istanbulu ozlemek ne anneyi ozlemeye benzer ne kardesi.. istanbulu ozlemek, platonik sevgiliyi ozlemeye benzer. surekli mesgul eder kafanizi. sizi dusunmez bilirsiniz ama hala ozlersiniz. her gun sokaklarinda gezersiniz. kokusunu koklarsiniz, cafelerinde nescafe icersiniz, tophanede nargilenizi icer, camlicada simitinizi, ortakoyde kumpirinizi yemeye gidersiniz. tum bunlar hayaldir bilirsiniz ama elinizden gelen birsey de yoktur. surekli ona kavusacaginiz gunu dusunursunuz. Ataturk havalimaninda topragini opmeyi hayal edersiniz. onun kalabaliklarini ozler, dinamizmine kapilirsiniz. gunes batisini izlersiniz ruyalarinizda, kendinize kucuk bir kiz kulesi yaparsiniz oldugunuz yerde, her gunes batisinda onu cevirirsiniz gunese dogru. istanbulun disinda hayat yalandir sizin icin. onsuz yasanamayacagini dusunur, onsuz hayatin size azap oldugunu dusunur bir an once kendinizi onun kollarina atmak icin cabalarsiniz. yagmurunu hic bir yerin yagmuruna benzetmez; hic bir karda onun karinda oldugu gibi usumezsiniz. karsilastiginiz herseyi istanbulla karsilastirirsiniz buda ozleminize ozlem katar. sonra kalbinizde bir aci duyarsiniz. iste istanbulu ozlemek burda yatar..
Kokusu tek özlenen şehir. Doğduğum büyüdüğüm ama şimdi uzağında olduğum yaşamayı öğrendiğim bazen korktuğum ama hep sığınacak bir yer bulduğum, hüzünlerimi coşkumu heryerinde yaşayabildiğim ve zaman zaman annemi bana özleten şehir.
istanbul sadece bi sehir değildir. yaşayan bi organizmadır adeta. öyleki siz olmasanızda o akışına devam edecektir. çoğu zaman ikili ilişkilerde hissettiğimiz bi duygudur bu. bu yüzden sevgili gibidir istanbul. gürültüsüyle, pisliğiyle yaşanmaz gelir coğu zaman ama tıpkı sevgiliyi terk ettikten sonra yaşadığımız gibi pişmanlık yaşarız istanbulu bırakınca. onsuzda olmuyormuş deriz. ama sever istanbul insanlarını bu yüzden aynı pislik gurultuyle bekler bizi tekrardan boğmak için. hoşlanırlar ama bu boğulma duygusundan istanbulu sevgili gibi görenler. iyidir o nedenle istanbulu özlemek.
istanbulda doğmuş ve büyümüş insan kişinin ege üniversitesine transferiyle her gün gerçekleştirdiği acıtan aktivite..evini, ailesini, dostlarını, hatıralarını bütün yaşanmışlıklarını arkasında bırakıp gittiği, başka şehirde yağmurlu bi sonbahar sabahında (bkz: istanbulda sonbahar) ve akabinde yüksek sadakatten (bkz: döneceksin diye söz ver) dinleyip melankolinin zirvesine yaklaşan kişinin eylemi.
istanbulda üniversite eğitimi görüp de oradan ayrılmak zorunda kalan ve uzun sayılabilecek bir süreçte istanbula tekrar gitme şansı bulamayanların da arada sırada yaşadığı duygudur.*
eğitimi için dışarda olan istanbulluların çok yoğun yaşadığı duygu. herşeyini özlersiniz istanbul un. o her zaman eleştirdiğiniz trafik burnunuzda tüter. ''ulan şimdi istanbulda olsam da taksimden kadıköye 1.5 saatte gitsem dersiniz''. büfecilerin bayat sandeviç içine koydukları o sossisli dünyanın en güzel yemeği olur sizin için. eski okulunuzu, arkadaşlarınızı, aşklarınızı ve en önemlisi aileyi herşeyi ama herşeyi özlersiniz.
yaşamanız gereken yerin, hatta ait olduğunuz yerin istanbul olduğu hissini en yoğun duyduğunuz zamanlarda, o an bulunduğunuz yerden ve şartlardan nefret etmenizi sağlayabilecek, acıtan ama garip de bir huzur veren güzel şey...