sistem eleştirilerinden ziyade daha çok kaliteli bir yaşama dikkat çekmeye çalışan film. fıght club ta konu edilen sıkıntılar aslında bu filmde de var ama bu filmi benim için özel kılan başta öylesine film diye başladım bir kere sonra başı sıkıcı diye kapattım sonra tekrar denk geldim filme ve konuyu okuma zahmetinde bulununca anladım ki birileri benim hayalimi yaşıyor hatta filmi yapılmış. gereksiz bir tüketim yarışından, uzun vadeli hırslardan sıyrılıp sadece bugün ne yiyeceğim acaba diye düşünmek, kendi avladığın bir hayvanı yemek, ağaçların, su kaynaklarının arasında bende özgürüm artık diyebilmek kaliteli yaşamaktır. filmde bir elma sahnesi vardı yediğim en güzel elma diyordu bilmiyorum hiç ağaçtan elmayı alıp direk yediniz mi bunca yıldır elma sevmeyen insanım ağaçta elma kalmayana kadar topladım evdekilere ayırdığım elmaları yolda yedim. neyse hepimizin bir hikayesi ve devam ediyor ben kendi hikayemi evinde viski içen bir bağkur emeklisi olarak bitirmek istemiyorum. şiirlerini kimsenin okumadığı sadece olmak istediği yerde olan bir şair olar ölmek istiyorum. avusturalyada bir doğa parkı mı olur ya da afrika kıtasının en kenarda köşede kalan yerlerinde mi bilemem ama taş duvarlar içinde ki samimiyetsiz ve satılık insanların olmadığı bir yerde kaliteli bir yaşamın varlığına inanıyorum.
"köklerimizin olmaması düşüncesinin bizi daha da cesaretlendirdiği ortada
ama bu beyinlerimizde kaçışla eşleştiriliyor
geçmişten kaçış sorumluluktan kaçış
mutlak özgürlük.
yol her zaman batıya gider." alexander supertramp.
Jon krakauer in kitabında, baş karakterimizin notları ve altını çizdiği yerleri katarak müthiş bir eser çıkarmıştır. Filmini daha sonradan izlediğim için bana çok daha anlamlı geldi ayrıca.
yaşadığı onca şeyden sonra ölmeden önce Mutluluğun paylaşılınca gerçek olduğuna karar vermiş, okuduğu kitabın arasına not olarak yazmıştır Ve bizi parçalamış, şaşkına çevirmiş, ağlatmıştır christopher.
sikko bir film, kararsız ergenlerin özgür kalmalarını kendi ayaklarının üzerinde durup hayatlarına yön vermeyi engelleyebilmek için hazırlanmış cinsten.
--spoiler--
gerçek bir olaydan alındığını bilmeyen beni son dakikalarda ağlatmıştır.
adamın öleceğini hiç düşünmedim, en sonunda ailesine sürpriz yapar diye bekledim hep, o yüzden son dakikalarını izlemek benim için zor olmuştu.
herkesin izlemesi gereken çok çok iyi bir film. müzikleri için bile izlenebilir.
--spoiler--
bu filmi izledikten sonra herkeste bir alaska aşkı başlar. alaskaya gitmek istenilir, orada yaşamak, hayatının geri kalanını orada devam ettirmek istenilir. normaldir, 1-2 aya o da geçer.
olayı sadece kaçıp, özgür olmak gibi algılayanlar için tabi anlaşılması güç bir film. filmde genellikle anlatılmak istenen şehirlerde insanların ne kadar karaktersiz bir canavar haline geldiğine değinmektedir. insanlardan ne kadar kaçıp uzaklaşsa da kitaba yazdığı son sözü gördüğümde ağlamışlığım vardır.
--spoiler--
Happiness is only real when shared
--spoiler--
gece saat 3'e yaklaşıyordu film bittiğinde.önce uyku,film hakkında düşünmemi bastırdı sonra sabah düşününce ne kadar güzel bir olduğunu farkettim.beni en çok etkileyen,üzen,bitiren sahne ise chris,her şeyi toplayıp karavanı terk ederken çalan müzikle sevindim oh be kurtulduk diye.evet kurtulduk demiştim.bende filmin içindeydim sanki.sean penn in farkı bu olsa gerek.dediğim gibi en üzüldüğüm nokta o yükselen suyun chris e geçit vermemesiydi.sonra düşündüm ki filmde chris in kardeşinin onun hakkında söyledikleri tam beni anlatıyor.film bitince gerçek chris in fotoğrafını gördüm.doğum günümüz aynı.kova burcu dediğin budur dedim kendi kendime.bu da böyle bir anımdır.
kendimden çok şey bulmuştum filmde. hayalimi gerçekleştirdi puşt.
neyse geçen bunu arkadaş izlemiş geldi yanıma kanka alaskaya kaçalım mı hep birlikte dedi. ee tabi ki tüm elitliğimi bozarak siktir git demek zorunda kaldım.