3 cin. Haz, eylem, ödev cini. Herbiri tabiatın mayasında olan kuvvetler. Bir yusuf masalı bu devrin en derin şiirsel masalıdır. Çünkü onun dili hesaplaşma dili. Sadece entelektüel dil sarhoşluğu değil.
şu güncelleme mes'elesi için ne diyecek, bir açıklama yapacak mı diye aklımın bir kenarında duran, rahatsız edici düşünceleri olan ve bu yüzden iyi biri olan bir insan. ee bir şiirde diyor ya "asra yemin ettik ve kızarmış patates yedik." şair önsezisi mi, çıplak bir tespit mi bu? Müslümanların tekrar tekrar okuması gereken dalgalı sularla çevrili ada.
Ben bu nadide insanı okuyunca, dinleyince, anlayınca kendim oluyorum. Dünyada, olmam gereken bir ruh haline bürünüyorum. Allah uzun ömürler versin, bir şeyler anlatmaya çalışan değil bizzat anlatan bir insan.
dilce susup
bedence konuşulan bir çağda
biliyorum kolay anlaşılmayacak
kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın
yanık yağda boğulan yapıların arasında
delirmek hakkını elde bulundurmak
rahma çağdaş terimlerle yanaşmak için
bana deha değil
belgeler gerekli
ismet Özel bir gence "sigara içerken besmele çekiyor musun" diye sorar. "Hayır tabii" cevabını alınca "demek ki başlarken besmele çekemeyeceğin bir faaliyet bu" der.
Bir şair. Şiir iyidir ya insani duygular vardır içinde. Düşüncesi ne olursa olsun insanlar benzer duyguları yaşar. insanların ortak paydasıdır bi yerde.
"Ne godiva geçer bu yoldan, ne de bir kimse kör olur" dizesine sahip şair.
Şairimiz bu şiirin bütününde rejimin baskısından bahsederken araya ince bir düstur gibi yerleştirdiği bu efsanevi dizeye şunları sığdırmıştır.
Godiva 11. Yüzyıl ingilteresinde bir kasaba Lordunun Ladysidir. Bu kasabanin halkı yüksek vergilerden ötürü şikayetçidir. Godiva da Lorda karşı halki haklı bulur ve halktan yana tavır alır. Lorda baskılar yapar vergileri düşürmesi için. Lakin lord bir süre sonra dayanamaz ve Lady Godiva'ya kabul edemeyeceği bir teklif sunar. Teklif, Lady Godiva'nın çıplak bir şekilde bir at üzerinde tüm kasabadan geçmesidir. Lady Godiva bu teklifi kabul eder, lord şaşırmıştır. Halkı Lady Godiva'ya bakmamalari için tehtid etmiştir. Kimse de bakmamıştır zaten. Bir kişi dışında. O kişi de bakmaya çalışmıştır lakin kör olmuştur.
Yani şairimizin bu küçük dizeye yerleştirdiği mânâ; kimse karşı çıkmıyor baskıcı rejime, karşı çıkan olmayınca güzel sonuçlara katlanacak sonuçlar da elde edilemiyor. Oysa birisi cesaret etse sonuç kaçınılmaz güzeldir.
şairin bu şiirini ilk okuduğumda hiçbir şey anlamamıştım heyhat. ne saçmalıyor lan bu adam demiştim. aslında bunu bu şiirdeki kaosa benzer duruma düştüğünde anlıyor insan. tıbbi olarak, kesinlikle yaygın anksiyete bozukluğu yaşayan birini ya da kendini tarif etmiş diye düşünmekteyim. iyi ki antidepresan almamışın ve bu sayede bu şiiri yazabilecek duruma gelmişin ismet özel. büyük şairsin. şiir şöyledir;
Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar
belki kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam
nöbette uyursam eğer kitaplarımı yakarlar
etimde şirpençe çıkar bu kızı alamazsam
bu işi bitiremezsem şehirden beni kovarlar
izin kağıdım yanar konuşacak olursam
bu senet bankalar kapanmadan
ruhumun rengini kapatmayacak olursa
ölür kuyuya düşen çocuk
çocuğun mercan saati çatlar mutlaka
koşup haber vermeliyim
yetkili memura
bahar geliyor, ilerliyor yeminler
alnımı kapıp getirmeliyim
denizi karşılamaya
kırlangıcın kanadındaki kezzap
leylakta sıkışan buhar için
nabzımı bulmalıyım nerede bulacaksam
nabzımı çünkü ben kasadan fiş alarak
yağmuru, selvileri zor durumda bıraktım
benim yongalarımdan yapıldı bu çelenkler
....
"-Ben Türk Edebiyatının son dev çınarlarından ismet Özel... gençler şimdi metrobüste elinde telefonla belki de benim sözlerimi yazıyorlar... Ayakta yolculuk yapıyorum, çünkü beni tanımıyorlar. Ben ismet Özel, şair, 73 yaşında... Her şey ben yaşarken oldu bunu bilsin insanlar..."
Türk şiirinin yaşayan en büyük şairi. Ölmeden önce tanışmayı en çok istediğim kişi. Ayrıca bugün şiir diliyle ilgili şöyle bir yazı denk geldi, tavsiye edilir.