istanbul'da yenen kazığın diğer illerde yenenlere benzememesidir.
şöyle ki; geçen cuma (15 şubat 2013) 7. kez aldığım matematik dersine yetişmeye çalışıyordum. Ders saat 13'te başlıyor. Cuma namazı falan derken zaten saat 13 olmuştu. Her zaman ki gibi yine derse geç kalacaktım. Bu arada derse 16'da da başlasa yine geç kalırdım ya neyse. * Hava biraz soğuk biraz da rüzgarlı, ki 4. leventin poyrazını bilirsiniz. kalın giyindim. koştur falan bir yokuş tırmandım. * biraz ısındım, hafif terledim falan. hem soluklanmak için hem de para çekmek için vakıfbank'ın hemen yanı başındaki atmsine uğradım. hesabıma henüz yatmış bir miktar para var.* içinden 20 lira çektim ki parayı idareli kullanmam lazım falan. vakıfbankın karşısından yolun karşısına geçtim. kutsal otobüs 500t'ye binip cevizlibağ'daki okuluma 25 dakikada gitmeyi hesaplıyorum. acelem varya hani. derken bana yaklaşan, yavaşlayan, yavaşlarken de selektör yapan yeni Opel Astra durdu yanımda. içindeki güzel giyimli güzel diksiyonlu * beyefendisi canı açarak bir şeyler söyledi bana. ilk başta anlamadım tabi. kulaklıları çıkardım. efendim dedim. başladı konuşmaya. Metro City avmden geliyormuş, arkadaşı kendisine birkaç marka parfüm hediye etmiş, kendisinin acilen ama çok acilen nakit paraya ihtiyacı falan varmış, elindeki parfümlerden birisinin ücreti mukabilinde hepsini hediye edecekmiş vs. vs. ne diyor allasen bu adam diyorum içimden. neyse. paran var mı dedi. var dedim. ne kadar dedi. 20 lira dedim. daha çıkmaz mı dedi. napacan abi dedim. kardeşim çok ihtiyacım var vallahi, yoksa seni yolda çevirir miyim dedi. ne yapmam gerekiyor abi dedim. yine tekrar etti. al şu parfüme 100 lira ver diğerleri yanında hediye olsun. hem benim ihtiyacımı görmüş olursun. düşündüm. abi olmaz ya falan dedim. yapma be kardeşim yolda kaldım ayın 20 sinde maaşımı alıyorum, vallahi paraya çok ihtiyacım var dedi. hım dedim. düşündüm ve sordum ne kadar abi? valla 100 olsa iyi olur dedi. abi dedim bak evin kirası gideri falan var, diğer arkadaşlara ayıp olur geciktirirsem falan dedim. ne kadar çıkabilirsin dedi. hesap yaptım içimden. ağzımdan çıkan kelime 50 oldu. yapma be kardeşim vereceğin rakam bir tanesini piyasa fiyatının üçte biri dedi. hem arkadaşlarına satarsın parfümleri dedi. düşündüm. hem adamın acil ihtiyacını giderecektim hem de arkadaşlarıma satabileceğim 4 adet pahalı ve markalı parfümüm olacaktı. o anda internet üzerinden bile sattım parfümleri o kadar hızlı düşündüm yani. ama adamı bi görseniz, sanki acilde bir hastası var ilaç alıp götürecek. bende oluşan halet-i ruhiye öyleydi en azından. derken abi dedim yanımda o kadar yok, atmden çekmem lazım. atla kardeşim dedi. atladım son model arabaya gittik atmnin önüne çektim parayı verdim adama. teşekkür etti ve ekledi gözlüğe ya da başka şeylere ihtiyacınız olursa beni arayın dedi. verdi numarasını okan ibnesi. thy'de çalıştığını söyledi. orda depolarda arkadaşları falan varmış. unutulmuş, günü geçmiş hediyeler falan filan saydı işte. abi dedim. ben amatör fotoğrafçıyım. var mı kamera objektif falan elinde dedim. yok be kardeşim de ayarlarız dedi. depocu arkadaşımdır. yutkundum. siktir la dedim içimden adam kesin kaçakçı. benim ordan tüymem lazım. neyse adam helaleşti falan benle bastı gitti. aldım parfümleri koydum çantaya. neyse, adamın ihtiyacını gördüğüm için hem de elimde 4 adet pahalı parfüm olduğundan dolayı gururla okulun yolu tuttum. akşam oldu, bir arkadaşın yanına geçtim, olayı falan anlattım. güldü. ve geçen yıl aynı olayın kendisinin de başına geldiğinden bahsetti. tabi ben hala çakmadım manzarayı. içimden, duty free * ürünlerin bir şekilde thy çalışanlarına ulaştığı ya da hediye edildiğini falan düşünüyorum. akşam oldu eve geldim. parfümlerin fotoğraflarını çekip sahibinden.com falan yükleyeceğim. derken kutuları inceledim biraz. o ana kadar hala gıcıklanmayan kalbim gıcıklandı. kutuları açtım. mallar bana biraz ehven * göründü. aklıma arkadaşta bulunan bir parfümle karşılaştırmak geldi. ondan bende olanlarından bir tanesi vardı. baktım bendeki mal onun yanında bile geçmez. zaten zor da olsa düştü. kandırılmıştım. sağlık olsun dedim ama arkasından da küfrettim ibneye. sonra güldüm kendi kendime. istanbul'da keriz çok diye.
parfümler bari koksa, koksa da 3 dakikadan fazla kalsa.