendini veriş, körlük ister ; hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır !.. düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan..! bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapamayacağımı biliyorum.."
    2 ...
  7. 159.
  8. benim sadece felsefe derslerinden ismini hatırladığım filozoftur ancak kendileri nobeli reddeden tek kişidir.
    2 ...
  9. 158.
  10. "Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür" sözünün sahibi.
    2 ...
  11. 157.
  12. 156.
  13. nobeli reddetmiş yegane insan denilmiş hakkında. bu doğru değil aslında. birçok kişi var nobeli reddeden. hatta bu bir ara öyle moda olmuş ki reddetmeyeni dövüyorlarmış diyorlar. *
    2 ...
  14. 155.
  15. varoluşçu 20yy büyük devrimcisidir. düşünce özgürlüğüyle ilgili müthiş bir sözü vardır. 'düşünce özgürlüğünden yoksun olmak düşündüğünü söyleyememek değil hiç düşünememiş olmaktır' der.
    2 ...
  16. 154.
  17. asla ve kat'a nobel ödülünü ya da parasını geri istemek gibi bir acizlik yapmamış hakkında dedikodu ve gıybetin eksik olmadığı yazar.

    (bkz: babamın oğlu)
    2 ...
  18. 153.
  19. 1 ...
  20. 152.
  21. --spoiler--
    budalalar. suratlarını, memnun suratlarını yeniden göreceğimi düşünmek iğrendiriyor beni. yasalar koyuyorlar, bayağı romanlar yazıyorlar, evleniyorlar, evleniyorlar, hatta budalalıklarını cocuk yapmaya kadar vardırıyorlar.

    --spoiler--

    diyordu bunaltıda kasar varoşçuluk felsefesinde hapseder sorgular sonuçsuz kalıp çıldırır.
    3 ...
  22. 151.
  23. satre'A göre 'varoluşçuluk hümanizmdir.' varoluşçuluğun tek çıkış noktası insandır. 'varoluş özden önce gelir.' insanın mutlak bir doğası olmadığından hayatın anlamını sormanın da anlamı olamaz. 'insan kendini anlamsız bir evrende bir ''yabancı'' gibi hisseder.' 'insan özgürlüğe mahkum edilmiştir.' 'kendimizi yaratan kendimimiz.'

    sartre 'ailenin budalası' kitabını flaubert üstüne yazmıştır.Ailenin Budalası; Sartre'ın 2136 sayfaya yayılan üç ciltlik anıt-kitabıdır. 1960'da, 55 yaşında koyuluyor Flaubert üzerine yazmaya Sartre. Gerçi hazırlıkları çok daha eskilere uzanıyor ama, asıl, 1960-71 arası, üç kez yazıyor kitabı, gene de bitiremiyor. 1973'te yarıyarıya kör oluşu, bu kopuşun en önemli nedeni.
    3 ...
  24. 150.
  25. varoluşçu felsefeyi benimseyen, marksist, devrimci filozoftur. kitapları arasında bulantı, özgürlüğün yolları, gizli oturum, kirli eller, sözcükler, duvar vardır.
    2 ...
  26. 149.
  27. 'Resmi payeleri hep reddettim. Legion d'Honneur'ü de kabul etmemiştim. Fransız akademisine de girmedim. Yazar kendisinin bir kuruma dönüştürülmesini reddetmelidir. Bu onur verici bir paye dahi olsa bunlar kişisel nedenlerim. Ayrıca şu da var: Ben iki kültürün barış içinde bir arada yaşayabilmesi için uğraşıyorum. Elbette çelişki ve çatışma var ve olmalı. Burjuva bir ailede yetiştiğim halde sosyalist oldum. Sempatim ondan yanadır. Bir de bu yüzden , bu ödülü* verenlerin konumundan dolayı , kabul edemem.'
    sartre
    2 ...
  28. 148.
  29. "varoluş öz'den öncedir" diyen filozof... yalnız;

    - sosyalist midir, gizli milliyetçi mi?
    - batıcı mıdır, üçüncü dünyacı mı?
    - iyi bir erkek midir, beceriksiz herifin teki mi?

    çözemedim ben. şuna karar verdim:

    - fransa'nın sosyalisti, fransa'nın milliyetçisi, fransa'nın batıcısı, fransa'nın üçüncü dünyacısı, fransız erkeği! (hele bu sonucusu, simon de beauvoir ile ilişkisine bakarsanız, tam bir makara konusudur.)

    neyse, varoluş öz'den önce ve onu belirleyen bir şey olduğuna göre, öz'e girmeyelim fazla!
    5 ...
  30. 147.
  31. bulantı'dan:

    geçenlerde bi gün -hangi gün olduğu önemli değil- gördüm ki, her birimiz kafamızda baloncuklarla dolaşıyoruz.. ayrı ayrı kabul görmez düşünceler sürüsü taşıyoruz.. evet isteklerimiz, fikirlerimiz var, ayrı hayatlar hayalimiz. bir yandan da birbirimize benzemeye çabalıyoruz; ofisteki efendi, hanım çalışan stili, evdeki çocuk, karı, koca stili, uyumlu sevgili stili, başarılı olmaya giden yolda hedefler koyma stili, marjinal insan görüntüsü sergileme stili.. öyle kandırıyor ki insan kendini, herkesin aynı telaşta olduğunu göremez hale geliyor.

    kendi kendine komik diyaloglara giriyor.. biryerdeyim, ben değişiyorum, aman tanrım müthiş geliştim, duygularımı anlatabiliyor, fikirlerimi açıkça beyan edebiliyorum, ben neyim? neredeyse tapacağım kendime! karşımdaki ne de güzel yutmuş numarası yapıyor; tıpkı onun oyunları karşısında benim yaptığım gibi.
    4 ...
  32. 146.
  33. hiçbir şey bilmediğini iddia edendir. bir rivayete göre de kendisiyle 'çok bilmiş' diye dalga geçenlere de şu cevabı vermiştir; 'eğer ki ben çok biliyorsam tanrının varlığını da biliyor ve inanıyorum demektir, ama ben bunu bilmiyorum diyorum. sizlerse tanrının varlığı biliyor ve inanıyorsunuz ona. bu durumda çok bilmiş kim oluyor? ' demiştir.
    2 ...
  34. 145.
  35. Nobel Ödülünü şu sözlerle reddetmiştir:' benim gibi yaşlı bir devrimciye böyle bir ödül vermek, kapitalizmin öç alma girişiminden başka bir şey değildir. '
    5 ...
  36. 144.
  37. Nobel'i reddetmiş ilk ve yegane insan olarak tarihe geçmiş ünlü ve tapılası düşünür.
    2 ...
  38. 143.
  39. 'Alçakgönüllülüğü tanımıyorum, ama bununla beraber, hatalarımı hiç de kem küm etmeden görebiliyorum, çünkü kendi kendimle aramda hiçbir maddi dayanışma yok. Alçakgönüllülükte, dünkü Ben'ini yaşamaktan gelen fazla mahrem, fazla hassas -aynı zamanda derinden ve canlı da- bir yan vardır. Bu suçu işleyen Ben, hatayı gören Ben'dir de. Burada belki bir de, göğüslenenden daha fazla içtenlik ve daha fazla cesaret, kendi kendini bir tür sürekli kılış vardır. Fakat hayatımın her anı ölü bir yaprak gibi benden kopup gidiyor. O derece ki, anın içinde yaşamıyorum, daha çok gelecekte yaşıyorum. Varılabilmek için aşılmış bir hayatı varsayan hedefimden ötürü... Ergenlik çağımdan beri beni meşgul eden, yakamı bırakmayan ilerleme yanılsaması yüzünden... Bana söz edilen herhangi bir Ben için şöyle düşünüyorum: ben ondan daha iyiyim.

    Bana bir önceki günün hataları, düşüncesizlikleri hatırlatıldığında, bunu seve seve kabullenirim çünkü bir daha aynı duruma düşmeyeceğime ikna olmuşumdur. Sonuçta, aslında bunun tek bir nedeni vardır, onunla benim aramda hep zamansal bir mesafe vardır. insanın ya da geleneklerin ilerlemesine kesinlikle inanmıyorum - en azından böyle bir şeye aldırmıyorum - kendi bireysel ilerlememe inanıyorum. Bir önceki günden daha az zeki olduğumu, daha cesaretsiz olduğumu vs. düşünmek tahammül edilemez ve bunu her işitmek zorunda kalışım benim için bir yaralanma, bir şaşkınlık oluyordu. Olduğum durumdan, yaptığımdan sempatiyle söz etmiyorum, anlamak için neredeyse hiç çaba sarfetmiyorum. Onu gülüşlere terk ediyorum ve gülüyorum. Yalnızca ona saldıranların onunla aramda ortak çizgiler bulduğunu gördüğüm oranda onu savunuyorum. Dolayısıyla, kendimi hep, yaşamakta olduğum günde, hayatımın en yüksek noktasında buluyorum.'

    Sartre / Günlüklerden
    2 ...
  40. 142.
  41. hiçlik

    her türlü özlem kendinedir
    her seste kendini dinler insan
    bilinmeyen limanlara yelken açar
    her gördüğünü kendi rengiyle boyar
    her şehir bir büyük ruhun yansımasıdır
    ...her gittiği yerde bir parçası kalır insanın
    insan kendi tahtına oturana kadar hep kayar
    her basamak bir öncekinden daha yüksektedir
    basamaklar bitince sonsuz düzlük sonsuzluğa uzar
    bilge, sonsuz düzlüğün sonsuzluğunda sonsuz kalır
    her ses bir diğerinin yerine göre yer tutar boşlukta
    dıştaki sınırların içinde kalanına varlığım der
    kendinin çizmediği hiçbir sınır kendi değildir
    her zaman kendi için başkalarına uzar
    yanlış yerde arayan yanlış şey bulur
    buğday başağından habersizdir
    her gün kendi şafağını taşır.

    sartre
    4 ...
  42. 141.
  43. "bana ait sözcükler olsun isterdim. ama kullandığım bu sözcükler, bilmiyorum kaç bilinçte sürüklendi. sözcükler, başkalarında kazandıkları alışkanlıkları gereğince benim kafamda kendi kendilerine düzene giriyor ve size yazarken, bu sözcükleri kullanırken tiksinti duyuyorum."

    jean paul sartre; "herostratos"
    2 ...
  44. 140.
  45. "varoluş öz'den önce gelir" diyen filozoftur. yani insan yapıp ettikleriyle kendi özünü tayin eder. bu görüş, her türlü mistisizme de bir başkaldırıdır. öz yoktur yani. "olunması gereken" diye bir şey yoktur. "insan-ı kamil" yoktur. "hayatın anlamı" yoktur. bir "bulantı"dır varoluş. apollon değil, diyonissos'tur.

    sartre insanı özgür olmaya çağırmıştır. romanlarında "özgürlüğün yolları"nı göstermek istemiştir. bu yolları toparlarsak, seks, sanat ve felsefedir. yanına siyaseti de koyabiliriz. fransız sinemasının tuhaf olması bu anlayıştan kaynaklanır. iki felsefi laf ederler, sonra yatağa geçerler. amerikalılar gibi barda kızışmazlar; nerde olursa orda, özellikle sanat ve felsefeyi afrodizyak niyetine alırlar.

    karikatürize ediyorum, basitleştiriyorum ama, konu budur. "bulantı"ndan kaçabildiğin kadar özgürsün. kendinden uzaklaşabildiğin kadar özgürsün.

    unutmadan: bu bir sosyalist akım olmaktan daha çok, bireyci akımdır.
    1 ...
  46. 139.
  47. "avrupa sosyalizmi"ni ortaya çıkaranlardan biri ve ilginç bir filozoftur. bizde, bilindiği gibi, marx ve engels ayet gibi okunur. onlar ise eleştirel yaklaşırlar. moskova'ya bağlı olmayıp, amerika ile rusya arasında üçüncü bir yol bulmuşlardır. bu yol, varoluşçuluktan, fenomenoljiden, nietzschce'den ve fransız edebiyatından beslenir. sartre bu akımın başıdır. gide ve camus diğer dallarıdır.

    sonradan sartre'ın yolundan giden bir "üçüncü dünya sosyalizmi" de ortaya çıkmıştır. bunun en önemli temsilcilerinden biri de ali şeriati'dir. bu da eleştireldir; hatta çok pis dalgasını geçer, ana akım komünistlerle...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük