Bir süre ciddi, ciddi düşünüp üstünde kafa yorduğum, hangi ölüm türünün daha acısız olduğuna kadar araştırdığım, sonra; ‘ulan dalyarak en acısız ölüm şeklini araştıracak kadar canın tatlı, otur götünün üstüne yaşamak güzel’ diyerek vazgeçtiğim eylem. Yani güzel kardeşim, zaman zaman boktan olsa da yaşamak güzel, daha içilecek çok rakı, sevilecek güzel kadınlar, ana avrat sövülecek orospu çocukları, sımsıkı sarılacak dostlarımız var, bunlar bırakıp gidilmez.
bir fikir, bir seçenektir. her fikir gibi bir kere akla girdikten sonra çıkmaz, kafanızın içinde durur ve büyümeye başlar. kontrol edilebildiği sürece iyi yönleri vardır bu seçeneğin var olduğunu bilmenin. kontrol edilemez ve mantıksız hale gelirse, mantıklı fikirleri yiyerek büyümeye başlar.
not: eğer aklınızda bu fikir mantıklı gelmeye başlar ise lütfen biriyle konuşun. beyniniz bir sorunun çıkmazda olduğunu düşünse bile emin olun bir çıkış yolu her zaman vardır.
Ve hayatta gerçek manada tek yakını oğlu yada kızı. Onlar olmasa bir hiç. Ne hayattan aldığı güzel birşey var, ne hayalleri var, ne de ultra zengin ve dünyanın tüm nimetleri elinin altında.
Dediğim gibi o kadının tek sahip olduğu, oğlunu yada kızını düşünmek, onlara hal hatır sormak, onlara çay, pasta yapmak falan. Bu kadar.
Sonra bu kadının oğlu yada kızı intihar ederek kendi yaşamına son veriyor ve hayatında çocuklarının bir hal hatırından başka hiçbirşey kalmamış bu kadına hayatının son Virajında tarifsiz bir acı ve dayanılmaz bir yalnızlık bırakıyor.
intihar edenler sırf aileleri sebebiyle vicdansızdırlar, alabildiğine bencildirler.
Çektiğin sıkıntı nedir değildir bilemem ama senin o boktan halinle bile seni hayatlarının odak noktası yapacak kadar gözlerinde büyütmüş ve seni sevmiş o zayıf annen-baban için intihar edemezsin. Edersen vicdansızsın ve şerefsizsin.
işin en acı yanı da sen çürümüş, unutulmuş bir doku yığınına döndüğünde bile o yaşlı halleriyle seni hala sevmeye, seni düşündükçe ağlamaya ızdırap çekmeye devam edecek o insanlar. Uğruna öldüğün kimselerin ise skinde bile olmayacaksın.
intihar bana göre acizliktir.ne olursa olsun bi insan kendi yaşamını sonlandırırken arkasında nasıl bir acı bırakacağını ailesinin, sevdiğinin, dostlarının ne halde olacağını düşünmeden bunu yapıyorsa o insan korkaktır. Evet dostum intihar korkaklıktır cesaret gerektirir kabul ama yaşayıp o dertlerinle boğuşmak bana göre daha büyük cesarettir. Çok mu borcun var ne kaybettin mesela yani borç batağında mısın? Birebir tanıdığım bi yaşlı amca vardı gerçekten über zengin diyebileceğim kadar herşeye sahipti bu adam e ne oldu sonra iflas etti elinde ne varsa gitti yaşlı amcam simit satıyordu en son simit. Adam belki ömründe simit yememiş ama şimdi ekmek parası için satıyor e bu adam da intihar etsin o zaman niye etmiyor ki? Zamanın da babam da iflas ettiğin de bi gece kendini asıyomuş annem yetişmiş e şimdi o zamanlar biz küçükken sabah kalktığım da tavandan asılı babamı görünce nasıl olucaktı psikolojim yada ne biliyim gerçekten sağlıklı bi birey mi olucaktım? Demek istediğim insan bi çok şeyi kaybedebilir ama intihar bi kurtuluş yolu değildir hele bide arkanızda sizi gerçekten seven insanlar bırakırsanız.
Zaten gideceksin öbür tarafa bi kere gelmişsin şu hayata yaşa işte.
Derin bir yalnızlık ve reddedilmişlik duygusu içindeyim. Hayatım boyunca hiçbir düşüncem ya da davranışım onaylanmadi hiçbir ödül almadım. Hep eleştirildim. Yaklaşık yarım saattir ağlıyorum. Hiçbir dostum kalmadı. Zehirli dostlar bile uzaklaştı. Milan kunderanin kimlik kitabına başlamıştım. Hep böyle mi geçecek hayatım diye düşündüm. Kimsesiz insanlardan uzak hayal gücüyle mi yaşayacağım hep. Buna bir son vermeli diye düşündüm sözlük. Belki de gider uyurum. Hayır yardımci olmak isteyenler mutlaka olacaktır. Yapmayın. Bir gün intihar düşüncemi yazdığımda vazgeçene kadar bana destek oldular ve son bir vedayı bile çok gördüler. Evet yapmayın. intihar hakkında bir düşünceniz vardır belki. Yazın. Özür dilerim. Zavallı ben ben de merak ediyorum. O tetiğe basabilecek miyim acaba. Şu anda hayır gibi. Yazmak iyi geldi. Sanal da olsa birilerinin duygularımı okuması iyi oldu.
Mehtap Zengin’in ağlayarak yapamadım çünkü insanlar izin vermedi demesini akla getirir.taksicinin bunları duyup onu oraya götürmesini. insanları eleştirirken kırıcı olmamak gerektiğini hatırlatır. insanları intihara iten diğer insanlardır. Kimsenin canını istemeden de olsa sıkmayın. Değiştiremeyeceği şeyleri vicdansızca eleştrip soğutmayın hayattan.
kendi canın almak ilginç bir dışa vurum...
peki kimin elinden alıyorsun?
-sherlock
intihar mı etmek istiyorsun? o zaman git kendini bir nehre at.
kendini ölmemek için çırpınırken bulacaksın. sen kendini değil içindeki bir şeyleri öldürmek istiyorsun...
gibi giden onlarca replik, dize vs. var hepsinin sonunda intiharın kendin için olmadığını anlıyorsun.
40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun.
Bence ölümün en mantıklı şekli.
Bu dünyadan her türlü gideceksin. Nasıl gideceğin belli değil. Belki kalpten gideceksin, bir arabanın altında kalacaksın, belki yanacaksın, belki öldürüleceksin.
Öldürülmek demişken hayatımı benden başkasının almasına izin veremem. Bazen sırf bu ihtimaller yüzünden yani hayatımı benden başkasının veya başka bir sebebin elimden almasından ve bir de güzel yüzümün buruşmasından duyduğum korkudan erken yaşlarda ölsem mi diyorum.
Yani beni ben öldürmeliyim. Başka hiçbir şey bu şerefe nail olmamalı.
Bu hastaca bir düşünce ama bazen buna kapılıyorum.
Neyse ki hayatımı şu ana kadar istediğim gibi yaşamadım. Bu da beni yaşayıp görmeye itiyor.
Yaşayıp görelim bizi ne öldürecek?
Ruhsal ölümün gerçekleşmesinden sonra oldukça kolaylaşan hadise. Önce fikirler ve hayaller ölür. Akabinde belki cesaret ve umutsuzluk Bu yıkımı tamamlar. Yavaş yavaş birileri seni parça parça çalıp yok etmiş gibidir. Umut etmeden yaşamak oldukça zordur.
Bir müddet sonra hayattaki hiçbir şeyin tasarladığın gibi olmadığını anlarsın. Zaman gelip geçerken yaşadığın hayat doldur boşalttan farksızdır. Yemek için kazanır, kazandığını yersin. Hoş bir ev, araba falan alsan da diğer insanlar gibi eşyalara tutunamayıp sorgulayan ve dünyada, insanlarda anlam arayan bir tipsen bu dünya yine sana yetmeyecektir. Çünkü insanların çoğu bu hayata birkaç eşyayı almak için katlanıyor gibi.
işin, kazandığın para, giydiklerin, gelecek hedeflerin, ailen, arkadaşların, aşık oldukların hiçbiri ama hiçbiri yeterince bağlayamamıştır seni bu kaosa. Artık yorulmuştur ki bedenin de birileriyle uğraşmaktan. Kendini anlatmaktan vazgeçtiğin, sustuğun yer daha da dibe çöktüğün yerdir ki burası intihar denilenden birkaç level öncesidir.
Maddiyata değer vermediğin gibi maneviyatın da çevrendekilerin sığlığını görünce eksik kalmıştır. O noktada kendini kendin teselli etmekten yorulur ve belkide en mantıklı olanı seçersin. Kaçtığın bu adi düzenin adı intihar olur sonra.