her şeyin ötesinde kendisini geliştirmeyi seven bir adamdır. 37 yılında atatürk ile arasının açılması sonucu bir süre siyasetten uzaklaşmış ve evine çekilmiştir. bu dönemde günde birkaç saati ingilice öğrenmeye adamıştır. ayrıca yine yüzmeyi oldukça geç yaşında öğrenmiş bir insandır. öğrenmenin ve kendini geliştirmenin sınırı olmadığına inandığı için politik olarak çok desteklemesem de bu tavrından dolayı saygı duyarım.
Almanya daki olumsuz koşulardan dolayı 40 kişilik bir ekiple ülkemize gelmek isteyen einstein ve ekibini ülkeye kabul etmeyen liderdir. Einstein bir mektupta bir yıl ülkemizde hiçbir şey talep etmeden bilimsel çalışmalar yapacaklarını anlatmış ve red cevabı almıştır. Gerekçe ihtiyaç olmamasıymış.
celal bayar'ın bakanlığa getirilmesini takiben atatürk'le evinde tartışan "bu ülke ne zaman içki masasına yönetilmekten kurtulacak." çıkışı yapan, akabinde Atatürk tarafından Başbakanlıktan alınıp, vefatına kadar da kendisiyle bir daha görüşemeyen devlet adamı.
Ne yapmış da saygınlığını yitirmiş anlayamadığım asker ve politikacı.
hırsız ve rüşvetçileri anladık zaten onlar sevmiyorlar da, Atatürkçüler sevmiyor ne demek amk?
ulan o kadar savaşta komutanlık yapmış, sevr ihanetinin ardından Lozan gibi bir anlaşma ile bu ülkenin tapusunun altında imzası bulunan, çok partili demokrasiye geçişte doğrudan müdahalesi bulunan, bütün dünyanın birbirini yediği, 40 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği bir savaşa ülkeyi solmamayı başaran bir adam var karşınızda, ağzınızı temizleyin de öyle konuşun atıp tutarken.
hele hele ölümü göze alıp ülke kurmuş adamları, vakıf kurup rüşvet toplayan namussuzlarla karşılaştıranlar siz hiç konuşmayın.
siyasi olarak gözümdeki en büyük başarısı, türkiyeyi ikinci dünya savaşına sokmaması olan devlet adamı. bu insanlara devlet adamı demeyi seviyorum. çünkü hakikaten de öyleler. kemalist elitin ortak özelliklerindendir bu. celal bayar da, menderes de, inönü de hep birer devlet adamıdır siyasetçi olmaktan öte. o dönemde bu çok gerekli olan bir şeydi, çünkü yeni kurulmuş, genç türkiyenin gücü bir hayli kısıtlıydı.
daha hala bile ikinci dünya savaşına girsek şöyle olurdu, böyle olurdu diye işkembeden sallayanlar var. kurtulun evladım şu liseli kafasından artık. türk ordusu o dönemde tam bir etkisiz eleman. ancak buna rağmen bizim topraklar jeopolitik konumundan dolayı acayip derecede önem arz ediyor her iki kanat için de. ingilizler ayrı baskı yapıyor, almanlar ayrı. türkiye savaşa katılsın istiyorlar. almanlar türk-islam coğrafyasına doğru genişlemek ve sovyetleri kuşatmanın derdindeler. gerizekalı arapların bir kısmı ve bosnalı, kafkasyalı müslümanlar nazilere çoktan katılmışlar bile. bunların akıbeti fena oluyor sonradan. hitler türkiyeyi ikide bir okşuyor "türkiyenin bizim kuracağımız yeni dünya düzeninde çok önemli bir yeri olacak" falan diye. bizimkiler yemiyor bunu çok şükür.
ingilizler kendileri ve fransa ile savaştan önce imzaladığımız pakta atfen bize baskı yapıyorlar bize katılın diye. bizimkiler onu da yemiyorlar. nazikçe diyorlar ki, biz sözümüzde dururuz durmasına da, fransızlar çoktan teslim oldular. dolayısıyla bizim anlaşmadan doğan yükümlülüklerimiz de ortadan kalktı, anlaşma çoktan hükümsüz kaldı.
o dönem türkiyenin bir numaralı önceliği diplomasi. çünkü ülkeyi ne nazilerden ne de sovyetlerden koruyabilecek bir ordu yok o dönemde. hiç öyle bugünkü gibi görmeyin orduyu. teçhizat yok, alamıyorsun. ordunun modernizasyonu yapılamamış.
nazilere katılacak olsan, anında sovyetlerle düşman durumuna geliyorsun. yani o meşhur stalingrad savaşı belki olmayacaktı da kars savaşı falan olacaktı onun yerine. hadi diyelim almanlar kazandı. senin kazancın ne olacak bundan? naziler ülkeye yerleştiğinde "hadi canım artık siz gidin, kış kış" diyebilecek misin? elbette hayır. adamlar ha bire türkiyedeki turancıları destekliyorlar el altından. getirecekler bir tane turancı kuklayı, oturtacaklardı ülkenin başına. o da hitler bıyığı bırakıp, heil hitler diyerek yozgat halkını selamlayacaktı işte.
inönü öyle bir dönemde türkiyeyi savaşa sokturmayan diplomat kadronun başındaki kişidir. bu yüzden takdir edilesidir. ama iç politikada da aynı şekilde yerden yere vurulması gereken bir diktatördür. türkiyenin şu anki saçma salak siyaset yapısının da baş müsebbibidir kendisi.
atatürk'ü itibarsızlaştırmaya çalışan, ulu önderimiz ölür ölmez paralara kendi resmini bastırıp unutturmaya çalışan, bize sığınan soydaşlarımızı teslim edip daha sınırda vurulup ölümlerine sebep olan sözde şef.
kendisini atatürkçü yerine kemalist olmayı tercih eden mankurtlar dışında seven yoktur. dincilerin hangi dezenformasyonu bu adamın milliyetçilere çektirdiklerini kapatır merak ediyorum:
- sovyetlere yaranmak için türkçülere yapmadığı işkence kalmadı.
- atatürk ölünce paraların üzerinden resmini sildirip kendi resmini koydurttu.
- dünya savaşı sonrası osmanlı mirası olan rodos ve on iki adayı reddetti.
- ülkemizi demokrat parti öncesi nato'ya sokmaya çalıştı ama başaramadı.
- ülkemize sığınan azerbaycan türklerini ruslara teslim edip katliamlarına sebep oldu.
- alman safında savaşan tatarları türkiye üzerinde rusyaya teslim etti.
- atatürk sonrası türkiye ekonomisinin içine etti.
kemalistler aslında inönücüdür. bu yüzden kendisini çok severler. fakat gerçek atatürkçü olan milliyetçiler maskesini bilirler.
izlediği dangoloz politikalarla türkiyeyi felakete sürüklemiş (bkz: tkp)nin gizli kurucu başkanı. Mustafa kemalin ölümünün ardından kendi parasını bastırması ayrı bir vefasızlığın şişik bir egonun en açık göstergesi olsa gerek. Ayrıca bu fühner kılıklı dangolozun oğlu etnik kürt milleyetçisi pkk , bdp gibi kürt siyasi haraketinin yapı taşlarını vakti zamanında shp çatısı altında toplama hainliğini göstermiştir. Mekanı cehennem olsun demiceğim çünkü mekanı zaten belli.