cesaret ister. insan parmağına iğne batsa kötü olurken bilerek* ve isteyerek kendini yok edebilmek zordur.
ben ecelimle, korkak ölmeyi tercih edenlerdenim.
intihar edenler hep aynı şeyi söylerler ya hani, son mektuplarında "hayat çok zor"
tamam. diyelim, hayat zor. bırakıp gitmek bu kadar kolay mı? kendinizle bile çelişmiyormusunuz bunları söylerken? ama soramayız tabi o çoktan pes etmiştir.
Hamdi beyin teklifine razı olanların tercih edeceği bir eylemdir.
intihar etmek, kolay pes edenlerin işidir. ben gelemem.
etme kararı verene kadar çok boktan duygular sarar ama karar kesinleşirse ruh çok rahatlar. çünkü çözümsüz olan derdiniz artık bir çözüme kavuşacaktır. yaşayan ve tecrübe sahibi birisi olarak derim ki intihar eden insanlar kesinlikle çok mutlu ölüyorlar. ama son nefesi verdikten sonra artık göte giren şemsiye açılmamak üzere kapanmıştır.
her ne kadar kötü olsa da bazen komik anılar saklar, tüm intiharlar kötü bitmez...
yıl 1993, ev arkadaşımız "kimse beni sevmiyo" triplerinde, dışarı çıktı geldi elinde 100 tabletlik aspirin şişesi, hepimize sarıldı, sizi unutmayacam dedi, bizde el salladık arkasından odasına gönderdik, biz kimyacı olarak ölmeyeceğine emindik ama bir sosyal bilimler öğrencisi olarak o inanmıştı, zaten parası anca aspirine yetmişti yüksek doz içecek ilaç için, 100 tanesi kesin kurtaracaktı onu sıkıntılarından tamamen, yine girdi odaya çiğneyeyim mi yoksa yutayım mı dedi, çiğne a.q. bsg dedik yine el salladık arkasından, sabah odasına daldık kalk a.q. okula geç kalıyoruz diye uyandırdık, bize daha gelmedik mi bakışı ile baktı, olm baş ağrım geçti ama midem çok fena yaa yanıyo valla dedi, asittendir dedik ekmek yedirdik o da geçti, bir daha intiharı deneyip ölürse onu öldüreceğimizi söyledik, güldük geçtik, o günden sonra filmlerdeki intihar sahnelerine bile söver oldu, hayata herkesden çok bağlandı.
sırtında ağır bir yuk olmaya başlamıştı hayat. altında ezılmeye başladığı bu yüke katlanmak için bir sebep arıyordu uzun zamandır, henüz bulamamıştı. neydi tüm bu yaşananların anlamı, mutlulukların, acıların, zorlukların,umutların ve hayal kırıklıklarının ? her şeyin bir sonu yok muydu? hepsi bitmeyecek ve hatırlanmaz olmayacak mıydı? sonumuz bir hiçlik değil miydi?
öngöremediğim bir günde, kürekle atılan topraklar yüzüme çarparken, ne bir hayalim kalmış olacak geleceğe dair, ne de hatıralar gezinecek zihnimde. son kez bana bakarken gözlerinde yaş olanları bile göremeyeceğim o gün kaçınılmaz bi gerçekse , bunu bile bile bugun bir spor karşılaşmasının neticesine nasıl sevinebilirim. doğduğum gün geleceğime dair bilinen tek gerçek öleceğimse aradaki yaşam denen acılar yumağını çekilmeye değer kılan ne? senin için akacak olan göz yaşlarının sahipleri mi seni tüm bu mantıksızlığın içinde olmaya zorlayan,değer mi sırf onların üzülmemesi için bir hiç ugruna bu kadar cileye gögüs germeye? peki bir tanrı var mıydı gerçekten? eğer varsa yakar mı acaba beni? sevgilisinin zengin babasının verdiği çeki yırtan fakir çocuk gibi reddediyorum ben de onun veriğdi hayatı, zorla mı? gerisini de onun vicdanına bırakıyorum. ''ben yaşamak istemiyorum''diyemeyecek kadar hak sahibi değil miyim kendi hayatım üzerinde?
tüm bunlara rağmen yatmadan önce açık pencereye doğru yaptığı hamle sadece sigara içmek içindi. sigarasını içerken başka şeyler düşünmeye calıştı, yapmacıkta olsa mutlu olmak istiyordu, bıkmıştı gerçeklerle hesaplaşmaktan, bir kız hayal etti hemen, aşık oldu ona. uyuyana kadar onu düşünmeye karar verdi. belki tanrı korkusu, belki sevenlerine karşı sorumluluk duygusu onu yine yaşamaya mahkum etmişti.
kacis. senden, kendimden, bizden. gercek olup olmadigi bilinmeyen gercek-yalan ya da yalan-gercek arasinda yeni bir dünyaya gecis. merak. acilarin tükenecegine inanmak, dindirmek sizilari. kalbimin yerine seni koydugum, degisen ritmimin, hareketimin, yasam tarzimin sonuna gelmek. düsüncelere, ideallere erisememenin pismanligi yasamak, aslina pek te umrunda olmamak. gidiyorum yalin ayak, takvimin herhangi bir yapraginda, saatin anlik bir hareketinde. ölümsüzlesiyorum, gözlerimi kapatip. biraktigim yazilar, inandiklarim, yetisemedigim hayaller, askim bir üzüntü olacak. akla geldiginde üzücek, belki de üzmeyecek. tükenen umutlarin, yeni sonsuzlukta baslangici olacak hersey. hoscakal, merhaba olacak ufacik saniselerde. hoscakal.
cesaret mi? umursamazlık mı? korkaklık mı? sorularını beraberinde getiren henüz beraberinde getirdiği soruları tam olarak cevaplayamamış eylem.ne diyordu bir filozof? "kimi zaman yaşamak da bir intihar türüdür"...
cehennem değil de cennete gideceğimi bilsem 5 dakika durmam bu dünya da. dinin önemi burda sanırsam cehennem var işin ucunda diyor.tırsıyoruz. cehennemi yaşamaya devam ediyoruz.
hayatı kontrolden cıkmıs insanların bakın ben ne kadar cesaretliyim olum benim elimde dercesine yaptıkları eylem, "madem bu kadar cesaretli yureklisin dogru gitmeyen kontrolden cıkan hayatının direksiyonuna gecip herseyi duzene sokmaya calısmadın" demezler mi adama.*
umudun tamamen yitirilmesi, geride bir an için hiçbir şeyin kalmaması durumu, çaresizliğin son evresi... vazgeçmek için küçüçük bir umut yada bir küçük başarı bile yetebilir.