Bulantı kitabını 2 defa okuduğum ama hala okumak istediğim yazar.
Varoluşçuluk felsefesine kattıkları ile çağımızın en önemli 5 filozofu arasında gösterilmektedir.
Ayrıca nobel ödülünü reddetmiştir.Neden nobel ödülünü reddettiği sorulduğu zaman şu cevabı vermiştir ; benim iyi veya kötü olduğuma kimse karar veremez...
kadına düşkünlüğü ile tanınan, simone de beauvoir ile ilişkisinde dahi özgür cinsel hayatlarına müdahale etmemek üzerine anlaşmaları gibi tuhaf yaşantıların sahibi varoluşçu felsefe ve edebiyatçı.
sartre, vereceği seminerler toplantılar gibi etkinliklere ne kadar kadının katılacağı ortam oluşup oluşmayacağı gibi faktörleri göz önüne alarak katılırmış derler. yaşlandığında kadın düşkünlüğü daha bir artmış ama bir defasında bir girişiminde ''amca'' söylemiyle karşılaşınca çok fena bozulmuş.
cezayir tutumu, doğu ülkerinin sömürülmesine karşı duruşu ve varoluşçu felsefeye kattığı derinlikle ve büyük şov sergilediği nobel ödülü'nü reddiyle önemli bir fransız düşünürdür.
Yüzümün yansısı bu. Yapacak işim olmadığı günlerde onu seyreder dururum. Gördüğüm bu yüzden, hiçbir şey anlamıyorum. Başkalarının yüzleri bir anlam taşıyor. Benimki öyle değil. Güzel mi yoksa çirkin mi, bunu bile söyleyemem. Çirkin galiba. Çünkü böyle olduğunu söylediler. Bana dokunan bu değil. Yüzüme böyle nitelikler verilebilmesine şaşırıyorum aslında. Bir toprak parçasına ya da bir kayaya güzel ya da çirkin demek gibi bir şey bu.
20.yüzyıla damgasını vurmuş varoluş felsefesinin en önemli temsilcisi, nobel edebiyat ödülüne layık görülüp bu ödülü elinin tersiyle çevircek kadar özgür ve özgün aydın,entellektüel insan.
"Yanlış dünyaya gelmiş bir zavallı vardı. Öteki insanlar gibi, parkların, kahvelerin, ticaret kentlerinin dünyasında varolup gidiyor ve tabloların ardında, kitapların ardında bambaşka dünyalarda yaşadığına kendini inandırmak istiyordu."
1964 Nobel Ödülü'nü reddetmiş ve gerekçesini şöyle açıklayan muhterem filozoftur:
"Ben eserlerimi yaratırken yeterince ödül aldım, Nobel ödülü buna bir şey katmaz; tam aksine beni aşağıya çeker. nobel, tanınma peşinde olan amatörler için güzeldir. ben yaşlıyım ve yeterince keyif yaşadım. yaptığım her şeyi severek yaptım, en büyük ödül zaten buydu." *
sevgili sartre seni ilk okuduğumda daha liseye yeni başlamış bulunmakla beraber hiç bir bok anlamamıştım hatta sana baya bir isyan etmiştim. ama sonradan döndüm ve sartre adam güzel yazıyormuş okunması gereken güzel insan.
sartre' nin sevgilisi simone de beauvoir' in otobiyografisinin özeti sayılabilecek kadınlığımın hikayesin isimli kitapta simone de beauvoir, varoluşçuluğun sartre tarafından savunulmadığını, aksine sartre ve kendisinin başlarda bu kelimenin anlamını bile bilmediğini fakat 2. dünya savaşından sonraki eserlerinin ardından hem sartre hem de kendisi için bu kavramın yakıştırıldığını ve sonunda sartre' nin da varoluşçuluğu benimsediğini anlatmıştır.
bulantı adlı bir kitabı vardır. kitabı okudukça kendinizi rahatsız hissedersiniz, kitabı bitirip kapağını kapattığınızdaysa sizde de bir bulantı var olmuştur. mutlaka okunmalıdır.
varoluşçuluk felsefesini geliştirmiştir. varoluşun saçmalığına karşı bir bulantı hissederek, varoluş eşittir bulantı demiştir. fransız, zeki, üretken, inatçı ve çocukları da hayvanlarıda sevmediği olgusu birçok kişi için onu kınamaya yeterli gelebilir. "kızgın ızgaraya ne gerek var, cehennem... başkaları!" en ünlü sözlerindendir.
hell is other peoplecümlesini barındıran no exit gibi mükemmel bir oyunun sahibi filozof. cehennem üzerine öyle etkili öyle farklı bir yorum ki sartre ın zekasına hayran kalmamak mümkün değil.
insan özgürdür çünkü kendi değildir, kendine karşı bulunmadır. olduğu şey olan varlık özgür olamaz. özgürlük tam da, insanın kalbinde olmuş olan ve insanın gerçeğini olmak yerine, oluşmaya zorlayan hiçliktir.
insan gerçeği için varolmak seçmektir: hiçbir şey, alabileceği veya kabul edebileceği, ne içeriden, ne de dışarıdan ona gelmemektedir. insan gerçeği, hiçbir türde hiçbir yardım olmadan, en küçük ayrıntıya kadar kendini oluşturmanın dayanılmaz zorunluluğuna tamamen terkedilmiştir. böylece, özgürlük bir varlık değildir; insanın varlığıdır yani onun varolma hiçliğidir.
marksizmin aslında hümanizm olduğunu söyleyen düşünür, felsefecidir. aynı zamanda varoluşçulukla marksizmi diyalektik aklın eleştirisinde karşılaştırarak inceler ve değerlendirir.
"en bayağı bir olayın serüven haline gelmesi için, onu anlatmaya koyulmamız gerekir ve yeter.insanları aldatanda bu zaten. kişioğlu hikayecilikten kurtulamaz. kendi hikayeleri ve başkalarının hikayeleri arasında yaşar. başına gelen her şeyi hikayeler içinden görür.hayatını sanki anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır."
