söyleyeceğim çok şey var aslında. ama yüzüne karşı söyleyemediklerim bunlar.
beni bilirsin, düşündüklerimi kimseye açık açık söyleyemem. belki de söylemem gerekir. hiç değilse denemem, çabalamam gerek. ama ben bu huyumu yenene kadar şimdilik böyle idare edeceğiz.
seni tanıdığım için çok şanslı saymalıyım kendimi. ben hep şanssız biriyimdir derdim ama değilmişim. tanışmamızın daha ikinci saatinde kaynaşmanın doruğuna çıktığımız o an anlamıştım aslında ne kadar yakın olacağımızı. tahminde etmiştim o an olacakları, beni sinirden çıldırtacağın günleri, ama ne olursa olsun kopamadığımı ve kopamayacağımı. ** ben de seni az delirtmedim şimdi kabul edelim. belki daha birlikte yıllar geçirmedik, çok fazla şey paylaşmadık ama birbirimizi tanıma fırsatı bulduk, sen beni biliyorsun, ben de seni. bu kısa zaman dilimi içinde çok şeyime katlandın, çok şeyimi alttan aldın. üste çıkıp rest çekebilirdin, yapmadın. şimdi düşünüyorum da o entryi iki kere girmeseydin belki hiçbir zaman tanışma fırsatımız olmayacaktı. yine de bir ihtimal olabilirdi. seni tanımak için bir fırsat çıkabilirdi karşıma. ama ya çıkmasaydı? yüzlerce kişiyle birlikte birbirimizi hiç tanımadan yazmaya devam ederdik bu zımbırtıya. senin sayende çoğu şeyi atlattım, es geçtim, çizgi çektim. sen olmasan yapamazdım bunu. bilmiyorum birden hayatıma girip bu kadar değerli hale gelebilmene şaşırıyorum. ben kendimden beklemezdim bunu. birine tekrar güvenebilmeyi, inanabilmeyi hiç ummazdım. demek ki kötü şeylerin ardından doğan güzel şeylerde olabiliyormuş. bundan sonra dayanabildiğin kadar, yanımda olabildiğin kadar varlığını hissedeceğim.
yaptıkların ve yapacakların için teşekkür ederim.
doğum günün kutlu olsun.
not: hemen üstte ki dört entryi dikkate alarak okuyun.
iki senelik bir ilişkim olmuştu sözlük. nasıl bitti diye sormayın hiç. yaşandı bitti işte. konu bu değil zaten amına koyim. geçen sene yazlıktaydım. balkonda oturuyorum. uykusuzun 68 sayfalık yaz sayısını okuyorum ve bol köpüklü buz gibi kahvemi içiyorum **
akşam üstüydü ve hafif bir esinti vardı. tepemde topladığım saçlarım zerre oynamıyordu ama olsun. rüzgar tenimi de okşamıyordu belki. onunda canı sağolsun. amına koyim ben neden betimleme yapamıyorum lan. koskoca uludağ yazarıyım şurda ama tık yok anacım. koskoca mübalağa değildi he. kilo aldım olm. öküz gibi yiyorum. öyle böyle değil. yiyorum diyen adam benim yanımda ağzını açamaz. her türlü sikerim.
ne diyorum ben lan. yok vallah. yalan söyledim olm bi görseniz uhuuuuw taş gibiyim. büyük taş. kaya böyle. yerimden kalkamıyorum. * oturuyordum balkonda iki yıllık ilişkim devam ediyordu o ara ve bir yandan da mesajlaşıyordum doğal olarak. suratımda aptal bi gülümseme. görseniz kürekle çakarsınız bi tane.
ilişkimizi bütün ailem biliyordu. babam dahil. ne geniş baba demeyin. her zaman derki ben kıskançlıktan ölüyorum ama sen yine de bana anlat ben bileyim. en azından diğer babalar gibi avara olmayayım. biri bana gelip bi şey derse ağzını yüzünü sikip sen kimsin yarram diyebileyim. yani tam olarak böyle demiyor olsa da ben anlıyorum.
ben balkonda okumaya devam ediyorum babam da salonda gazete okuyor. zaman da canımızı okuyor. yaşlanıyoruz bunları yaparken. ben yazarken ömrümden saniyeler dakikalar sökülüyor.
rüzgar biraz daha soğuk esmeye başlıyor ve babam elinde bir hırka. ince hırka ama. ince hırkalara ne deniyor lan. hay sikeyim. neyse işte ondan getirdi. sırtımı örttü ve elinde ki gazeteyi önüme koyup gözleriyle bir haber gösterdi. haberde kızını istemeye gelenleri tüfekle kovalayan bir adam vardı. okudum haberi ve babama baktım. bir şey sormadım. o da sigarasından bir nefes çekti ve bana döndü. gözlerime baktı ardından ufak bir gülümseme belirdi yüzünde. dedi ki;
en yakın arkadaşım, dostum, kardeşim, annem olmayıp hayatımda bu kadar değer verdiğim tek insan... ben ona kar tanem diyorum, kar çiçeği... o sürekli bayılıyor ve düşüp bir yerlerini vuruyor. kafasının patlamasından korkuyorum. saçmalık aslında. her bayılan insan kafasını mı yarıyor sanki, bende ki de akıl. ama işte olur ya. birden bir şey girer içinize. karanlık bir şey. kötü... işte ona bir şey olunca ben karanlık oluyorum. simsiyah. mutluluğu için gözümü kırpmam diye düşünüyorum. boynunda bir kolyesi var, ben aldım. kar tanesi şeklinde ve ucunda da sonsuzluk işareti var. bazen beni yalnız bırakır ben ağlarım. bazen arar ve derki, "kötüyüm" ben her ne yapıyorsam, "amına koyarım ulan!" der bırakır yanına giderim. ama o ibne bana sırıtır ve, "kankeğ sıkılmıştım yae nabayon hızlı gel diye dedim öğyle" der. amcık ne olacak. bir şey oldu diye götümden soluyarak koşarım her seferinde inanırım ona. kafamda hep, "ya bi şey olursa lan, kendimi asla afetmem." içimde hala bir çocuk var ve buruk sevgiler besliyor ona. yanımda oldukça büyüyorum, kalabalık oluyorum...
sürekli düşüp bayıldığı için bir sürü test yapıldı. damar yolu açacağız diye otoban mı açmadılar bileklerine, sabaha kadar uyutmayıp beyniyle mi uğraşmadılar. yok amına koyayım bir sikim bulunamıyor.
yine bir gece uyumaması gerekiyor. beyinine bir şeyler yapacaklar onun için hastanede uyuyacak. e gece elbette ki benimle. oturuyoruz, müzik dinliyoruz. sigara içiyor. ben de küfür ediyorum. amcık diyorum, kendine acımıyorsan bana acı ulan. gebereceksin. gece 02.00-03.00 sularında tak net gitti kaldık mal gibi. uyuyalım desek uyuyamayız gece olmuş bilmem kaç. tv izlemiyoruz zaten. bir gün yine böyle bir testi olacaktı ve biz sabaha kadar "dedi n'aber, dedim iyidir, dedi ee dedi........" gibi salak bir vidoeyu izleyip güldük. anlayacağınız internet şart.
adsl'e reset mi atmadık pc'yi 10 kere yeniden mi başlatmadık, yok yok yok. en sonunda aradık ttnet'i. o da nesi? çalışma varmış hemde 5 saat! ibne ulan bunlar hepsi bize karşı. at kafaları sabah olsun sikicem hepinizi diye düşünürken. telefondan girdim nete. 3 saat kadar böyle idare ettik ama en son çin işkencelerini okuyup gülüyorduk. siz düşünün yani ne salak bir durumdayız. arada bakıyorum net gelmiş mi ama ı-ııh. en sonunda konuşmaya başladık. kanka diyorum anlat hadi. diyor ne anlatayım amcık. bilmiyorum tabii nerden bileyim. 13 sene beraber olunca anlatacak bir şey bulmak zor oluyor. sonra dedim ki;
(-)ben, (+) malum şahıs
-kanka
+he kanka
-ben ölünce n'apcaksın
+gömcem amına koyim nabim
-gömme kanka çürümek istemiyorum ve böceklerden korkuyorum
+o zaman yakarız
-olmaz ya acırsa
+ne acısı lan ölmüşsün sonuçta
-kaç kere öldün mal!!
+e tamam o zaman sen söyle n'apalım
-uzaya yollayın beni
+ha? neden la
-çürümem işte onun için
+olm bişi diyim mi? ölümün bile masraf lan eheheheheh **