sıcak bi pazar öğleni,-bu laf neden oturmuyor yerine, bilen varsa özelden şeyetsin, sıcak bir pazar öğleni pehh. halbüsem; sıcak bir pazar sabahı ya da akşamı cuk diyo oturuyor cümleye başlarken- izmirde kordon boyunda sıcaktan pişmiş bir vaziyette sağa sola tükürerek yürüyoruz serseri arkadaşlarımla.
sıcaktan ter fışkırması başlıyor. az önce 2 litre su içtim nereye gitti mumuna koyum. birer tane bira içip serinleyelim dedik oturduk x cafeye.
buyrun efendim ne alırsınız lafından sonra
4 bira ğeeeeetirrr , çerez bi de su, şimdi yıkıl gözümün önünden-iç ses bu- zaten sandalyeler oturur oturmaz götümü yaktı.
laf kalabalığı yapmıyacam daha fazla toplam 2 saat içtik kaç tane içtik hatırlamıyorum 154 lira geldi ücret. 154/4= x hesaplayın işte...
o kadar içmişiz ki atlarsın, atlayamazsın muhabbetine girdik pezebenklerle...
ayakkabılarımı çimlere fırlattıktan sonra direk denize cumburlaaaop daldım.
diğer arkadaşlar gayet tabii ibne olduklarından mütevellit beni göt gibi izmirin serin sularında bıraktılar. millet bana bakıyor, kafam güzel sıcak tepeden tepeden vuruyor...
dibine dalayım bari de rezilliğimi görmesinler diye düşündüm bir an, derin nefes aldım. ulan ne göreyim, aşşağıya tekel bayii kurmuşlar. cam gibi parlayan o şişeleri görünce tırstım bir an, zaten dalgalıydı deniz, bira şişeleri götüme kaçmadan ben ordan kaçtım. *
edit lan: kötülemek amacıyla yazmadık dutverenler gerçekler böyle, bi ara dötü yiyen dalsın dibe de tekelleri ziyaret etsin.
