ismet özel

    2.
  1. eski marksist şimdi müslüman..ama her zaman muhalif..müslüman yalnız kalmaz müslüman inzivaya çekilir diyen adam.. (bkz: mataramda tuzlu su) şiiriyle melankoli gecelerimin başkonuğu.. (bkz: erbain) kitabı toplu şiirlerini içerir...
    28 ...
  2. 17.
  3. " sızıyı gideren su
    suyun sızladığını kimseler bilmez "

    diyerek sızlatır..
    26 ...
  4. 41.
  5. ismet Özel, ruhumda bir vakit "dağ ateşleri" yakmış bir "üstad"; şair demekten kaçınıyorum çünkü her 3 kişiden 5 inin "şair" olduğu bir coğrafyada içi boşaltılmış bir nitelikle sıfatlandırmak istemedim, her neyse...

    "Bu vapuru kaçırırsam beni cinnet basar" sandığım...
    "ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldığım" siyahın geçit vermediği karabasan günleri..
    Çok vapur kaçırdım... Öbürünü bekledim iskelede. Etimde de "şirpençe" falan çıkmadı.

    "Acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim" belki de zamanla... En çok "Gözlerim nemli değil, gözlerim namlu... " dizelerinde duraklıyordum, es koyuyordum mesela durdurak sevinçlere, vazgeçmek oluyordu o vakit savaşın adı...

    Hep kavga, hep acele, hep sıkıntı mı?
    Şehrin insanını, "Evraklılar, örtü severler, sivilcelerin, bozuk paraların, zarif ihanetlerin" insanları olarak mı görüyordum?
    Hayır.

    "Sana durlanmış kelimeler getireceğim," diyordu ismet Özel, ben de tekrarlıyordum.
    Tekrarladım durdum.
    Kullanıncaya kadar temizdi kelimeler...
    Hakikati olsa yine iyi, yanlış olanı görmek için "Pörsümüş bir dünyayı kahredecek kelimeler"i ezberden okuyarak...
    "Kelimeler ki bazısı tüyden bazısı demir / Çünkü seni dik tutacak bilirim / Kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden parlayan şiir... lerini okuyarak ismet Özel'in...

    biliyordum artık çok zordu, yeni bir hikaye kuracak zeminim her daim ıslaktı ama yine de uğraşıyordum rastgele işte..

    "Elalemlik deryalarına daldım."

    Vazgeçişin adı "dünya" oldu bir zaman, dışarısı oldu, hani "derya içredir deryayı bilmezler" gürültüsünde "mahi" oldum, açtım kapılarımı dışarı ama "anahtar deliğine kadar eğildiğimle kaldım" mazi oldum...

    Şiir nereden parlıyordu, neden parlıyordu o günlerde? yağmurdan mı, aşktan mı bahardan mı yoksa..?ilkyaz'dan mı?
    Asude zamanlardan bahseden dizeler de severdim oysa ismet Özel'den...

    "Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir / Kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa / Yağmurlardan sonra sokaklar silinip kaybolmuyorsa / O şehirden öc almak vakti gelmiş demektir."

    ismet Özel başından beri hep aynı şiiri söyledi bana. Onun en çok sevildiği zamanlarda ben onun "Özgür olmak, özü gür olmak demektir" cümlesi etrafında dönüyordum. Sonra bazılarını şaşırttı ismet Özel. Ben de zaman zaman "abarttığını" düşündüm her "gafil" gibi. Türkler ve kadınlar konusunda özellikle...

    Mehmet Akif'in şirini "didaktik" buluyordu bence, Necip Fazıl şiirini de fazla "ideolojik...
    Şimdi bir şiir yazmış ismet Özel.
    Benim yıllardır ezberlediğim, "alt ses" yine tanıdık "çağıl"tılar çıkarıyordu ama "hayret" ki bu şiir, gelip karşıma "Mehmet Akif şiiri gibi" dikilivermişti işte.

    "Ey yârenler unutmayın benim çağım kehribarî çağ idi / iki kusurluca gözüm sağa sola bakmaktandır seğridi... / Biri bari deseydi ya bu seğrime zelzeleye delalet / Biri bari deseydi ya çok hakkın geçti helal et... / Ne gezer iftiranın haddi yok ben mi nadim olayım / Zorluk bilanço tutturmakta harcanmakta kolayım... "

    "insanlar hangi dünyaya kulak kesilmişlerse ötekine sağır" diyen de ismet Özel değil miydi? s'ağırlaştıkça gözlerime ipotek koyan ben değil miydim, ellerime bü'yük gelen.. ?

    ismet Özel, "Waldo Sen Neden Burada Değilsin?" derken...
    "irtica Elden Gidiyor" derken...
    "Taşları Yemek Yasak" derken "öz"dü, "el" olmadan önce!...

    Neyse, "hakikati görüp göremediğini" kendi söylüyor işte nasılsa:

    "Hasılı yetişmem iktiza etti bizzat kendim / Nikâh neden masada kıyılıyor bunu çok merak ettim / Durur muyum balıklama elâlemlik deryalarına daldım / Anahtar deliğine kadar eğildiğimle kaldım... "

    ismet Özel'i "özel" yapan bir şiir daha...
    ister Mehmet Akif'e benzesin, ister Tevfik Fikret'e, isterse Necip Fazıl'a,
    Hangimiz anahtar deliğine kadar eğilmekle kalmadık ki?
    Kaç kişi söyler bunu?
    Kaç kişi böyle söyleyebilir bir de?
    "Bileyim hangi suyun sakasıyım... " diyebilen birinin ihtiyacı mı var bunları söylemeye?

    "Sol memenin altındaki cevahir kararmadan" okusak iyi olur diyecektim...
    Bazı kitap adları verecektim...
    "Şiir" bırakmadı.

    büyüdükçe büyüdü... "gırtlağımda büyüyen harf" bırakmadı...
    19 ...
  6. 1.
  7. filolog, şair, yazar, filozof, denemeci, zor zamanda konuşan, yeteneklerinden şüphem olmayan zat-ı muhterem....
    29 ...
  8. 4.
  9. taşları yemek yasak adlı kitabındaki bakış açısından etkilendiğimi gizleyemeyeceğim yazar
    18 ...
  10. 23.
  11. " Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana Yarabbi
    taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
    kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
    bileyim hangi suyun sakasıyım Ya Rabbelalemin
    tütmesi gereken ocak nerde? "

    der.
    19 ...
  12. 24.
  13. eskiden devrimciliği, şimdi islamcılığıyla kanayan şiirleri, kendi çöplüğünde peygamber olamayanın, bir ihbar sonucu başka çöplükte de benzeri dertten gidişine örnek şair;

    kumaşı doğudan, dikişi batıdan, dinciye göre sabit-aycı külhan, devrimciye müptezel, öncesi ayyaş, sonrası ayış, arayış olan;

    eski yandaşlarının sevmediği, yenilerinin güvenmediği, her şairin allahı her şaire böyle bir itici güc nasip eylesin! denilesi bu haleti ruhiyesinin (ruh durumunun) telaşıyla şiirlerinden düşen çiçeğin, hala hayatımızı yakabildiği, yangın kokan sivastaki bir düz yazısınınsa, insan yakmaya bir övgü sayıldığı rivayet edilen;

    gelenekten yararlanayım derken gelenekten yaralanmış; eski mahallesinde ceplerini bilya doldurup, öteki mahallede utulmuş, yine de oturup şiir yazdığında en iyilerini yazmış, düz gittiğinde çocuklarını utandırmış, iyi şair, kötü politikacı.

    madımak oteli cıvarında koltuğunun altında körükle yakalanmış, körüğü bağnazlık, şiirleri insanlık müzesine kaldırılmış şair.
    17 ...
  14. 645.
  15. murat menteş' in ismet özel ile yaptığı röportajdan bir kesit:

    murat menteş: Şiirlerinizde ifade ettiğiniz şeyler, yaşadıklarınızla hep ilgili mi sahiden?
    ismet özel: Bunu Ataol [Behramoğlu] da yazmıştı. Benim şiirimin ayırıcı bir vasfıdır. Yani çok uçuk gibi görünen ifadenin bile, mesela “Çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu” bunun mutlaka bende bir yaşanmışlık olarak karşılığı vardır.
    murat menteş: “Çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu” mısrasının karşılığı ne olabilir ki?
    ismet özel: Bunu bir okuyucu keşfetti: Çocuklar nasıl uyutulur?
    murat menteş: Ninni söyleyerek?
    ismet özel: Sonra?
    murat menteş: “Eeee, eee, ee, e” denilir?
    ismet özel: Yaa.
    14 ...
  16. 48.
  17. kullandığı kelimelerle sizi düşle gerçek arasında yani arafta bırakan, sanrılar görmenize neden olan kelimelerin esbabı mucibi şair. türk şiirine yön veren önemli rüzgarlardan biri. çok önemli bir kelimedizicisi.

    yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?
    yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?
    -yaşama! -ya bileydim?
    yazar: mıydım
    hiç: şiir.
    15 ...
  18. 5.
  19. son kitabında siir adlarının altlarının dolu olmaması ve 'ben o şiirleri daha sonra yazacağım şu an sadece başlıklarını yazdım okuyucularım ben bu şiirleri yayınladıkça kitabı doldururlar' a benzer bir cümle sarfederek çok ayrı tellerden çaldığını yine belli eden bir ton sıfat..
    13 ...
© 2025 uludağ sözlük