Özellikle antik çağda yaşamış bilginlerin inançlılığı düşünüldüğünde yanlış olan önermedir. insanların algıları, zeka düzeylerinin artışıyla değil, binlerce yıllık uygarlığın birikimiyle şekilleniyor. Yoksa dersleriyle az çok ilgili bir lise öğrencisinin fizik bilgisinin Newton'dan daha fazla olması, onunla aynı zekada olduğunu göstermiyor. Burdan yola çıkarsak bir dinsiz neden dinsizdir? Çünkü tarih okumuşsa görmüştür, ilahi olsun ilahi olmayanı olsun bütün dinler ya belli bir coğrafyada siyasi bütünlüğünün sağlanışı aşamasında ya da hakim siyasi otoritenin dağılışı esnasında gelmişlerdir dünyaya. Yani iktidar ihtirasında olanların, rakiplerini alt etmekte gereksindikleri kitle desteğini onlara sağlayan bir tür ideoloji olagelmiştir din. Sonra gerçekliği kanıtlanmış bir evrim olgusu var, yalnızca yirmilik dişlerimizin işlevsiz hale gelişi bunu tanıtlamaya yeter. Kuraklıkta, boyları kısalan ağaçlara eğilemeyen daha uzun boylu zürefaların ölmesi, yine bizim, bizden daha iri(yaklaşık iki buçuk metre boyundaydılar) ama daha aptal olan bir başka insan ırkını yok etmemiz hep evrimin ve doğal seçkinin tanıtlarıdır.
insan inanma ihtiyacında mıdır? Kişisel olarak evet; ahiret inancına sahip olup ölümden korkmamayı, yalnızlık hissettiğimde dua etmeyi ben de isterdim. Ama kafam almıyor şuncacık bilgiden sonra dine inanmayı. Dindar Aristo'dan daha zeki olmadığım muhakkak; ama onun zamanında arkeoloji denen bilim henüz ortaya çıkmamıştı.
subjektif bir değerlendirmeden öteye gidemeyen bir yargıdır.
çünkü IQ tek başına dünyayı insanlığı ve evreni değerlendirmek için yeterli değildir.
eğer öyle olsaydı IQ'su yüksek insanlar daima başarılı insanlar
olurdu ki bunun doğru olmadığı hatta
bu tip insanların tutunamayanın önde gideni olduğu bir gerçektir.
özellikle ilk çocukluk dönemlerinde yüksek IQ'nun insan üzerinde kendini ifade edememe, asosyallik ve belki hiparaktivite gibi etkileri bile vardır.
tanrı yoktur ya da vardır önermesini yapmak için IQ'ya ihtiyaç yoktur.
sadece düşümmeye ihtiyaç vardır ve tabi ki bilgiye.
en yüksek IQ'lu olan en çok bilgiye sahip olan anlamına gelmemektedir.
zaten böyle bir önerme doğru olsaydı bütün bilimadamları tanrıyı reddetmeliydi.
ama bilim tarihi bize gösteriyor ki böyle bir şey yoktur.
gayet inançlı birçok bilimadamı yaşamıştır.
ama bunların inançsız olup olmamalarını belirleyen şey IQ'ları değil.
tanrı vardır yoktur sorusu üzerine düşünüp düşünmemeleriyle ilgilidir.
iq ile inanç arasında ki negatif korelasyondur. biri artarken diğeri azalır. bunun en büyük nedeni zeka ne kadar çoksa kişi o kadar düşünür ve tanrı dediğimiz şey son derece soyut olduğu için kişiyi çıkmazlara götürür. zeki insanımız kafasında bir türlü oturtamaz tanrı kavramını...
-irfan ya kafam karmakarışık.
+hayırdır lan. manita olayı mı?
-yok dostum ya. olayı basite indirgeme. benim düşündüklerim yaradılış, kainat falan çok çelişiyor.
+hee bak sen. ay küm fazlası ile yükseldi inancım azalıyor diyorsun.
-işte sorulara cevap bulamadıkça...
+lan görende seni evde atom parçalıyorsun zannedecek dümbük. okumaya beşinci sınıfta geçtin. çelişkiymiş. sen başlı başına bir paradokssun.
yatay düzlemde miktar, dikey düzlemde fiyatın olduğu talep eğrisi gibi bir eğriyle açıklanabilse de iq seviyesinin fırsat maliyetinin olmaması, bu tezi otomatikman çürütmektedir. ceteris paribus. *
sağlıksız ruh hali.zeka, bilgi, beceri ve tecrübe; erdem ve ahlakla birleşirse yani doğru kullanılırsa iyidir, aksi takdirde kötüdür, kişisel ve toplumsal felaket getirir.en hafifinden kaos getirir.kişilerin inanıp inanmama gibi bir seçim hakkı vardır ama mutluluğun, huzurun yolunu arayan insan, düşüne düşüne, eninde sonunda bir yaratıcı varlığına ulaşır, genetiğinde vardır bu.bunun tam tersine ulaşan kişinin sayılan özelliklerden birinde bir basğlantı hatası olması muhtemeldir,onun için üzülünmelidir.*
toplumsal bazda doğru,
kişisel bazda yanlış önermedir.
bi toplumun yüksek iq seviyesine sahip olması demek o toplumun eğitim, sağlık gibi başat konularda ilerlemiş olması demektir ki toplumsal olarak bu seviyeyi yakalamış bütün ülkelerde ateizmin dini telkinlere rağmen gün geçtikçe daha kabul gören bi fikir olduğu zaten aşikar.
ama kişisel bazda değerlendirirsek o zaman yanlış demek zorunda kalırız çünkü iq'su daha fazla bireyin şu yukarıda bahsettiğim ülkeler dışında da ateizme meyletmesini gözlemlemek zorunda kalırız ama durum böyle değil. yani, geri kalmış ülkelerde de yüksek iq'lu pek çok insan çıkıyor ama hepsi ateist değiller. çoğu dindar hatta.
çünkü yüksek iq'nun dinle ya da dinsizlikle alakası yok. bizim gibi dini telkinin aşırı yoğun olduğu ülkelerde dinsiz olmak sadece muhalif bi karaktere bakıyor. yani size öğretileni gerçekten sorgulayan bi karakter. eh bu da düşük bi yüzdeye tekabül ediyor.
hatta öyle ki, düşük iq'lu ama muhalif bi karakter sahibiyseniz dinsiz,
yüksek iq'lu ama kabullenici bi karakter sahibiyseniz dindar olabilirsiniz.. ki öyle olduğu da görülüyor zaten.
çünkü dinsiz olmak için yüksek zekaya gerek yok. nasıl ki eski çok tanrılı dinleri saçma buluyor herkes -zeki ya da aptal ama herkes-, işte kendilerine empoze edilen dinleri de gerçekten sorgulayabilseler aynı sonuca varacaklar. aralarında o kadar fark yok çünkü.
toplumsal iq yükselişi bambaşka bi konudur, bilimsel eğitim ve sağlıklı beslenmeye dayanır. bilimsel eğitim alan bi toplumun dindar devam etmesi zor bi iştir. yüz yıl bitmeden tüm avrupa dinsiz olacak orası kesin.. nah şuraya yazıyorum.
tanrı inancından ziyade tanrı inancı kullanılarak topluma yapılanlar görüldükçe toptan bir tiksinme durumudur. çünkü kişide en ufak bir ilahi ışık gören bilumum leş kargaları o kişinin çevresine toplanır ve onu kendi çıkarına kullanmak için çalışır. din her zaman sömürünün en etkili ve en sık kullanılan yöntemi olmuştur. zeki insan belki de sadece tanrının, günde 5 öğün yatıp kalkmadığınızda sizi cayır cayır yakacak kadar kompleksli olmadığını varsayar. tabii kompleksliyse de vay haline o zeki insanın... ayrıca kişi emerson gibi, thoreau gibi, içten içe bir tanrı sevgisi, saygısıyla (bkz: sublime) dolu da olabilir. bu tanrıya allah veya başka bir şey demez, onu sadece soyut bir güç olarak görüp bütün kainatın aslında kendisinin yansıması olduğunu varsayıp bir sineği incitmekten dahi çekinirken bizim çevremizdeki "gerçek allah dostları"nın çatır çatır para basmalarına, dünyayı, insanları ve koca bir ülkeyi tüketmelerine de bakarak bu durum daha çok tartışılabilir...
son derece doğru yapılmış bir tespittir. iq seviyesi günümüzde hızla yükseliyor. bir nevi beyinsel evrimleşme söz konusudur. örnek olarak 4-5 yaşlarında ki birçok çocuğun size laf sokabilme yeteneği iq seviyesinin yükselmesiyle paralel doğrultudadır. teknolojinin hızla ilerlemesi önce televizyonların ardından bilgisayarların her eve girmesi bahsetmiş olduğum 4-5 yaşlarında ki fırlama veletlerin ebeveynlerini dolayısıyla da bu veletleri istem dışı geliştirmektedir. günümüzde kendini zeki olarak nitelendirenlerin sayısı bir hayli fazladır. dünya çapında mütevazilik kavramı yavaş yavaş erimektedir. bu bağlamda bu kişiler tanrı kavramını daha bir irdelemekte ve birçoğu hadi lan olur mu öyle şey diyerek kendini bilimin ellerine bırakabilmektedir. iq seviyesi yüksek olan araştırmacı ruhlu bilime ve gelişime açık bu kişiler için tek tehlike şimdilik manevi bir açlıktır. ancak iq seviyesi gittikçe yükseleceğinden bu manevi duygularında zamanla bastırılabilmesi büyük olasılıktır.
insanın düşünme yetisiyle mantık kuran 2x+11yz-4ac+mc2=
x=insan,
mc2=allah,
yz=dünya,
ac=din,
2x+11yz-4ac+mc2= denklemden yola çıkarak
insan+dünya= çöplük,felaket
insan+dünya+din:kısmen guzel dunya kapitalizmi ayakta kalır
insan+dünya-din= kaos,kargaşa,toplumsal barışın yok olması,kapitalizm yıkılır
insan+dünya-din+allah=biraz daha duzgun dunya
allah -/+ olabilir
bunun sonucu deist veya ateistliktir.
Moskova Beyin Araştırmaları Enstitüsü tarafından dünyanın en zeki insanı ilan edilen Prof. Dr. Nadia Camukova, ......... , 'Dindar mısınız?' sorusuna, 'inanacak kadar zekiyim.' diye cevap veren Camukova, "Yaratılışa inanıyorum. inanmıyorum diyen insanlar kısa vadeli inançlarla yaşarlar aslında." diye konuşuyor.
iq'nun her ne kadar doğrudan, zeka ölçütü bir teknik olmadığını düşünsem dahi, başlıkta kast edilenin, zeka düzeyinin yüksekliği ile tanrı inancı arasındaki ilişki olarak kabul edersek, oldukça mantıklı ve doğru bir tespit olduğunu birazdan yapılacak olan açılımlardan anlayabileceğiz.
tanrı ve din inancı bilindiği üzere, insan ile tanrı arasındaki müstakil bir kavram olup, isteyen istediği dine ve tanrıya, istediği şekilde inanma özgürlüğüne sahiptir. bu sebepten din ve tanrı inancına evrensel bir kavramdır diyebiliriz.
sevgili pıtırcıklarım, gelin bu konuyu islam perspektifinden inceleyelim ,
bilindiği üzere islam dini diğer bir çok din gibi tamamiyle skolastik bir kavram değildir. oldukça rasyonel bir dindir. bunu da kuran-ı kerim'deki düşünmez misiniz, bilmezler mi, görmez misiniz, anlamazlar mı, akıl yürütmezler mi ? gibi bir çok türevi bulunan ve sıkça karşılaşılan ayetlerden anlamaktayız.
yani kuran insanı düşünmeye sevk etmekte, yorum yapmaya, islam ve allah'a dair akıl yürütmeye sevk etmektedir.
fakat her dinde olduğu gibi ne yazık ki islamda da din ile kültür ilişkisi oldukça kuvvetlidir. bu sebeple, bir süre sonra, dinin gereği olmasa dahi bazi eylem, düşünce biçimleri, yaşam tarzları, alışkanlı ve kavramlar dinle birlikte anılmaya başlanmış hatta daha da ileri giderek dinin bir gereği haline dönüştürülmüştür. işte bu sebeple bir arap asıllı islam aliminin islama bakış açısı ve yorumlayışı farklıdır. bir afgan kökenli islam alimi mevlananın islam anlayışı ve yorumu daha bir farklıdır.
islam ve kuran müslümanı düşünmeye ve akıl yürütmeye sevk ettiği halde kemikleşmiş bazı anlayışlar bu eylemin önünde bir set oluşturmaktadır. işte zamanın tasavvuf alimlerinin, yani islam felsefesinin özünü kavramaya çalışmış ve kavramış zeki kimselerin bir çoğunun, çoğunluk tarafından dinsizlikle itham edilmesinin de yegane sebebi budur. hatta islam konusunda genel görüşün dışında açıklamalar ve yorumlarda bulunmuş bu tasavvuf alimlerinden bir çoğu delidir ya da kafirdir yargılarıyla idam edilmiş, linç edilmiş, daha ötesinde derileri bile yüzülenler olmuştur.
çünkü çağlar boyunca her dinde olduğu gibi islamda da dini birileri tekelleştirmeye çalışmıştır. bu tekelleşme sonucunda tekel nizamına ters düşen herkes din dışı kabul edilmiştir.
çağının koşulları ve düşünce yapısında bulunduğu halde, çağının ötesinde fikirleri bulunan toplumun genelinden zekası yüksek olan kimseler bu durumla her zaman yüzyüze kalmıştır.
bune en güzel örneklerden birisi galileo'dur elbette. zamanında dünya yuvarlaktır dediği için deli ve kafir ilan edilip asılmıştır. bu çağda ise dünya düzdür diyenleri deli ilan ediyor artık dünya.
çağına göre tüm her şey gibi islami açıdan tanrı ve din inancının da tekelleştirildiğini, tekelleştirilmeye çalışıldığını söylemiştir.
işte günümüzde de böyle bir durum mevcuttur. artık türkiye'de islamı sadece türbandan ve bir kaç tarikattan ibaret sayan anlayış ülkede çoğunluğu oluşturmuştur. islamı epistemoloik açıdan irdeleyim alışkanlıklardan sıyırmaya çalışan, hayır bu böyle değildir aslı şudur diyen anlayış sahip zeki insanların bir çoğu da kafir ilan edilmiştir.
bu bakımdan evet, iq seviyesi düşük olan kimseler tarafından, iq seviyesi yüksek olan kimselerin tanrı inancının azaldığı görüşüne varmak gayri ihtiyari bir davranıştır.
çünkü, kişinin aklının yetmediği ve ermediği her şey o kişiye göre yanlıştır.