hayat aslında sensin. senin seçimlerin, senin hırsın, senin arzuların ve her şey senin. hayat bir ırmaktır. bugün pislenirse yarın temizlenir. dümenin başına geçersen, istediğin yere gidersin. ve ek olarak usta kaptan fırtınalı havada belli olur.
istediğin hayatı yaşamaktan daha iyidir, istediğin insanla evlendiğin, istediğin arkadaşlara, istediğin şeylere sahip olduğun halde mutlu olamadığında daha çok acı vereceği kesindir.
genelde "toplum baskısı" yüzünden kişinin kendisini içerisindeymiş gibi hissettiği çaresizlik durumudur.
aslında bakıldığında bu tür "çıkmaza girme duygusu" kişinin daha çok "el alem ne der", ya da " aman karşımdaki insan kırılmasın" anlayışından süregelir.
sana ne kardeşim el alemden. 3 günlük dünya şunun şurasında !
istemediğin hayatın hangisi olduğunu bilmek anlamına gelir ki neyi isteyip neyi istemediğinden, sürüncemede kalmaktan milyon kere daha kolay kurtulanası durumdur. tamam koşullar seni sürüklemiştir, ailen vardır ya da terk edemeyeceğin sorumlulukların belki kurtulamazsın sahip olduğun ama istemediğin o hayattan öyle kolay kolay ama gün içinde durup 'lan bu hayat benim hayatım değil de nasıl bi hayat istiyorum ki acaba ben' diye sorup kendine yabancılaşmazsın en azından. en azından istediğin hayatın hayalini kurarsın.