gumussuyu yokusunda, muthiş boğaz manzarasına sahip, eski taş bir bina içerisinde hem tekstil hem makina mühendisliği bölümlerini barındıran, mezunlarının okula yaptıkları yardımlar, bağışlar sayesinde bilimsel imkanları yüksek olan, mezunlarına iyi bir teknik bilgi birikimi kazandıran, taksime yakınlığından dolayı öğrencilerinin alkolik olduğu, lise tadında bir kaynaşmanın sağlandığı, çok özlediğim okulum.
Soğuk ve kampüsler arası otobüslerde vazgeçtim öğrenci olmaktan
Ve sırt çantamda sigara yanıklı çizimlerle doluydu dosyam
Ben iTÜde bir gün orta bahcede çimlere uzanabilme ihtimalini sevdim...
Birinci sınıfın çömezlik kokan, calculus lekeli yıllarında
Maslak'ta netscapeli kayıtlar yaşanırdı o zaman-
Özlemeye başladım sevgilimle gezmeyi...
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra..
Bizim Demirkol'larımız vardı, Aran'larimiz vardi
Aksel'lerimiz, Kuzucu'rımız vardı...
Bir de sıralara kopya yazma imkanı...
Abazalik kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,
Çancılık oynamaya başladık..
Ben VF alıyordum sen AA, geri kalanlar da sessiz harfli notlar...
Kurşun kalemlerle kopyalar yazılıyordu fx 5500 lere ve
Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle...
Abilerimizden öğrendik, 'mak-el' projesinde sabunlama yapmayı...
Gumussuyu 'nda usul usul ödev yapılıyordu.
Ve kapalı mekanlarda ders çalışmayı öneriyordu asistanlar.
Oysa Ratib Berker 'de hiç ders çalışmadım ben.
Merkez kütüphanede tartışılan sorularım olmadı benim,
Makina kantininde çekilen 'ısı transferi' ödevlerini saymazsak.
Gumussuyunda usul usul finaller yapılıyordu..
Ve belli bir saatten sonra kampüste dolaşmamayı öneriyordu otomasyon duyuruları.
Oysa hiç ders çalıştığım olmadı benim
Ve hiç bir dersten yüksek not alanlar arasında olmadı adım
Sınavların ortasında sevimli bir FFciydim sadece
Kafamda bitirme projeleri kuruyordum, ama derslerden geçemiyordum
Ben, bu okulu bitirebilme ihtimalini seviyordum, finallerin açıklandığı zamanda
Sınavlar mezuniyeti hep zamansız, amansızca bir hayal kırıklığına çeviriyordu
Ben, mezuniyetin kendi dönemimle birlikte olabilmesi ihtimalini seviyordum.
Ben, bu okuldan mezun olabilme ihtimalimi seviyordum.
Yaz okullarında rektörlük çekiyordu cebimde harçlık olacak paranın sıcaklığını
Sonra derslere giriyordum, yenik yorgun geçmesiz derslerin çare bilmez sürgünü
Ne yana baksam martenzit sanıyordum
Gumussuyu yokuşunun yalancı yeşilliğini
Derslere giriyordum bir süre
Yanımda oturan çancılarla yarışıyordum, yanağım sıra yüzeyinin garantisinde
Derslere giriyordum
Bir derslikten bir iç dersliğe
Son sınıfa yaklaştıkça büyüyordum.
Şenliklerin sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin
Korkuyordum
Sonra çıkıyordum dersten
Gumussuyundan bizim eve giden
Ömrümün en uzun,
Ömrümün en kısa
Ömrümün en amele,
Ömrümün en mühendis yolunu koşuyordum.
Çünkü sonunda sosyal oluyordum, odam kokuyordum sonunda..
Soğuk ve kampüsler arası otobüslerde vazgeçtim öğrenci olmaktan
Ve sırt çantamda sigara yanıklı çizimlerle doluydu dosyam
Ben bu okulda bir gün jürideki hocaların azarlamadığı bir zamanda
Ben bu okulda sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir bitirme hocasında
Ben bu okulda, inönü Stadına soğuk ve puslu bir cam arkasından bakan
Makina fakültesinin herhangi bir odasında
Ben bu okulda herhangi bir eski bitirmenin
rakamlarını değiştirerek bitirme projesi yapabilme ihtimalini sevdim.
Ben, bu okulun beni mezun edebilme ihtimalini sevdim!
9 dk da beşiktaş' inersiniz, 5 bçk dk da taksim'e çıkarsınız. ders aralarında maslak dağlarında* çimlere uzanmaktansa taksim'de bir bira içip ıslak hamburger yemek her zaman daha cezbedicidir.
bir cocuk icin topu inşaata kaçmak ne ifade ediyor ise bir kız içinde makina'da okumak aynı şeyi ifade ediyor olmalı efenim.
ayrıca arkadaşların yeminli ifadelerinde sakalı çıkan bayan arkadaşlarda mevcutmuş *