uzun zamandır insan hakları kavramı bile siyasi bir mücadele aracından başka birşey değil. insan hakları bildirgeleri ve antlaşmaları, kanunları vs israil, abd, fransa vb gibi ülkelerin dışındakiler için geçerlidir.
savaşın ve insan ölünlerinin kanıksandığı bir ortamda vicdanların da törpülrenmeye başladığını göstern sürecin son resmidir.
sürekli ölen çocuk görüntüleri ve insanlık dramları eşliğinde verilen savaş görüntülerine insanlığımızdan utanarak söyleyebilirim ki artık duyarsızlaştık. bazen bu görüntülerin sürekli verilmesinin doğru olup olmadığını soruyorum kendime ama hala makul bir cevap verebilmiş değilim. kurgulanmış bir ölüm izliyormuşuz gibi syerediyoruz televizyonu. bir hollywood filminde ölen başrol kadar bile üzülemiyoruz gazze'de yaşananlara.
kendi ırkını kutsanmış sanan paranoyak bir yönetim anlayışının insanlığı getirdiği bu noktada piknik; bir savaşın gölgesinde ertelenecek bir etkinlik gibi olamıyor ve alışıla gelmiş lüküs hayat, başkalarının ölümlerini kendi pikniğinde bir fon ve manzara resmi olarak seyrediyor.