adamlar eurovision'u sallamadıkları için midir nedir, sokakta buldukları keşin tekini çıkarıp koymuşlar oraya.
tanım gerekse, bosna hersek diye bir ülkeden dahi haberi olmayan etkisiz elemandır.
2008'de geçen eurovision'daki şahıstır *** aslen ima edilen. kendisi desteklenesi bir eyleme imza atmıştır. zira her ne kadar medeniyet şu bu * da olsa avrupanın, çok açıkça farkedilen bir saçma oylama sistemine sahip yarışmayı düzenleyerek bir halt yaptığını sanmasının önüne geçmiş insanoğlu.
(bkz: al bu da sapı)
sunucuyu dahi şaşırtmış, "neden böyle konuştuğunu anlayamadım ama" demiştir sunucumuz. sarhoş olması muhtemel veya isveçin soğuk ikliminden etkilenmiş soğuk espri üreten bir itici adam.
ilgili sahsin videosunun izlenebilecegi bir kaynak belirtilmesi durumunda, eurovision u izlemeyen yazarlarin da gorebilecegi tahminen sarisin mavi gozlu sey. tabi tahmin, wederson ve aurellio da turk statusunde su durumda cunku. *
spikerin hakkında "sarhoş mu ne bu adam" şeklinde konuştuğu sarışın (hâliyle) bir eleman. gerçi vardı daha bunun gibi oyları açıklarken "naapsam da bir cinslik yapsam" diye kasanlar. kadının teki üç cümleyi üç saatte kurarak kendince heyecan yaratmaya çalıştı, herifin teki kezâ ağırdan aldı karnımıza kramp soktu falan. çok eğlenceli insanlarsınız .mına koduklarım.
sokaktan "gel birader, yakışıklı çocuksun bizim spiker ortalıkta yok şu puanları dağıtıver" tadında şeyler deyip çekip alınmış bir tip olsa gerek. gerzek gerzek hareketler yapıyor sunmaktan başka. sanırım bir de her sene yapılan kendine 12 puanı verme esprisini de çok yapmak istedi ve zikretti televizyon karşısına. puanlamayı da karşıdan kağıda yazıp okudu sanırım ama yazık evlat onu da pek okuyamadı. sarışın mavi gözlüsün ama bi boka yaramadın lan.
iyi bir içmişken eve geldiğimde, aa eurovision vardı ne olmuş bakayım derken açtığımda karşıma çıkan şahsiyet. spikerin sarhoş galiba dediğinde üzerime alınmadım değil...
üzerine neden bu kadar gidildiğini ve kendisine neden ''mal'' yaftası yapıştırıldığını anlayamadığım kişidir. adam eurovision'a gereken ''önemi'' vermiş işte kendince.