ihtiyaç olmadığı taktirde gereksiz bir lüks ve harcama olacak girişim. ihtiyaç varsa bin tane de yaparsın, kimse sesini çıkarmaz.
öte yandan kendimi bildim bileli böyle de bir fantezisi vardır siyasi islam partilerinin. taksim'e, kızılay'a cami gibi. her dönemde gereksiz bir gerginlik nedeni olmuştur toplumda. ama beslenilen ana damar işte o gerginliğin ta kendisi olunca her dönemde bir şekilde kendisini tekrar eden bir kısır döngü olması kaçınılmaz olabiliyor.
ilave etmek gerekir ki mukaddes dinin göstergesi devasa camilerle memleketi donatmak, yüz kişinin yaşadığı yere on bin kişilik camiler inşa etmek değildir. insanların inançlarını göstermeleri ya da "ispat etmeleri" gerekenler de diğer insanlar değil yaradanın ta kendisidir.
cami ya da genel anlamıyla ibadethane inşa ettirecek olan imkan bulunduğunda o yörenin halkıdır, devlet değil. devlet gücü kullanılarak ibadethane yapılmamalı. maddi imkansızlıklar varsa her dine eşit uzaklıkta ve yakınlıkta durarak devlet bunu bir hizmet olarak yapmalı. ha o bolluk bereket varsa devlette; açlık ve eğitimsizlik, işsizlik ve yoksulluk yoksa her dine uygun ibadethaneler inşa etmesinde bir sakınca yoktur, olmamalı. ama açlık varsa, eğitimsizlik varsa, işsizlik, yoksulluk varsa devlet insanların dünyevi ihtiyaçlarına eğilmeli.
ama bunu da hizmet etmek yerine had bildirenlerle, ben sizden biriyim temalı orta oyunu sergileyenlerle, bakın bu cuma da burdayım diyenlerle, kısacası şark kurnazı siyasilerle yapamazsınız. neden avrupalı olamadığımızı hergün yaşıyoruz yaşamasına ama neden türkiyeli dahi olamadığımızın tezahürüdür işte bu şark kurnazlığı.