bu eylemi deneyen bir kişinin bir daha yapma olasılığı oldukça yüksektir. Ayrıca ailesinde intihar etmiş birinin intihar etme eğilimi diğer insanlara göre daha yüksektir.
dinen de kötü bir eylemdir. intihar eden kişilerin cenaze namazları kılınmaz. cennete alınmayacağı söylenir. çünkü insanın canını koruması farzdır. insana canı emanet olarak verilmiştir.
tanimi
cok bezgin ve mucadele azmini kaybetmis olan kisinin, korkusuzlugun baslangici oldugunu düsündügü bir son.
bir ayrim anektotu
aktif sujenin eylemi kendini yok etmek icin olursa, intihar olur. sayet kendini baskalarini öldürmek icin öldürürse bu durumda faaliyeti yapan kisinin eylemi,
intihar olmayıp sucta kullanilan silah sujesi durumudur.
"inandıklarınla yaşadıkların arasındaki uçurum büyümüşse, sonu cinnettir!
ya inandıklarına sarılıp koltuğu değiştirirsin,
ya da koltuğa sarılıp inandıklarını.
üçüncü yol: dünyanı değiştirmektir,
çünkü beynin kalbe ihaneti cinayettir..."
Bazı kelimeler kolay telaffuz edilmezler. Özellikle kaçınır bazı şeyler hakkında konuşmaktan insan nesli. Adı anıldığında ortaya çıkacağından şüphelenilen korkulardır bunlar. En önemlisi, en kayda değeri, en çok kokulanı; hayatı kaybetme yollarından biri: intihar..
Dokuz yaşında idim bu kelimeyi ilk hissettiğimde. Biliyordum daha önceleri de, duyuyordum. Aşk filmlerinde sıkça telaffuz edilen bir kelime idi; intihar. -beni terk edersen kendimi öldürürüm- Kelimeyi anlamlandırmaya ve sorgulamaya başlamam gazetede genç bir kızın intihar ettiği haberini okumam ile başladı. Sebebini hatırlamadığım bu olayla birlikte girdi hayatıma intihar düşüncesi. intihar etmemi gerektirecek bir sebebe sahip değildim. Çocukluğum zor ve kahredici geçmemişti. iyi bir aileye ve çevreye sahiptim. Neden olduğunu şimdi bile çözemediğim bir şekilde, hayatımın geri kalanında yanımdan ayrılmayacak olan bir çıkış noktasına sahip oldum böylece.
O yıllarda edindiğim iki dostumun da bu çıkış noktasını yanlarından ayırmamaları yüzünden uzun uzun konuştuğumuz bir muhabbet konusu haline geldi intihar. Nasıl yapılır, neden yapılır, geri kalanlara nasıl bir not bırakılır. vs.
Bu iki dosttan biri 15 yaşında konuşmayı bırakıp eyleme geçti, diğeri 26 yaşında.
Kapkara bakan gözlere sahipti ikisi de. Evhamlıydılar, tedirgindiler.Ama yaşamaya çatlarcasına inanırlardı. işte bu nokta çok önemli. 15'inde beni intiharla yüz yüze getiren dostumun arkasından merak saldığım müntehirlerin hayatlarındaki belki en önemli ortak nokta bu; yaşamaya çatlarcasına inanmak!
Öyle ki [düşmana inat bir gün fazla yaşamak] diyen şair [eve dönmek/kendime sarkıntılık etmekten başka nedir?/orada, arada bir beni yoklar/intihara ayırdığım zamanlar/bunlar temiz, kül bırakan zamanlardır/düzgün sabuklamalardan bana kalan] diyor bir başka yerde. intihar etmedi bunu diyen ama hâlâ aklının bir köşesinde bu duyguyu sakladığı kesin.
Selim Işık'ın yaşamak için ne kadar gayret sarf ettiğini hepimiz biliriz. intiharı için gerçek bir sebep hatırlayan var mı? Sebep, intihar vakasının en can alıcı noktası değil. Aslına bakarsanız bir sebep bulmaya çalışmak aptalca.
Temelde 'muhatap' bulamamanın getirisi denebilir intihar için. Cân, yâr, yâren, dost, haldaş değil 'muhatap'. Kafa karıştırıyor biraz biliyorum. Dost muhatap değilse nedir? Haldaş muhatap değilse nedir? Yâr muhatap değilse nedir? Müntehir olmaya giden yol burada başlıyor. Bu insanlar için bir muhatap bulmak söz konusu bile değil. [kendini bildi bileli
yalnız/konumuyla ilgili yalnızlığında/gerçekten yalnız olduğunu sanarak/çıldıran
korkunç kalabalık bir adamdı dünya] Eğer kendilerini anlayabilseler idi anlatabilecek bir muhatap da bulabilirlerdi belki.
Bütün insanların istediği bir şey aslında muhatap. Ama muhatapsızlık ancak rahatsızlığın, tedirginliğin, kuşku ve korkunun üstünü geldiğinde ölümcül bir hal alıyor. Bu gerçeğin farkına varanlar ya muhatapsız bir hayatı yaşamayı göze alıyorlar ya da ölümü muhatap seçiyorlar kendilerine. [dostlarım da/ var -intiharlar/ her akşam ıslak-yapışkan/saçlarıyla girip odama/paniğimden pay toplarlar]
Selim Işık'ın, Mayakovski'nin, Cesare Pavese'in, Nilgün Marmara'nın, ilhami Çiçek'in, Sylvia Plath'in, Hemingway'in, Kurt Cobain'in, Gerard de Nerval'in Sadık Hidayet'in, Tuğrul'un, Bora'nın ve daha binlercesinin uğradığı bir durak, bir çıkış noktası olarak duruyor intihar. [intihar; fiyakalı bir sustalı gibi durur şairlerin arka cebinde]
Konuşulduğu zaman yüz ekşiten, insanı geren, anlama zorluğu çektiren bu olgu belki de insan hassasiyetinin en tepe noktası. insan olmaya, insanca yaşamaya çatlarcasına inanan yüreği elinde müntehirler gelip geçiyor hayatlarımızdan. Anmaya korkmak belki aynı yola girebileceğimiz endişesinden kaynaklanıyor. Belki ölüm kokusu ile yüzleşememekten. Ayrılık sevdaya ne kadar dahilse intihar da hayata o kadar dahildir elbet. anmaya da anlamaya da değer.
[edemediğim ve edebileceğim intiharlarla]
-
[kutsal yenilgi!..]
hastane odasındasındır biriktirdiğin ilaçları bir hamlede yutmak istersin ilk aşama başarılıdır yutmuşsundur hapları * ya daha sonrası bir türlü beklediğin şey gerçekleşmez teşekkür notunu yazdığın dünya'ya bir türlü veda edemezsin. **
cesaret isi degildir cunku intihar eden kisi olmekten korkmasa da intihar ederek yasamaktan korktugunu kanitlar. ama korkaklik da degildir cunku yasamak cok fazla cesaret ister. bu yuzden dengesiz isidir..