kendisine hakaret dolu bir mektup gönderen abd başkanı johnson'u ziyaret eden kişi. aşağıdaki resim o rezil mektubun hemen 1 ay sonrasında abd'de çekilmiştir.
kendisi hakkında kitap yasaklama konusunda atıp tutanlar izlemeli bunu. birilerine küfredenlerin nedense en büyük ahlaksız olduklarını bilmemeleri ne kadar acı...
çok eleştirilen paralara kendi resimlerini bastırtma eylemi atatürk zamanında çıkarılmış "paraların üstünde cumhurbaşkanının resmi olucaktır" kanunu nedeniyledir. *
inönü muharebelerinin komutanı. soyadı da buradan gelmektedir. başarılı bir askerdir ancak başarılı bir siyasetçi olamamıştır. birçok şey borçlu olduğumuz yegane insanlardandır. nur içinde yatsın.
lozan konferansı açılış konuşmasını ev sahibi ve diğer katılımcı ülkeler adına yapmak isteyen lord curzon'a kendi haklarında konuşma yapmaması gerektiğini hatırlattıktan sonra "Biz, bağımsızlık istiyoruz, toprak bütünlüğü istiyoruz, bu hakkımızı almadan gitmeyiz" deyip ardından aynı konferansta alçak koltukta oturma krizini henüz başlamadan çakan zeki siyasetçi ve asker.
2.ci adamdır. atatürk'ün silah arkadaşı, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevleri yapmış, gündelik siyasette şahsında cumhuriyete ve atatürk'e sıçratmak amacıyla çamur atılan devlet adamımızdır.
atatürk'ün silah arkadaşı, ülkemizin 2. cumhurbaşkanı, ilk başbakanı önemli bir askerdir. günahıyla sevabıyla bu ülkeyi yönetmiş bazı yönleri eleştirilsede dönemine göre iyi işler çıkartmış, lozanı koparıp getirmiş, ülkeyi 2. dünya savaşın sokmayarak büyük bir iş başarmış, kurtuluş savaşında cephede savaşmış komutandır. ismet paşadır.
'' Yepyeni bir Türkiye' nin her sahada temellerini atmak, elimize geçen emaneti yüz akı ile yeni kuşaklara devretmek tek amacımız olmuştur. '' ismet inönü.
Hakkında birçok polemik bulunan, adeta bir dönemin günah keçisi ilan edilen bir lider ismet inönü. Garp cephesinde askeri dehasını, Lozan' da diplomatik zekasını, Milli Şef döneminde ise otoriter devlet adamı karakteri gösteren bir lider. ismet inönü' nün çok yönlü kişiliği içinde, polemik yaratmak isteyen yahut karalama amacı güden insanların kaybolduğunu görmek mümkün. Bir ülkenin kuruluşu, o ülkenin kalkınması ve akabindeki siyasi durum için 50 yılını vermiş bir insanı, 5' er yıllık periyotlarla yaftalayıp lanetlemek ne acı.
1917 yılından beri, Atatürk ile olan dostluğu boyunca her dönemde onun yanında bulunmuş olan ismet Paşa, her ilerici atılım ile kurucu düşüncenin adamlarının bir bir eksilmesine karşın, yüksek fikirleriyle ve ileri görüşüyle Atatürk' ün en yakınında bulunabilmiş bir devlet adamı. Tüm bu özellikleri sayesinde modern Türkiye' nin ikinci adamı, milli şefi olmuştur. Atatürk' e olan bu yakınlığı yeri geldiğinde onun karizmasını kullanarak siyasi rakiplerini mağlup etmeye yaradığı gibi, zamana göre, Atatürk' e ve kurucu anlayışa saldırmanın bir yolu olarak görülmesine de neden olmuştur ismet Paşa' nın. Maksat bu olunca, haliyle tüm bu karalama kampanyaları haksızlıklar ve iftiralarla dolu.
Şu noktayı görmezden gelmemek gerekiyor ki ismet Paşa' nın en çok haksızlığa uğradığı konu '' demokrasi'' . Üstelik kendisi bir övünç kaynağı olarak '' benim en büyük iki eserim: köy enstitüleri ve çok partili rejim'' diyorken.
Çok partili rejim cumhuriyetin ilk yıllarından beri büyük bir özlemle hayal ediliyordu. Bu maksatla 1924 anayasasının da sağladığı olanakla kurulan Terakkiperver Fırka, tutucu karakteri ile karşı-devrimcilerin ilgi odağı olmaya yüz tuttu. Olgunlaşmamış bir demokrasinin tarih sayfaları arasına karışan bir ürünü oldu. Sonraki 5 yıl yapılan devrimlerin tabana yayılması ve demokrasi bilincinin oturması maksadıyla adeta bir kuluçka dönemi olarak geçti. 1930 yılına gelindiğinde yeni bir çok partili rejim denemesi için düğmeye basıldı. Hükümetin demiryolu politikasını eleştirerek siyasete başlayan Serbest Fırka kuruldu. Etkisi tüm dünyada hissedilen 1929 buhranı sonrası zarar görenler ve gericiler fırka bayrağı altında birleştiler. Olaylar kısa zamanda çığırından çıktı ve durumun varabileceği noktadan ürken Fethi Okyar partiyi feshetti.
'' Terakkiperver ve Serbest Fırka olayları Devrim yapılırken ve belirli bir mesafe alınmadan çok-partililiğin pek sağlıklı işlemediğini gösteriyordu. Zaten 1930' lu yıllar artık Avrupa' da demokrasi rüzgarlarının değil, dikta rüzgarlarının estiği bir dönem olacaktı. 1945' e kadar da II. Dünya Savaşı yıllarıdır. 1945' te yeniden demokrasi rüzgarları esince Türkiye buna uygun davranacaktı. ''
Ülkenin her alanda kalkınması maksadıyla yapılan ekonomik ve sosyal yenilikler ve akabinde ortaya çıkan ikinci Dünya Savaşı' nın o yoğun tempolu günlerinden sonra o güne dek başarısız olunan çok partili rejim düşüncesi tekrar ortaya çıktı. Ayrıca Atatürk' ün ölümü sonrası oluşan iktidar boşluğunun yarattığı infialin geride kaldığını, inönü' nün bu noktada gücü elinde bulundurduğunu ve büyük bir ustalıkla ülkeyi yönettiğini belirtmek gerekir. Dünya savaşı sonrası oluşan konjonktürün daha demokratik bir dünya olduğu açıktı. 15 yıldır hasretle beklenilen çok partili rejim için bu rüzgar kullanılabilirdi. Parti içinde halihazırda bir muhalefet vardı. Özellikle toprak reformu konusunda Aydın' ın büyük toprak sahiplerinden olan Adnan Menderes, yasa görüşülürken ağır eleştiriler getiren milletvekillerinin başında geliyordu.
inönü 19 Mayıs 1945 Gençlik ve Spor Bayramı mesajında '' halk iradesinin; geliştirileceğini müjdeliyordu. Bu yakın bir zamanda çok partili rejimin gerçekleşeceğinin sinyaliydi adeta. Bu demokrasi rüzgarından güç alan ve CHP içindeki muhalif kesimde bulunan milletvekillerinden Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan, 7 Haziran 1945 günü CHP grubuna '' Dörtlü Takrir '' diye tanınmış olan bir önerge verdiler. Önerge reddedildi. Bu hamle önceki çok partili rejim denemelerinden ürkmüş olan ve yeni bir parti kurmaya yanaşmayan milletvekillerinin, onlara yeni bir parti kurmalarından başka çare olmadığını göstermek adına bilinçli olarak verilmiş bir karar olarak nitelendirilebilir.
''Dörtlü Takririn reddedilmesinden sonra Adnan Menderes ve Fuat Köprülü, Vatan gazetesinde demokratikleşmeyi savunan muhalif yazılar yazmaya başladılar. CHP bu davranışı parti disiplinine aykırı bularak bu ikisini üyelikten çıkarttı (21 Eylül). Bayar' ın iki arkadaşına verdiği desteği göstermek üzere seçtiği davranış, henüz parti kurma konusunda ikna olmadığını gösterir. CHP' den değil, milletvekilliğinden istifa etti (28 Eylül). Bu, kendisini yüksek bir maaştan yoksun bırakan bir davranıştı. Fakat inönü ısrarını sürdürüyordu. 1 Kasım 1945' te TBMM' yi açış söylevinde, açıkça, ülkenin bir muhalefet partisine olan gereksinimini dile getirdi. Oysa Temmuz başında Müteahhit Nuri Demirağ tarafından kurulmuş bulunan Milli Kalkınma Partisi vardı. Fakat Demirağ tutucu bir kişi olduğundan, inönü o partiyi görmezlikten geliyordu. Artık Bayar' ın da aklı yatmaya başlamıştı. 1 Aralıkta parti kuracaklarını açıkladı. 3 Aralıkta CHP' den istifa etti. Ertesi gün inönü' nün yemek çağrısına gitti ve görüştüler. ''
Demokrat parti kurulduktan sonra yapılan 1946 seçimleri, yargı denetimine açık olmaması ve açık oy gizli sayım usulü ile yapılmış olması nedeniyle sıkıntılı bir seçimdi. 1950 yılına gelindiğinde ise durum daha farklıydı. 1950 seçimleri sonucunda DP sandıktan birinci parti olarak çıktı. Bu durum o günün şartlarında DP' nin dahi beklemediği bir başarıydı. Bu noktada herkes ismet inönü' nün nasıl bir tavır alacağını beklerken o bu mağlubiyeti '' en büyük zaferi'' olarak nitelendirdi. Sonunda çok partili rejim uygulamadaydı.
Seçim sonuçlarından herkes bu denli memnun değildi. Nitekim bazı güç odaklarının yasadışı tekliflerine ismet Paşa' nın verdiği yanıt açıktı.
'' 1950 seçimi sonrası ismet inönü' ye kadar gidip '' iktidarı bunlara vermeyelim, müdahale edelim'' diyenlere ismet Paşa ''olmaz'' demiştir.
Bırakın bu anti-demokratik tavrın reddedilmesini, buna ek olarak gayet net ve müsterih bir tutum ile
'' 1950 senesini; memleketin yüz seneden beri hasretini çektiği yeni hayat tarzını, yüreğimiz ümit ve iftiharla dolu olarak seçmiş bulunuyoruz. ''
diye tanımlıyor ismet Paşa kendi özgeçmişini yazarken.
Henüz çoğulcu demokratik sistem mevcut değilken, bu noktada şunu gözden kaçırmamak gerekiyor ki, iktidarın bütün olanakları elindeyken özgür seçimlere giden, dahası bu seçimlerdeki mağlubiyetinin ardından büyük bir demokratik olgunlukla iktidarı devredip muhalefete geçen bir liderin dünyada emsali var mıdır emin değilim.
Daha fazla demokrasi vaadiyle iktidara gelen Demokrat Parti, iktidarının ilerleyen yıllarında muhalefete karşı tahammülsüz bir karakter edindi. iktidar-muhalefet ilişkilerinin daha önce tecrübe edilmemiş olması yahut Menderes' in inönü konusundaki takıntısı ilişkilerin bu denli gerilmesinin nedeni olabilir. Bu gerilim her haliyle meclise de yansımaktaydı. iktidarın her türlü muhalefete, özelde de CHP' ye karşı demokratik olmayan tavrı bu dönemde farklı örneklerle açıklanabilir. Sözü edilen dönemde DP örgütlerinin CHP' yi nefes alamayacak kadar sıkması, inönü' nün Uşak' a girmeden yolunun kesilip şehre sokulmaması ve taşlanması, CHP' nin mallarına el konulması, muhalif gazete ve diğer yayın organlarının kapatılması, son olarak da meclis üstü yetkilerle donatılan Tahkikat Komisyonu' nun kurulması ve muhalefet milletvekillerini meclisten tasfiye çalışmalarına girişilmesi örnekler arasında sayılabilir. Tüm bu yaşananlar sırasında dengeli tavrını ve mütevazi karakterini koruyan inönü konuşmalarında ve eylemlerinde hiçbir zaman demokrasinin evrensel çizgileri dışına çıkmamıştır. Yapılanlara rağmen sakinliğini bu denli koruyabilmiş bir lider görmek tarih sahnesinde çok da sık rastlanan bir durum değildir.
Tüm bu olan bitenleri gözardı edip, inönü, tahkikat komisyonundan aldığı 12 celse katılım yasağının ardından '' Biz demokratik bir rejim kurduk; bu demokratik rejimi istikametinden ayırıp baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda giderseniz sizi ben bile kurtaramam'' sözü ve akabinde sarf ettiği '' Şartlar oluştuğunda halklar için ihtilal meşru bir haktır'' söylemi nedeniyle '' Darbeci'' olarak itham edilmektedir. Oysaki özgürlükleri kısıtlanmış, muhalif kanadı susturulmuş, yayın organları baskı altına alınmış bir milletin verebileceği bu reaksiyonu dile getirmekten ve bu hususta iktidarı uyarmaktan daha tabii ne olabilir?
Her ne kadar gidişatın bir darbeye doğru olduğu artık ufukta görülmeye başlandıysa da, bu duruma kucak açmak mantıklı olamazdı. Demokrasinin ve çok partili rejimin tüm aksaklıklarına rağmen geldiği nokta ortadaydı. Oluşabilecek bir infial ile tüm bu kazanımlar çöpe gidebilirdi.
ismet inönü, 1960 darbesi öncesi ve sonrası açıklamalarında, askeri darbelerin ve yönetimlerin, demokrasi ve ülkelerin gelecekleri açısından ne kadar zararlı süreçler oldukları gerçeğinin altını çizdi. Darbeden sonra inönü' nün tutumu ise bir an önce demokrasiye geri dönülmesi yönündeydi.
Darbe sonrası 1962, 1963 yıllarında inönü, koalisyon hükumetlerinde yaşanılan Talat Aydemir' in darbe girişimi üzerine adeta demokrasiyi ve meclisi korumak maksadıyla kendisini siper etmiştir. Bu dönemde '' devletin üç beş çapulcuya teslim edilemeyeceği'' sözü ve darbe sonrası Aydemir' in infazı lehine oy kullanılması, inönü' nün demokrasiye yasadışı müdahaleler konusunda ne kadar kararlı bir duruşa sahip olduğunun göstergesidir.
Sonuç olarak Modern Türkiye' nin kuruluşundan bu yana büyük emeği geçmiş olan ismet inönü' nün, dünya standartlarında bir demokratik ve çoğulcu düzen için verdiği çabalar, çok partili rejime geçiş denemelerindeki kilit rolü ve muvaffak olmak için harcadığı emek yadsınamaz bir gerçektir. iki büyük hizmetinden biri olarak gördüğü ''çok partili rejime'' kastetmek isteyen her türlü yasadışı girişimin karşısında olan inönü bu anlamda hem milli mücadele kahramanı karizmasını, hem de yüksek tecrübeli devlet adamı olma özelliğini kullanarak adeta sonraki hükümetler için demokrasi dersleri vermiştir.
atatürk ün en yakın silah arkadaşı ve ikinci cumhurbaşkanımızdır. batı cephesinde yunanlılara karşı birbirinden şanlı zaferler almıştır. 2. dünya savaşı sırasında da çok başarılı denge politiksı izlemiş, bu insanlık ayıbından türkiye nin en az zararla etkilenmesini sağlamıştır.
cumhuriyetin kurucularından atatürkün silah arkadaşı fakat atatürkün vefatına yakın yıllarda araları iyice açılmış mustafa kemal onun kendini azletmesini sağlık sorunlarını bahane etmesini söylemiştir.