5 şartı bulunan dindir ve düşündüğümüzde aslında ibadetlerinin yerine getirilmesi çok çok kolaydır .
düşünelim ;
1.şart "kelime-i şahadet getirmek"
ki bu sadece bir cümledir . "allah birdir ve muhammed o'nun kulu ve elçisidir" anlamına gelir ki islamın ilk şartı sadece bunu idrak etmektir .
2.şart "namaz kılmak"
24 saatlik gün içerisinde sadece 5 vakitte kılınmaktadır . en uzun namazın yarım saat sürdüğünü göz önünde bulundurursak , 5 vakit namaz en fazla 2.5 saat sürmektedir . yani 24 saatlik gün içerisinde sadece 2.5 saatlik bir ibadet .
3.şart "zekat vermek"
sadece ve sadece maddi durumu iyi olanların" , fakir ve yardıma muhtaç insanlara yaptığı , maddi bir yardımdır . malımızın fazlasını olmayanlarla paylaşmak islamın 3. şartıdır . ve yine düşünüyoruz ki yaptığımız onca fazla ve boş harcamanın arasına yılda bir kere bunun lafı bile olmamalıdır . görüldüğü üzere bu da çok ama çok kolaydır .
4.şart "oruç tutmak"
12 aylık bir yılın sadece 1 ayında ve oda gün içerisinde sahur ve iftar vakitleri arasında , yemeyi , içmeyi ve şehevi arzulardan uzak durmayı gerektiren bir nefs terbiyesidir . sayısız yararı bulunmaktadır ve sadece beden gücü yerinde olan insanlara farz kılınmıştır . yine görüyoruz ki tutamayanlar için bile kolaylıklar sağlanmıştır . oruç tutmakta rahatsızlığı olmayan bir insan için gözde büyütülecek bir şey değildir .
5.şart "hacca gitmek"
yine sadece maddi durumu yerinde olan insanların , kutsal zamanlarda mekke'ye yaptığı hac ziyaretidir . bu şart ta maddi durumu yeten insanlara farz kılınmıştır . düşündüğümüz islamın 5.şartıda yine müslümanlara kolaylık sağlanan ve zor olmayan bir şarttır.
peki düşününce ne buluyoruz?..allah'ın islam dinine mensup kişilerden istediği 5 şart acaba gerçekten çok zor mu?..
bu konuya da açıklık getireceğim izninizle sevgili yazarlar...
haşa allah-u teala'nın dil bilmemesi gibi bir durum olamaz. hatta dile ihtiyacı da yoktur.
çoğu insan illa ki düşünmüştür şu cümleyi '' kardeşim bu araplar tamam peygamber soyu, ama bizde insanız ne özelliği var ki onların tek dil de geliyor kur'an''.
aslında araplar özel falan değildir. aynı bizim gibidir. hatta üstlerinde kur'anı diğer dillere tercüme edip yayma gibi vazifeleri olmuştur.
taa kur'an-ı kerim'in indiği zamanda bile 300 tane lisan var idi. şimdi bir dilde var olan bazı kelimeler tam olarak diğer lisanlara çevrilemeyebilir.
bu da anlam kayıplarına ve yanlış anlamalara mahal verir.
bu yüzden arapça bilenler, yani araplar bu konuda yükümlüdür.
"islam doğulular'a, özellikle araplar'a uyarlanmış bir din. bir taraftan, ticaret ve sanayi ile uğraşan şehirlilere, diğer taraftan da göçebe bedevilere uyarlanmış. lakin tam da burada, dönemsel olarak tekrarlanan çatışmanın nüvesi yatar. şehirliler "hukuk" gözetimi altında zenginleşir, lüks ve rahat içinde yaşamaya başlar. bedeviler ise yoksuldurlar ve bu sebeple katı ahlaklıdırlar ve şehirlilerin zenginliklerini ve sefalarını kıskançlık ve hırsla izlerler. daha sonra, dinden dönenleri şiddetle cezalandırmak ve ritüellerin ve gerçek inancın takip edilmesini sağlamak için, ayrıca bedel olarak sapkınların hazinelerine el koymak için, bir peygamber, bir mehdi etrafında birleşirler. bir asır geçer ve kendilerini sapkınların bir zamanlar bulunduğu pozisyonda bulurlar: inancın tekrar temizlenmesi gerekir, yeni bir mehdi ortaya çıkar ve oyun sil baştan tekrar oynanır. afrikalı almoravid hanedanlığının fetih harekatlarında, ispanya'daki almohadlarda ve hartum'un son mehdisinde hep bu oldu... bütün bu hareketler din donuna bürünmüşler ama kökenlerinde ekonomik nedenler var. yine de, bu hareketler muzaffer olsalar bile, eski ekonomik koşulların dokunulmadan devamına izin veriyorlar. bu sebeple eski düzen değişmeden kalıyor ve çarpışma dönemsel olarak tekrar ediyor. aksine hıristiyan batı'nın halk ayaklanmalarında din donuna bürünme, köhneleşen iktisadi düzene yapılan saldırının bayrağı ve maskesi oluyor. sonuçta bu düzen yıkılıyor, yeni bir düzen kuruluyor ve dünya ilerliyor."
engels dipnotta bu kadar yapabilmiş: doğu kendi kuyruğu etrafında dön baba dönüyor, batı ilerliyor. nağme eski. hidrolik. atüt. üçüncü dünya marksistlerinin bunun üstüne bina çıkması, çok zaman almış. (bkz: köylüleri neden öldürmeliyiz?)
islam hakkinda elestiri yapanlar ya bilmeden konusur ya kalpleri muhurludur yada oryantalistir. cunku islami baskasi elestirmez degil mi? bence islami akilli basinda her kisi nefret dolu ve yuzeysel bulacaktir. insanlari kole yapan bir dindir.
sözlükte bazı yazarların son kutsal kitap olarak " risale i nur' u " kabul ettikleri din, gerçekte son kutsal kitap kuran ı kerimi vahiy yoluyla peygamberimiz aracılığıyla kullarına ulaştıran allahın; en son yolladığı dindir.
mahallemizdeki müthiş derecede sapık bir çocuğun ismi.kimin telefonunda bir porn film varsa kesinlikle onun elinden geçmiş oluyo.osmanlı'daki istihbarata sahip insan.
kulluk anlayisi olan bir dindir. hatta allah "ben insanlari ve cinleri bana kulluk yapsinlar diye yarattim" bile demistir kuran'in bir yerinde. ha kuran boyle soyleyince bu hikayelerin hepsi dogru mu oluyor? hayir. ama inananlar herkes icin dogru olmasi zorunluymus saniyor. iste sorun da burada.
milliyetçiliki aileyi sevme noktasında ele alan ve kimseyi ötekileştirmeyen din. toplumsal yaşamda çimento görevi görmesi de bu sayededir. kurtuluş savaşındaki birliğin anahtarıdır.
insan neden gusül abdesti almak zorunda? örneğin gusül abdesti almasa, her gün şampuanıyla güzelce duş alsa? besmele çekmese? niyet ettim niyetlendim... demese? kurtarmaz mı?
neden kadınlar kapalı? erkeklerin tahrik olacağı düşüncesi varken, neden kadınların tahrik olma payı gözardı ediliyor? neden herkes kapanmıyor? adalet cinsiyet eşitsizliğiyle mi orantılıdır?
neden iki-üç cuma namazına gidilmeyince dinden çıkılıyor? yıllarca beş vakit namaz kılmamış insanlar dinde kalıyor? bir kadının belirgin yerlerine odaklanmak dinden çıkarmıyorken neden kazancı bol namazlar dinden çıkarıyor? (cuma, kandil, vs.)
benim namaz ya da türevi ibadet denilen olaylarda bulamadığımı kendi yaşayışımda buluyor olmam, yani islamın (!) dayattığını değil de kendi seçimlerimi yaşamam aklımı doğru kullanmadığım anlamına mı gelir? kimin aklına göre aklımı kullanmamış olurum? eğer ben kendi yaşayışımla başkalarının sınırlarına taşmıyor, mutlu ve huzurlu yaşayabiliyorsam, neden günahkar oluyorum?
herkes bir kılıf uydurmuş. bu kılıfların dördü daha çok tutmuş. o kılıflardan birisi de islammış. (dördü de çelişkiler yumağıymış.) müslümanların her ortamda, her şekilde dinlerini yaşama ve yaşatması yönünde sözler sarfetme hakkı varken, benim de kendi inancımı yaşama ve başkalarının yaşatmasına olanak tanıma (en azından bir kere ikna etmeye çalışma) hakkım yok mu?
eğer bir toplumda insanlar (biliyorum ki azınsanamayacak kadar insan) düşüncelerini bastırıyor, söylemekten öyle veya böyle çekiniyorsa, o toplumun dinli dinsiz tüm insanlarına yazıklar olmalı. *
ayrıca tabu ve totemlerden başlayarak evrile çevrile ilahi dinlere kadar varmış türler madem allah'ın eseri, neden milyonlarca yıl bekledi? insanların zekalarını kullanma evresine geçmelerini beklediyse düşünemedi mi; bize düşünme gücü vermiş bir yaratan, bize nasıl kendini ve yarattıklarını konuşma-tartışma-eleştirme hakkı tanımaz?
inanmadığı halde etrafındakilerden gördüğü kadarıyla kendini müslüman sananlar için soru işaretleriyle dolu allah'ın dinidir.
gusül abdestinin, namazın, tesettürün, orucun, kurbanın, dinden çıkma ve dine girmenin nasıl olduğunu göstermek için bir melek veya cin değil de bizim gibi bir insan olan ve yiyip içen bir peygamber göndermiştir allah.
o zaten bunun için gönderilmiştir. bize sadece inanmak veya inanmamak düşüyor. anlayamadığım tek şey inanmadığı halde inanıyormuş gibi yapanlar. onu da çözsek tamam olacak...