normalde birlikte oturup kalktığınız, sevdiğiniz kişilerdir bunlar. ama durmaksızın mezelere saldırdığını gördüğünüz an ilişkinizi gözden geçirmeye başlarsınız. muhtemelen bir sonraki içki sofrasından haberdar etmezsiniz.
aynı zamanda sevap kazandığını savunan denyodur. fıstıktan iki tane alır, "mmm olum sarhoş mezesi yemek sevap lan" der, sanki bir akşam yemeğinin ana menüsü gibi mezeyi sömürür.
içki masasında mezeyi bitireni geçtim de, kim ne götürmüş diye bakan aslında gariptir. içki masasında bile olay bu noktadaysa ya orası içki masası değldir, ya da insanlar çok yalnızdırlar. içki masasında içki mezeyle değil sohbetle içilir.
içkinin icadından bu yana neslini hala sürdüren ,bi türlü masada sesini çıkaramadığın,uzaklaşması gerektiğini anlatamadığın motif.kıl tüccarı.aksi gibi de illa seni bi şekilde bulur.etrafın sarılmıştır kaçamazsın.murphy yasaları nın işlediği durum
içki içmeyen bu insan türü genelde muhabete katılır ve masanın ortamına uyarak mezeleri ufaktan götürmeye başlar bir bakarsınız ki ekmekle tabağı sıyırırlar... içki içenler bir bakar mezeler bitmiş, garsonnnnn diye bağrılır: bize meze getiriversene kardeş denir... bu döngü içki içenler ve içmeyenler arkadaş oldukça devam eder
amacı muhabbet değil midesidir. meze de onun için bir ana yemek gibidir. ama ortada olması onun için büyük bir sorun teşkil eder ve mezeleri takip etmekten ortada duran muhabbeti kaçırır. ortaya çerez gelirse de bademi antepti fındığı kendi hiyeraşisine göre bir sıraya koyar onları önceden götürüverir. ortada sadece beyaz leblebileri bırakır. bir çay bardağı rakıyla 4 tabak meze 3 karışık çerez yeme yetisine sahip insandır.
Muhabbet oluşturmay çalışan iki kişiden birini diğerine "zaten kafam bir milyon olmuş. şunu dövsem cezamda düşük olur di mi. Öpücem" demesine sebebiyet verecek durum
muhabbet ortamının içine eden adamlardır. sanki oraya iki kadeh bişey içip sohbet etmeye değil de yemek yemeye gelmiş gibi davranır. en samimi şekilde heyecanlı heyacanlı anlatırsın ama adama dönüp bakarsın o tıkınmakla meşguldür. dövmek gerekir.
