ayhan aydan ve adnan menderes aşkı ile ilgili gizlice çekilmiş fotoğraf ve haberlerin yayınlanmasını "mahremiyete saygısızlık olur" diyerek engelleyen chp eski genel başkanı, 2. cumhurbaşkanı...
her hareketi her sözü acımasızca eleştirilebilir belki; ama bu tavrı ile günümüz siyaseti için onun gibilere ihtiyaç duyulduğunu hatırlatmıştır.
cumhuriyetin 2. adamıdır. hataları yok mudur, tabii vardır. ama gericilerin eleştirdiği açılardan değil, zira onlar inönü'nün şahsında cumhuriyete, akla, bilime düşmandır.
onu elestiren kesimin (özellikle muhafazakarlar) düsündügünün aksine, ibadetini gizli yapan ve sirf dini devlet islerine karistirmadigi icin birilerine diken olan, atatürk le bazi konularda her ne kadar fikir ayriligi yasamis olsada, türkiye ye cok emegi gecen lider.
Ataturk'un 38'de son cagrisina olum dosegindeyken Ankara'daki siyaseti bahane edip gitmemiştir. Bunun Ataturk'un mirasinda kendi ogullarina buyuk para bırakmış olmasından ötürü olduğunu düşünenler vardır!
türk insanının haritada ege adalarına her bakışta suratlarının düşmesine neden olan 2.cumhurbaşkanımız. kendisi hakkında bu adalar ile ilgili bir rivayet de vardır : ismet inönü ege'de bir sahil kasabasındayken karşıda bir ada görür yanında artık kim varsa yaveri olabilir hadi şu adaya gidip bi bakalım der ancak yaveri orası yunan adası paşam der ismet inönü'nün cevabı ilginçtir o adalar bu kadar yakın mıydı yahu ? ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem rivayet sonuçta.
atatürk'ün ölümüne bir yıl kala gözden çıkardığı fakat buna rağmen siyasi yeteneğinden dolayı atatürk'ten sonra cumhuriyetin dümenini eline alan ve onu en kısa zamanda emperyalizme mahkum eden yakın tarihimizin diktatörlerinden.
atatürkçülük adı altında batıcılık ve emperyalistlerle yakınlaşma fikrinin mucidi.
chp'nin ve memleketin bugünkü halinin sorumlularından bir tanesi.
edit: 1939 - 1949 yılları arasında tbmm'yi açarken okuduğu nutuklarından biride bile atatürk'ün adından ve hatırasından bahsetmemiştir. nankör olduğunu da öğrenmiş olduk.
emre kongar'ın deyimiyle dünya tarihinde bir dış baskı ya da halk devrimi olmaksızın tek parti sisteminden çok partili sisteme geçen ve ilk seçimde mağlubiyeti olgunlukla kabul edip muhalefete çekilen tek liderdir. kendisi adnan menderes'in idamına da engel olmaya çalışmıştır. bana göre türkiye'de kendisine en çok haksızlık yapılan insanlardan biridir.
moskova' nın direktiflerine harfiyen uymuş zulüm muştasıdır. kendi deyimiyle, '' çocukları aç bırakmış, ama babasız bırakmamıştır ''. kendisiyle çekilmiş hususi bir fotoğrafım var. şaka yapmıyorum lan, ciddiyim !
ilginç bir anekdot daha;
ismet paşa, vasiyetinde atatürk' ün yanına gömülmek istediğini belirtiyor. fakat ne yazık ki 300 metre karşısına gömüyorlar kendisini. sanki uşak gibi. hani mustafa kemal, '' kalk ismet '' dese kalkacak gibi... bir devlet adamı değil de, paşanın yaveri gibi yatıyor, en çok da buna üzülüyorum. fakat kendisi sinsidir, bir insanı ne kadar çok överse o insana o kadar fenalığı dokunur. kıskançtır. mustafa kemal çankaya köşkü' nü inşa ettirince, hasedinden pembe köşk' ü kendisi için yaptırmıştır. halk açlıktan kırılırken ingiltere' den getirttiği taylar dillere destandır. ismet düzenbazlıklarıyla ve gamsızlığıyla ünlüdür. duyuyormuş gibi yapar, lâkin duymaz. e zaten kulakları sağır, ağır işitiyor herif, nasıl duysun. iyi taktik vallahi...
- ismet vızıbıtırıttın mı ?
+ efendim paşam, duyamadım ?
- yok birşey, havalar da sıcak diyorum.
27 mayıs ihtilali'nden önce "Şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilal, meşru bir haktır." diyerek ihtilali öngören kişi. cumhuriyet kurulduktan sonra, siyaset sahnesinde hep dengeleri koruyan, askerle siviller arasını mesafeli tutan adamdı. deniz gezmiş ve arkadaşlarının idam edildiği gün kalp krizi geçirdi, ertesi günki chp kongresinde parti içi muhalefete rest çekip "ya bülent ya ben" demiş, bülent ecevit'in genel başkan seçilmesiyle siyaset arenasından çekilmiş, kısa bir süre sonra da vefat etmiştir.
Bursa'da okurken bir keresinde yakın arkadaşım orada diye said-i nursi'cilerin kaldığı eve gitmiştim. Akşam yemeği, akşam namazı derken sıra geldi sohbet dedikleri olaya. Ellerine aldılar bir kitabı başladı odadaki herkes sırayla içinden belli bölümleri okumaya ve sanırım ev abisi olan şahıs da bu çocukların okuduğu ve kimsenin anlamadığı eski türkçe ile yazılmış yerleri yorumlamaya anlatmaya başladı. Nerden geldiğini anlamamakla birlikte konu birden bu deccal muhabbetine geldi ve adamın ağzından şu kelimeler döküldü: 2 çeşit deccal vardır, birisi büyük deccal ki bu bedüzzaman hazretlerine göre lenin dir (!), bir de küçük deccal vardır ki bu da hepinizin bildiği üzere din düşmanı ismet inönü'dür (!).
Ah o ismet'in önü ne bir otursanız da görseniz deccal kim, deyyuslar!..
"2 çeşit deccal vardır, birisi büyük deccal ki bu bedüzzaman hazretlerine göre lenin dir (!), bir de küçük deccal vardır ki bu da hepinizin bildiği üzere din düşmanı ismet inönü'dür (!). " ifadesine gelince:
"çeşit" tabiri köken itibariyle birden çok birey bulunduran bir grubu tanımlar. yoksa manasız olur. mesela: gerzek çeşitlerimiz içeridedir. yahut: öküz çeşitlerimiz içeridedir, vitrine aldanmayın vs. * cümleyi kuracakken 2 çeşit değil 2 tane deccal vardır şeklinde girmek gereklidir. dilbilgisel güzellemeden sonra..
risalelerde böyle abuk subuk tarifler yoktur. akşam yemeği ağır gelmiş. anlamamışsın sen anlatılanları. ismet inönü zalimdir. sen onu da anlamamışsın. hakkında malumatın ne ? milletin sırtına giydirdiği vergilerden haberin var mı ? senin o kalkınma , ilerleme sandığın o sana anlatılan masal dönemleri reel değil. tamamen manüplasyon. haberin yok. yahu tahta bacakla , düşe kalka, yarım yamalak .. bu ne cürret anlamadım.
"risalelerde böyle abuk subuk tarifler yoktur." Var olduğunu söylemedim zaten, sadece konu bir şekilde oraya geldi ve o abi dedikleri kişi böyle bir cümle kurdu. Ve evet "çeşit tabiri köken itibariyle birden çok birey bulunduran bir grubu tanımlar." Aynı deccal gibi veya kendini ayara adamış öküz yazarlar gibi.
Akşam yemeği ağır gelmiştir çünkü o arap özentisi yemeğe pek alışkın bir bünyem yok.
ismet inönü'nün zalim olduğuna inanılır ben inanmıyorum ama saygı duyuyorum. "milletin sırtına giydirdiği vergilerden haberin var mı ?" 2. dünya savasına girmemiş ama girecekmiş gibi hazırlanan bir Türkiye'den bahsediyoruz, bu sence çok normal değil mi? Yada şöyle diyeyim o risale-i nur talebesi olan tayyip efendinin bu ülkeye soktuklarının yanında ne kadar kayda değer?
Sonuç itibariyle sevilir, sevilmez ama eminim ki risale-i nur okuyucularının dediği gibi de deccal değildir.