hayatın ta kendisi. birçok farklı kesimden insanı belki de birarada bulabileceğiniz nadir yerlerden birisi. kimse sizinle ilgilenmez ama dikkat çekici birçok şey de bir arada olur, böylece herkesin dikkatini çekebilirsinizde. ayrıca her keseye uygun mekan bulunur. sadece ara sokaklara girmekten çekinmemek lazım. sabah altı da bile hala kalabalıktır ama daha çok travestiler ve hayat kadınları o saatte olur. yalnızlığı en çok hissetirebilecek yerlerden birdir aynı zamanda. zaman sanki daha hızlıdır. hayat çok hızlıdır. bir başka boyuttur. bazen sadece nefes alınacak tek yerdir. zaman zaman acı dolu bir yerdir: gece 3'te travestileri döven insan görünümlü hayvanları da görebilirsiniz. yine de istanbul'da boğazı görmesenizde size istanbul'da olduğunuzu hissettirecek yerdir. istanbul'dan ayrılamama nedenlerinden biridir. ikinci evdir eğer seviyorsan. istiklal caddesi içinde bulunan mekanlardan dolayı sevilmez, mekanlara istiklal caddesinde bulunduğu için gidilir. bunu ancak yaşayan bilir. ve ne zaman ki bir damla göz yaşı döksen yanımda istiklal caddesini ararsın tıpkı bir dostun omzu gibidir çünkü. bütün kederini dinler ama kimseye anlatmaz.
kozmopolit yapısı sayesinde özellikle resim ve fotoğraf meraklılarına fazlasıyla malzeme oluşturan, yeni ve tarihi mekanları bir arada bulundurmasıyla dikkat çeken, gece hayatı için de son derece iyi alternatiflerin bulunduğu cadde.
istanbul'un kalbi de denebilir.
tarihin,ihtişamın,çürümüşlüğün,kültürün,mistiğin harmoniyle buluşup vücut bulduğu, hayatın bir dev gibi solurken nefesiyle sizi ısıttığı,insanların yürümediği ama aktığı mekan.
medeniyetlerin beşiği istanbul'un simgelerinden birisi. her çeşit insanı, her zevke uygun mekanı bulabileceğiniz. sadece başından sonuna yürüdüğünüzde bile çeşitli insan manzaralarıyla karşılaşıp hayret edebileceğiniz caddedir. hayatın kendisidir.
memleketimden insan manzaraları görmek için bir benzeri daha olmayan cadde. sağ tarafınızdan kekoların kekosu bir varoş tikisi geçerken, sol tarafınızdan dünyanın en güzel kadını geçiyor olabilir aynı anda. az önce bir ingiliz'e takılan gözünüz bir japon'a takılır saniyeler sonra. bir gothic hatuna laf sokarken, diğer yanınızdan geçen rapçi delikanlıya da ters ters bakasınız gelir mutlaka. işte böyle gariptir istiklal. istanbul'dur istiklal.
istanbul'u bir özet olarak görebileceğiniz caddedir. avrupa'nın önde gelen şehirlerindeki popüler caddelerin yanında, 7/24 olması ve kendine özgü karmaşasıyla birkaç adım önde olduğunu düşündüğüm "mekân". kıymetini bilmeli.
Akbank Sanat Galerisi, Musette türünde 1 dükkanda bitip, diğerinde başlayan müzik, azınlığın bir zamanlar gerçekten çoğunluk olduğu, sabahlara kadar şarkıların ve içkilerin eşlik ettiği sokaklarda, tinercilerin, orospuların, travestilerin, evsizlerin, evlilerin, aşıkların, yılgınların eğlenceyle birbirine dolanıp kaybolduğu, tüm kötülüklere ve tüm iyiliklere aynı mesafede durabilinecek yerdir.Anlatılmaz ancak yaşanır.
günlük sirkülasyonun 3 milyon olduğu söylenmektedir. ne olur sirkülasyonu kişi sayısı zannedip alta rivayeti çürütmeye çalışan şeyler yazmayın. sirkülasyon; günlük akıştır yani bir kişi meydandan tünele gidip sonra tünelden meydana geri dönerse bu iki sayılır. böylelikle sirkülasyon büyük bir sayı çıkar.
kozmopolitliğin cılkının çıktığı, midemi ekşitip, tansiyonun 12/8 yörüngesinden çıkaran mekan. asi gençlik triplerine girip, andaval olmaktan başka hiçbirşeyi beceremeyen punk-metal-tikky-agnostik-nihilist karması hayat formlarının uğrak mekanı. elinde palamutla dolaşan şişman mı şişman, sivilceli mi sivilceli bir hatun gördüm bugün ve ona ''ne yaparsan yap seninle yatmayacağım'' dedim. asi gençlik palamutla, yırtık converse ile olmuyor. jim morisson bir konserinde, kendisini zorla alıkoyan polislerden birinin başından şapkasını alıp seyircilere atmıştı. kalıbın yetiyorsa bunu yap. iğrenç bir hatundu bu arada, onu bile yapsa gözüme giremez. tekme bile atmam şerefsizim. gitsin kanepeyle sevişsin.
yürürken amerikan futbolu oynuyormuş gibi bir his uyandıran dünyadaki tek cadde. neticede aradaki boşluklardan yararlanıp ileriye doğru ilerlemeye çalışırsınız. ne yaparsanız yapın kimse sizi garipsemez. bu yönüyle de alkışı hak eder. normal bir kot ve basit bir t-shirt ile gittiğinizde kendinizi tuhaf hissedersiniz.
yazın en sıcak kışın en soğuk olma özelliğine sahip,ara sokaklarındaki kafeleriyle insanı kendine müdavim eden caddedir.ve eğer sonbaharsa biraz rüzgar eserse bir de yağmur yağarsa hiçbir yere tercih edilemez güzelliktedir.
yılbaşında kesinlikle gidilmemesi gereken caddedir.
günlük stresi atmak için haftaiçi çıkıldığında mest olunabilecek caddedir.
taksim meydandan tünele doğru, musette türündeki istiklal'e malolmuş şarkı eşliğinde, elinizde 1 paket kuş lokumu ile yürüdükten sonra, müzik aletleri dükkanlarının arasından Galata kulesine süzülüp, Ceneviz Kahvesi'nde köpüklü Türk Kahvenizi yudumladıktan sonra, yüksek kaldırımdan Galata köprüsüne süzülüp, tavla oynayıp, akşam üzeri rakı masanızı kurdurup, püfür püfür rüzgar eşliğinde karaköy ve eminönü vapurlarını izleyerek, türk sanat müziği eşliğinde hem efkarlanıp hem de efkar dağıtarak, tüm dertleri çöpe atabilirsiniz.
istiklal'de yapabileceklerinizi sıralamak bu entry'e sığmayacağı için genel şehir turunuzda nasıl kullanabileceğinize dair 1 örnek yazılmıştır.