II. Dünya Savaşı sırasında stratejik bir değer kazanan izlanda korumak gerekçesiyle ingiltere tarafından işgal edildi. Daha sonra 1941’de Amerikalılar burayı devraldı. 1941 yılında, Danimarka ile bağlarını koparma kararı aldı. 1944 yılı Mayıs ayında halk oyuna sunulan yeni anayasa oylandıktan sonra 17 Haziranda cumhuriyet ilan edildi. izlanda 1949 yılında NATO’ya üye oldu. Ordusu olmayıp da NATO üyesi olan tek ülkedir. 17 Haziran 1944'te, Amerika Birleşik Devletleri, izlanda'yı ilk tanıyan ülke olmuştur. 31 Aralık 1943 tarihinde, Danimarka-izlanda Birlik Kanunu 25 yıl sonra sona erdi. 20 Mayıs 1944 tarihinden başlayarak, izlandalılar, Danimarka ile kişisel birliği sona erdirerek, monarşiyi ortadan kaldırmak ve bir cumhuriyet kurma konusunda dört gün süren referandumda oy kullandılar. izlanda resmen 17 Haziran 1944 tarihinde bir cumhuriyet oldu. 1946 yılında, Müttefik işgal gücü izlanda'yı terketiler. 5 Mayıs 1951 tarihinde, ABD ile bir savunma anlaşmas imzalandı. Amerikan askerleri, izlanda Savunma Kuvvetleri olarak izlanda'ya döndüler ve Soğuk Savaş boyunca ülkede kaldılar. ABD 30 Eylül 2006 tarihinde son kalan birliklerini izlanda'dan çekti.
izlanda, jeolejik olarak hem Avrupa hem de Kuzey Amerika kıtasındadır. Haritada başlıca volkanlar belirtilmiştir.
sanki başka bir gezegendeymişsiniz gibi bir his veriyor size.
her yerini gezmeniz belki bir defada imkansız gibi ama 1 saat bile bir manzaraya bakmak sanki o manzaranın içinden çokça manzaraya bakıyormuş gibi hissedersiniz.
daha önce yakın yer olarak norveç'e gitmiştim izlanda'ya fırsat olmamıştı.
ama bir gün yine gitmek isterim buraya, dünya buharlaşmadan...
öyle bir yer ki etrafınızda karlar ve buzullar yerleri kaplamışken sıcak su gölcüklerine giriyorsunuz.
yerleşim olarak da planlı bir ülkenin refah ve toplumun huzurunun yüksek yerlerde olduğu aşikardır.
norveç gibi kuzey ışıklarının tadını pek alamasanız da gayzerleriyle, olur olmadık yerlerden akarak müthiş güzelliklere gebe olan şelaleleriyle muazzam bir ülke.
bu arada 22 saat oruç tutuluyor, valla bu manzaraların arasında tutulur.
güzel bir kaynaktan şöyle bazı güzel resimleri kırpıp getirdim.
uzun suredir planladigim 2 aylik tatilimi gecirecegim yer(diye umuyorum vize konusunda sikinti olmazsa)
ben de cogu kisi gibi ilk muzik gruplarindan tanidim izlandayi. cogu kisinin aksine sigur ros, bjork yerine (bkz: solstafir) ile tanidim izlandayi ve bunu sigur ros, bjork, (bkz: olafur arnalds) izledi.
pek bir degisilik olmadiysa hala danimarka konsoloslugundan alinabiliyor vizesi ve yine bildigim kadariyla turkiyeden direk gidis yok, aktarmali oluyor.
izlandaya gitmek isteyen herkesin icinden geciyordur sanirim (bkz: olsen olsen) dinlerken daglarinda yurumek, kafeye girip kahve soyledikten sonra sokagi izlemek. insanin icinde nasil anlatilir bilemiyorum iste izlanda sanirim ben ve cogu kisi icin bunu ifade ediyor.
10 gün ljubljana, budapeşte, prag, innsbruck rotasını takip edip interrail yapmakla, 7 günümü sadece buraya ayırmak arasında ikilemde kaldığım güzel ülke. uçak biletlerinin pahalılığı da ayrı bir mesele tabii.
jeotermal enerji kaynakları sayesinde elektrik neredeyse bedava olan, petrol kaynakları olmamasına dışardan ithal etmesine rağmen benzin ve türevlerinin fiyatları bizim ülkemize göre çok daha ucuz olan, arada ekonomik krizler çıksa da insanlarının gelir seviyesi çok iyi olduğundan insanlarının çok etkilenmediği, insanlarının istedikleri zaman dünyanın her yerine ucuz bir şekilde ulaşım inkanları olan, ada ülkesi olduğundan komşusu olmayan, o yüzden de sınır koruma gibi bir derdi olmayan, o yüzden de nato üyesi olmasına karşın ordusu yok denecek düzeyde olan (bir deniz kuvveti gibi birşey var diye biliyorum o da çok küçük boyutta...), coğrafi olarak herkesten uzak ama siyasi olarak da herkese yakın olan ülkedir.
tek handikapı yanardağlarının aktif olması, ama adamlar yerleşim birimini yanardağ bölgesinde değil daha uzak bölgelerde inşa etmişler, evet yanardağlar arada harekete geçmektedir, ancak kirli hava sorunu dışında şimdiye kadar insanları büyük bir problem yaşamamıştır. izlanda bizim toprağımız olsa, yanadağın dibine konutlar yapar, sonra da felaket olduğunda önlemleri almaya başlardık...