ismini dahi bilmiyorum. Sadece iki kez gördüm seni. ilk gördüğüm gün senden çok etkilendim ve yarın olunca o mekâna sadece seni görmeye geldim. Ben bu tür yerlere takılmamakla birlikte sadece arkadaşlarım gidiyorlar diye onlara takıldım. Seni gördüğüm günün yarınında ise sırf seni tekrar görmek için o mekâna geldim.
Bu mektubu sana yazmaktaki amacım seni o mekâna hiç yakıştıramamam. Hele de Kırgız olduğunu duyunca üzüntüm iki kat arttı. Bir Kırgız kızının yapması gereken iş bu olmamalıydı diye düşündüm. Sana bakmak bir prensese bakmak gibi geldi bana. Yanına gelen seninle yatmak isteyen insanları görünce ben insanlığımdan utandım. Seni o mekâna ve yaptığın işe asla yakıştıramadım. Bence senin yerin çok daha değerli olmalıydı. Sen para için kendisini pazarlayan biri olmamalıydın. Sen güzel bir evin el üstünde tutulan güzel prensesi olmalıydın. Ama hayat işte, ekonomik şartlar ve yaşadığınız ülkenin koşulları sizi bu duruma düşürmüş. Biz buna kader diyoruz.
Ben fuhuş sektörüne tamamen karşıyım. Ancak buna sadece benim karşı çıkmamla varabileceğim bir sonuç yok. En azından senin bu piyasaya alet olmamanı istiyorum. Ve sana açık bir teklif sunuyorum. Gel çık bu hayattan. Bu mekândan ayda kaç para kazanıyorsan ben sana aynısını vereyim. Türkiye'de kalmak istiyorsan gel seni misafir edelim. Tüm ihtiyaçlarını karşılayalım. Kazanacağın parayı da vereyim. Ve sen memleketine dön. Senin ait olduğun hak ettiğin hayat kesinlikle bu değil. Çok tatlı ve güzel bir insansın. Muhtemelen karakteristik özelliklerin de çok iyidir. Seni o tür bir mekânda değil de dışarıda tanısaydım seninle uzun yıllarımı paylaşmak isterdim. Sevgilim olmanı isterdim, sadece bana ait olmanı ve sana ait olmayı. Ama dedik ya biz buna kader diyoruz.
Seni o pis mekândan ve otel köşelerinden kurtarmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Tüm vaatlerimde de samimi olduğuma inanabilirsin. Şayet sen de kurtulmak istiyorsan sana uzattığım elimi tutarsın. Senin yerin orası değil. Senin ait olduğun yer bir prensin kalbindeki prenses köşkü.
Hadi sana yakışanı yap ve tut elimi.
--------------------------------------------------
yüzlerce, binlerce ismi bilinmeyen kadına aşık olmak... her birinde ayrı bir seyler bulmak... oturup herbirine ayrı şiirler yazmak... sessizce, derinden... *
ismini dahi bilmeyecek derecede tanımadığınız-tanışmadığınız bir kıza aşık olmaktır. onla ilgii hiçbirşey bilinmemektedir.
acilen tanışılması gerekmektedir, yoksa bünye platonik bir aşkın acısını çekmeye mahkum kalacaktır.
geçici bir duygusal sarsıntı ve karmaşa durumudur. sessiz, sakin bir yere geçin ve bu duygunun geçmesini bekleyin. karacaoğlan gibi gördüğü güzele, ismini bilmediği kıza aşık olana bu devirde ya sapık diyorlar ya da ayran gönüllü.
