Özkıyım olarak Türkçeleştirilen kişinin kendi hayatina kastettiği durumdur. içinde üç temel isteği barındırır. Ölme, öldürme ve öldürülme. Bir vakitler elime geçen bir istatiğe göre kadınlarda yaş ilerledikçe azalan bu eğilim erkeklerde tersine yaş ilerledikçe oransal olarak artmaktadır. ilginç olan başka bir nokta da 25 yaşın kadınlarda ve erkeklerde intihar eğiliminin oransal olarak eşitlendiği yaş olmasıdır. Kadınların intihar girişiminde daha çok bulunmasına rağmen erkeklerin intihar oranı daha yüksektir.
ya allah askına insan kendi canını almak gibi bir saçmalığa düştüğünde ahiretini yakar. bu duruma saygısı olan insanlar çoktan intihar eden insanlar. intiharı iyi bir şeymiş gibi gösteren cümleler kurmakla milleti sadece büyük bir felaketin eşiğine sürüklüyoruz.
not: bunu harita mühendisi olacak arkadaşlara anlatın.
Intihar kolay degil beyler bayanlar. Esigine geldiginizde can kadar tatli birseye nasil kiyacam vay aq diye dusunursunuz cunku canim acir mi diye korkarsiniz. Intihar etmek dogru degildir, evet.
ya abi adam kaldıramıyorsa, bir şeylere tutanamıyorsa artık, bırakıyor kendini okey ?
sen bir şeye inanıyorsun tamam güzel
bazen inanacak hiçbir şey bulamıyorsun anladın?
kimse seni tutmuyor
sen kendini tutamıyorsun
ışte o çizgi var ya, oraya geldiğinde
o dönüm noktan oluyor zaten
ya orda gidiyorsun, ya da daha güçlü bir şekilde, şu saçma sapan hayatı ve içindekileri siklemeden devam ediyorsun.
Intihar eden adam babasının hayrına yapmıyor bunu, gidin okuyun intihar notlarını.
anlamaya çalışın.
yanlış bir şey tabi.
bunu yapmayı isteyecek kadar tükenmezsiniz umarım.
çok dindar bi arkadaşım benim inancıma göre intihar etmek telafisi olmayan bi günah değil, insanın gerekçeleri olabilir dedi..onu düşünüyorum dünden beri..benim kabul edilebilir gerekçelerim var mı diye..
balkondan atlamak en iyisidir. aşağı doğru inerken birden pat ekran kapanır. sonrasını hatırlamazsınız. içi boş hiçbir işe yaramayan beyninizin parçaları etrafa saçılır. insanlar şok olur çocuklar zaten ne olup bittiğinin farkında değildirler. sonra ruhunuz çekilir ebedi mutluluk.
Geceler bazen umutları yitirmek için yetipte artıyor.
geceleri ayakta bir intihar şekli adeta.
Yalnız bir başınıza,
kıymetsiz bir çöp gibisinizdir.
Sadece sizi umursayan bir siz varsınızdır.
Hayat bu kadar basit işte,
acınası duruma düşersiniz
Hala yaşamak için bir sebep ararsınız,
ve bazen sebep bile kalmaz yaşamaya dair.
Bir sabah köhne güneş ışınları bile gözlerinizi
Açmanıza izin vermez artık.
saçma sapan boktan bir eylem. 5 dakika önce bok hissedip birden çok mutlu olacağınız bir haber alabilir veya bir gelişme yaşayabilirsiniz. sabah uyandığınızda bambaşka bir hayatınızın olmayacağını nerden biliyosunuz ? peki ya geride bıraktıkların ? ve onlarda bıraktığın soru işaretleri ve vicdan azabı. sırf sen korktun, savaştan vazgeçtin diye bok gibi hayatları olacak. kalk ve savaşa devam et. gül, güldür.
ergenlik döneminde insanın içine düşen en olağanüstü istek. Kendi yaşamını bitirerek insanlara ders verme çabası. Tanrıya karşı gelerek varlığını ispat etme ona ben senin kölen değilimi kanıtlama isteği. "Bu iğrenç dünyaya daha fazla tahammülüm kalmadı, benden bu kadar" demek. Bir insanın sessiz çığlıklarının artık duyulması için yaşamına son vermesi.
çok şeydir intihar ama asla çözüm değildir hiçbir şeye.
Eğer ölüm yazılmamışsa henüz alnınızda isterseniz 100 kez deneyin, hiç bir işe yaramaz. Malesef biz istediğimiz zaman doğmadığımız gibi istediğimiz zaman da ölemiyoruz. Ölmeyelim de daha yaşanacak çok şey var..
Kolay değildir hemde hiç. yaşama iradesini yadsımak ve bunu teoriden pratiğe dökmek ciddi bir sürecin sonucudur. karşısındaki kim olursa olsun tokat yediğinde bilimsel anlamda 3 saniyede refleksif olarak karşılık verecek kadar kendini koruma ve var olma arzusuyla dolu insan nasıl olur da yaşama güdüsüne karşı çıkar ve kendi yaşamını isteğiyle sonlandırır? birçok nedeni olabilir ama en genel nedenleri ele almaya çalışalım.
1 başka bir güdü yaşama güdüsünü devre dışı bırakır. örneğin aşık olur insan. yani soyunu devam ettirme güdüsü ön plana çıkar. beyin birey kendisine (ve tabi insanlığın devamı adına) en uygun eşi bulunca evlenip çocuk yapmaya karar vermesi için bireye aşk dediğimiz oyunu oynar. bu o kadar güçlü bir güdüdür ki aşık olduğumuz vakit dünyanın karşı cins anlamında nüfusu bire inmiştir sanki. tek istediğimiz onunla evlenmek ve o büyük aşkın meyvesini almaktır. tabi o aşk karşıdaki kişiye değil aslında gelecek soya yani çocuğadır. neyse çok ayrıntıya girmeyelim. işte bu güdü bir şekilde sekteye uğradımı insan ölümü arzular. varoluş amacı ve anlamı insanlığın devamını sağlamaktır çünkü. bunu birlikte yapması gereken karşı cinsi bir şekilde kaybettimi var olmasının anlamsız olduğu sonucuna varır ve intihara yönelir. tarih boyunca intiharların en büyük nedeni de aşk sanıyorum. ki bu bir çok filme ve kitaba da ilham kaynağı olmuştur
2 aşk dışındaki diğer güdüler yaşama güdüsünü devre dışı bırakır. burada diğer güdüleri (duygularda birer güdüdür) aşktan ayrı tuttum. zira aşk çok daha baskındır. evet aşk dışındaki güdüler. mesela nefret, hırs, üzüntü ve benzeri duygular insanda bazı zamanlar yaşama güdüsünü arka planda itecek kadar baskın olabiliyor. bilimsel olarak da insanların intihara en meyilli olduğu dönem depresyon dönemidir. insanın ruhuna binen yük bedenini devre dışı bırakmasına pekala neden olabilir.
3 anlamsızlık yaşama güdüsünü devre dışı bırakır. hayat sorgulanmaması gereken şeyler bütünüdür. evrim bu kadar zihinsel ilerlemediği ve insan salt güdülerinin denetimi altındayken hayat belkide çok daha güzeldi. görevlerimiz belli, sınırlarımız ortadaydı. avlan, çiftleş ve üre. ama iş zihinsel boyutun ilerlemesiyle farklı bir hal aldı. artık temel görevlerini aksatmayan ama bunun ötesinde kendisine yönelik bilinç geliştiren bir canlı türüne dönüştük. ben kimim sorusuyla başlayan ben neyim sorusuna dönen yüzlerce soruluk bir sorgulama döngüsünün içine düştük. kimisi dinlere inanmayı seçip sormanın yarattığı ızdıraptan kendini muaf tutmayı başardı. bu çoğunluğu oluşturur. bu nedenle dünyada asla doğmatik fikirlerin değer kaybetmeyeceğini, hiç bir saf aklın eleştirisinin doğmatizmi yenemeyeceğini düşünüyorum. asıl konuya dönersem tekrar, bazı insanlar bu soruları ısrarla sormaya devam ederler. cevap bulamayacaklarını içten içe hissederler belkide. hayatları boyunca bitmeyen bir inatla hep aynı sorular içinde mekik dokuyup, giderek umutsuzluğa düşerler. cevap bulamamanın ve sınırlı aklımızın çelişkiye düşmesinin yarattığı umutsuzluk. bu bir süre sonra öyle bir duruma dönüşür ki cevapsızlık yaşama iradesinin yadsınmasına yol açar ve insan anlayamamanın getirdiği acizlikle kendi hayatına son verir.
evet intiharın nedenlerini yukarıda kendimce açıklamaya çalıştım. şahsi fikrim ise; kendi doğumuna karar veremeyen insanın kendi ölümünde söz sahibi olması gerektiği yönünde. sadece saygı duymak gerekir. ve aklınızda olsun tarih boyunca en çok aşıklar ve filozoflar intihar etmişti. bu nedenle aşıklara iyi davranın. pek filozof yok zaten toplumumuzda, o konuda ikaza gerek yok.